|
|
OKAN MÜDERRİSOĞLU
Hesap verebilir devlet
Krizin sarstığı, devletin piyasalara hakim olduğu, özel sektörün bürokrasiye takıldığı, yargının etkin işlemediği, pastanın büyümediği ekonomimiz, doğal olarak "yolsuzluk" üretiyor.
Hemen her fırsatta yolsuzluktan, rüşvetten şikayet edildiğini, kamu kaynaklarının kötüye kullanıldığını duyuyoruz.
TBMM'de, 10 yılda bir "Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu" kuruyoruz. İş işten geçtikten sonra sorumluları bulmaya çalışıyoruz. Sivrisinekleri temizliyoruz ama bataklığı kurutmakta geç kalıyoruz. Kayıt dışı çalışmayı özendiriyoruz, vergi ve sigorta prim oranlarını yüksek tutup mükellefi, kendi parasının hırsızı haline getiriyoruz. Kronik enflasyonun yarattığı ticari, ahlaki ve siyasi tahribatı göz ardı ediyoruz. Durumun farkına varıp sesini çıkarmak isteyenin başını eziyoruz. Olmadı, bozuk düzenden nasiplenenler arasına ekliyoruz.
Aman uyumayalım
Yolsuzluk, rüşvet, avanta, köşe dönmecilik, torpil, kayırma, tavassut... Haksız kazanç elde etmenin bin bir yolu var. Peki, çözüm? Tek tek kahramanlar yaratmak yeterli mi? Dosya bazında ekip kurup olayların üstüne gitmek sonuç veriyor mu? Hayır. Aslında çare belli
Devletin ekonomideki rant dağıtma gücünü azaltacaksınız, asli faaliyetlerinde etkin, düzenleyici ve denetleyici hale getireceksiniz. Aynı zamanda "elektronik devlet" mekanizmasını kuracaksınız.
Son yıllarda, hepimiz, "e-devlet" sloganıyla yatıp kalkıyoruz. İki yazılım şirketini zengin edip, üç tane bilgisayar ekranı kurduk mu, devletin iyileşeceğini sanıyoruz. Adeta, "e, ee, eee, eeee devlet" denilerek uyutulmak isteniyoruz. "e-devleti" duyduk mu akan suların duracağını düşünüyoruz. "e-devlet" kavramını kanıksıyor, rutin bir iki işlemin teknolojik imkanlar sayesinde hızlanmasının yeterli olduğu yanılgısına kapılıyoruz.
e-destekli devlet
Hırsızlığın, uğursuzluğun önlenmesinin adli, idari, ahlaki, insani çok değişik çözüm yolları, birlikte çalışmayı gerektiren boyutları var. Ancak, "Şeffaf, hesap verebilir, itibarı yüksek devlet", elektronik destek gerektiriyor. Bu noktada devletin derinliklerine inildikçe ortaya çıkacak tablodan korkmamak, elde edilen verileri analiz etmek, toplumla paylaşmak, performans denetimine tabi tutmak da gerekiyor.
1996'da denk bütçe söylemi ile yola çıkan dönemin iktidarı, aylarca devletin hesaplarını halktan saklayarak vaziyeti idare etmeye çalışmıştı. Rakamlar, IMF memurları sayesinde kamuoyuna yansımıştı. Bugün birçok veri, bir tuşa dokununca önümüze seriliyor. Yeni yeni gün ışığına çıkan tablolar detaylı araştırmaya imkân vermiyor. Oysa bugün, içimizden biri, vergi veya başka adlarla doğrudan ya da dolaylı yollarla bizlerden toplanan kaynakların hangi önceliklere göre, niçin kullanıldığını bilse, o zaman ne milletvekili kıyağı, ne seçim yatırımı, ne de müteahhit payı kalacak.
Çağdaş, üreten, kaynakları etkin dağıtan, liyakati ön plana çıkaran, yolsuzluğa kapılarını kapatan bir devlet yapısı, insan kalitesinin yükseltilmesini, bu kadrolara teknik imkanlar sağlanmasını, kamu gücünün kullanımının sivil otorite tarafından denetlenmesini zorunlu kılıyor. Bu adımların her biri "e devlet"e yatırım yapmaktan geçiyor.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|