kapat
19.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

İç savaş kapıda

'Tek yumruk' gibi olan Irak, sert bir kayaya çarpıp bin parçaya bölünmüş gibi. Şii'ler din adamlarına, Kürtler Barzani ya da Talabani yanlısı tutumlara, Sünniler başkanlık sistemi taleplerine göre ayrışmış

Saddam dönemi boyunca 4 kere Bağdat'ı ziyaret etmiştim. O zamanlar "Tek bir yumruk" gibiydi Irak halkı. Hatta "federasyon" arzularını dile getiren Kürtler bile, "Irak'a dışarıdan bir saldırı olursa, bu ülke hepimizin, Araplar ve Şiilerle birlikte savaşırız" demeyi ihmal etmiyordu.

Oysa şimdi o yumruğun "sert bir kayaya çarptığını", binbir parçaya bölünmüş olduğunu gördüm. Kürtler, Şiiler, Sunniler, Türkmenler kendi aralarında bile biraraya gelemiyorlardı.

Şii'ler "takip ettikleri" din adamlarına, Türkmenler ITC'li olup olmadıklarına, Kürtler, Barzani veya Talabani yanlısı tutumlarına, Sunniler ise krallık veya başkanlık sistemi taleplerine göre ayrışmaya başlamışlardı.

STALİN VE SADDAM
43 yaşındaki Sunni Iraklı yazar Abdul Kerim Yahya, şu değerlendirmeyi yaptı

"Bir toprak parçasını devlet, vatan yapan nedir? Dil birliği, din birliği, ülkü birliği, ortak gelecek arzusu... Oysa Irak'ta ne dil birliği, ne din birliği, ne ülkü birliği olduğu gibi ne de ortak gelecek arzusu var. Eğer Irak halkı, tek bir sınır içinde bunca yıl birarada yaşadıysa bu sadece Saddam Hüseyin'in dikta rejimi ile başarılmıştır. Korku ile sağlamıştır Kürt, Arap, Asurlu, Türkmen ve Şii'nin birlikte yaşamasını. Bak korku kalktı da ne oldu? Demokrasi elbette hepimizin arzusu. Ama şunu yazmalısın. Üniter Irak devleti, demokratik şartlar altında kurulamaz. Bu kadar farklı halk, demokrasi gelirse eskisi gibi birarada yaşamayı tercih etmez. Irak inşallah, Stalin sonrası SSCB'ne benzemez..."

ALLAH'IN PARTİSİNİ TUTARIZ
Al Mansur Caddesi'nde "Sıkı bