|
|
AHMET HAKAN
Yeni başlayanlar için fıkıh dersleri
Sinema oyuncusu Lale Mansur'a soruluyor "Müslüman mısınız?" Mansur cevap veriyor "Değilim!" Buraya kadar her şey normal. Çünkü biz başkalarının dini inançlarına karışamayız. Ama Lale Mansur, "Değilim"in ardından öyle bir gerekçe ortaya koyuyor ki, işte buna karışmak mümkün.
Şöyle diyor "Müslüman olmanın şartları belli. Hangi elinle hangi kulağının arkasını yıkayacağına kadar belli. Bunları yerine getirmiyorsan, Müslüman filan değilsin zaten. O zaman tatlı su Müslümanlığı oluyor. Ben öyle yaşamıyorum." (Haftalık dergisi).
Ne kadar köktenci, ne kadar radikal bir yaklaşım bu böyle.. "Ya hep, ya hiç" diyor Lale Mansur.. İlkelilik açısından takdire şayan bir duruş bu. Ama 'fıkıh bilgisi' açısından son derece yanlış.
Çünkü ilahiyatçılar derler ki, "Müslüman olmanın koşulu, İslam dininin tüm kurallarını yerine getirmek değildir. İnanmak yeterlidir. Tüm koşulları yerine getirmek, 'iyi bir Müslüman' olmanın koşulu sayılabilir."
Yani Müslüman olmak için Müslümanlığın her koşulunu yerine getirme zorunluluğu yok.
Peki İslam, Lale Mansur'un öne sürdüğü gibi işi "Hangi elle hangi kulağın arkası yıkanacak" noktasına kadar vardıran bir din mi?
Bu konuda da Lale Mansur'un yanıldığını düşünüyorum. Ama onun bu yanılgısını anlayışla karşılıyorum. Çünkü biliyoruz ki, klasik ilmihal kitapları, yenilenmeye gitmedikleri için İslam, bugünün dünyasında zor yaşanan bir din gibi algılanıyor. O kitaplarda İslam'ın kuralları o kadar karmaşık bir şekilde anlatılıyor ki, ilgili-ilgisiz herkes bu kuralların uygulanmasının neredeyse imkansız olduğunu düşünüyor.
Lale Mansur'a ve bu konuyu merak edenlere, Ankara Üniversitesi'nden Profesör Hayri Kırbaşoğlu'na kulak vermelerini tavsiye ederim. Hayri Kırbaşoğlu, Müslümanlığı yaşanması zor bir din gibi algılatan klasik ilmihal kitaplarından yakınanların en başında geliyor ve çok çarpıcı örnekler veriyor.
Lale Hanım kısa açıklamasında bir de 'tatlı su Müslümanlığı'ndan söz ediyor. Daha çok yaşantısıyla düşünceleri arasında uyumsuzluk olduğu düşünülen solcular için kullanılan bu yakıştırma, böylece Müslümanlar için de kullanılmış oldu.
Hayırlı olsun.
DAVETİYE GELMEDİ DİYE YAKINMAK
Yazgülü Aldoğan, dünkü köşesinde Mehmet Barlas'a takılan bir yazı yazmış. İşte o yazıda şöyle bir cümleye de yer vermiş "...Kanal 7'nin ankırmeni Ahmet Hakan, yılın düğününe çağrılı olmadığını sitemkar bir dille yazınca..."
Büyük konuşmayayım ama kendimi bir gün "bana davetiye gelmedi" diye yakınma halinde görürsem, o gün benim için her şeyin bittiği gün olur.
Başka bir mesele olsa üzerinde durmazdım, ama sırf bu konuya verdiğim önem nedeniyle Yazgülü Hanım'a şöyle sesleniyorum "Yazgülü Aldoğan! Şu sözünü ettiğiniz sitemkar yazıyı ne zaman ve nerede yazdım? Bir zahmet kanıtlayın lütfen!..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|