kapat
02.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

EMRE AKÖZ


Beterin de beteri var

SABAH yazarı Ahmet Hakan, felsefeci Prof. Bedia Akarsu'nun, Cumhuriyet'te çıkan yazısına şaşırmış. Özetle, "AKP iktidarı almış başını gidiyor. Nereye? Nereye gittiği çok belli... Sosyal demokratlar buna karşı birleşmelidir" diyor Akarsu.

Ahmet Hakan garipsemiş bu yazıyı "10 gün sonra Dünya Felsefe Kongresi'nin toplanacağı Türkiye'de bir felsefeciden bu kadar sığ laflar duymayı beklemezdim."

Ancak felsefeci arkadaşları Ahmet Hakan'ı yatıştırmışlar "Sen merak etme bütün felsefeciler böyle değildir. Prof. Akarsu istisnadır."

Ben de diyorum ki Ohooo Ahmetçiğim bu da bir şey mi? Ben çok daha vahimini gördüm.

****

Hemen her insan gibi Prof. Akarsu'nun da siyasi tercihleri var. Uzmanlık alanı olmadığı için Prof. Akarsu'nun siyasi konulardaki fikirleri yüzeysel kalabilir. Hani derler ya Önyargılarını yeniden düzenlemeyi fikir üretmek sanabilir. Böyle yaptığı için bence onu bağışlayabiliriz.

Soracaksınız Peki daha vahimi nedir? Bir felsefecinin 'derinlikli' olmamasından, sığ kalmasından daha kötü ne olabilir?

Dedikoduyla karışık biçimde anlatayım...

****

Bir süre önce Beyoğlu'ndaki Kaktüs Kahvesi'ne gitmiştik. Arkadaşların masasında felsefe profesörü Önay Sözer oturuyordu. Bir kitabı vesilesiyle biz Önay Beyi pek severiz 'Kadın ve Benzeri' (Varlık Yay.)

Önay Sözer'in bu kitabı 1993'te yayımlandı. İlginç ve önemli bir kitaptır. Hem felsefi açıdan, hem de bir 'erkek' olarak 'kadın'ı tartışır Makyaj, moda, feminizm, ataerkillik. Bu tip konulara meraklı olanlara kesinlikle öneririm. (Hatta Bu kitabı okumadan 'kadın madın' yazanların kulağını çekmeli!)

Bitmedi! Prof. Sözer dil felsefesi, tarih felsefesi gibi alanlarda da uzmandır. Örneğin 'Anlayan Tarih' adlı kitabı da gayet yararlıdır. Dil-tarih ilişkisini incelediği bu kitabı da öneririm. Tabii ayrıca gayet teknik, uzmanca çalışmaları ve çevirileri de vardır. Velhasıl gayet donanımlı bir felsefecidir Sözer.

Neyse; biz dedikoduya devam edelim.

****

Aynı masada oturuyoruz. Sohbet muhabbet... Konu döndü dolaştı türbanlılara geldi. Ben saf saf şöyle dedim Sözer'e "Gündemdeki konular hakkında neden yazmıyorsunuz? Ne bileyim, örneğin türban konusunu felsefi açıdan ele almanız ne kadar ilginç olurdu..."

Ben böyle der demez Prof. Sözer yüzünü buruşturdu. Sonra gözlerinden ateşler çıktı. Ve şöyle dedi

"Bir kere şunu söyleyeyim Kamusal alanda türban olmaz. Bitti! Kamusal alan türbana kapalıdır. Ben bu konuyu tartışmam bile..."

Sözün bittiği andı. Konu kapandı.

****

Hadi söyleyin bakalım Siyasi fikirleri sığ olan bir felsefeci mi bizi daha çok şaşırtmalı? Yoksa koca bir toplumun yıllardır çözüm aradığı bir konuda, "Ben bunu tartışmam bile" diyen bir felsefeci mi?

Elbette ikincisi. Çünkü bir insanın felsefeci kimliği ile siyasi kimliği arasında süreklilik olmayabilir. Örneğin Alman filozof Heidegger'in Naziler'e sempati duyduğunu biliyoruz. Ancak bu ilgi, onun dev felsefi çalışmasını görmezden gelmemize yol açmaz.

Halbuki kavramları ve görüngüleri ('fenomen'leri) sorgulamak felsefecinin en önde gelen işidir. Söyleyin Bir felsefeci tartışmıyorsa başka ne yapar yahu?

Bir felsefeci, "Ben bu konulara girmek istemiyorum" diyebilir; hakkıdır. "Ben türbana karşıyım" diyebilir; hakkıdır. Ama "Ben bu konuyu tartışmam bile..." diyemez!

Ama Önay Sözer, koca profesör, "Ben bu konuyu tartışmam" demiştir, diyebilmiştir. (Şahitlerim var!)

Unutmadan Siyaset bilimci Prof. Nermin Abadan Unat'ın da, türbanlıları inceleyen Nilüfer Göle'yi, "Araştırma konusu yapmak dahi yanlıştır çünkü onları meşrulaştırır" diye eleştirdiğini de bir kez daha hatırlatırım.

Ahmet Hakan hem o kadar şaşırmasın, hem de Prof. Bedia Akarsu'yu 'istisna' sanmasın. Beterin de beteri var!

Otel odası artık masasız olamaz
Şelale Kadak otuz yıldır Topkapı'daki Olcay Otel'i işleten Mazhar Olcay ile konuşmuş. (Sabah, 1 Ağustos) Anlaşma yapılmış; Olcay Otel, artık Holiday Inn oluyor.

Bakın Mazhar Olcay ne demiş "Biz otelciliği böyle bilmezdik. Tuvalet masası koymazsak odanın oda olmayacağını düşünürdük. Şimdi öğrendik ki çalışma masası koymamız lazım. İnsanlar odalarından internete girmek, işlerini yürütmek istiyor."

Son derece doğru bir saptama bu. Geçenlerde Bodrum Gümbet'te bu yıl faaliyete geçen Fuga Tatil Köyü'ne gittim. Odaya girdim. Her şey yerli yerindeydi Klima, TV, koltuklar vb...

Ama bir eksik vardı Masa! Diyeceksiniz ki "Masayı ne yapacaksın, pişpirik mi oynayacaksın?" Hayır efendim Bizim diz üstü bilgisayarı nereye koyacağız? Adı 'diz üstü' diye ille de kucağımıza mı alıp yazacağız? Masa istedim Anında masa ve sandalye koydular odaya.

Fuga'nın olumlu bir yanı daha vardı Odadaki telefon hattından internete girerek yazıyı gazeteye geçebildim. Çok rahat ettim.

Basit bir hizmet sanılabilir bu ama değil! Daha önce Bodrum Türkbükü'ndeki bir motelde kaldım. Odada telefon vardı ama internet için kullanılan 822'li hatlara kapalıydı. Yazıyı bitirdikten sonra diskete çekiyor, sonra da danışmanın yolunu tutuyordum. Çünkü ancak oradaki bilgisayardan internete girilebiliyordu. Yazıyı o bilgisayara yüklüyor ve ancak ondan sonra gazeteye yolluyordum.

Umarım yeni Holiday Inn otelinin yöneticileri bunu da düşünmüştür!

SEKS İÇİN KONTROL LİSTESİ
ABD'NİN Illinois Eyaleti'nde yeni bir yasa kabul edilmiş Kadınlar sekste son anda 'hayır' derse... Ve buna rağmen erkek devam ederse... Tecavüzcü sayılacakmış... İşin buraya varacağı belliydi Çünkü daha önce de erkeğin her hareketinden önce kadının onayını alması istenmişti "Elini tutabilir miyim?.. Öpebilir miyim?.. Tişörtünü çıkarabilir miyim?.." Bence bu işi "sex check-list" ile kafadan çözmeli Amerikalı erkekler Bir 'onay listesi' olsun. Baştan imzalatsınlar, sonra devam etsinler. Sorun çıkarsa ellerinde kanıt olur.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
kim
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
GREECARD
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır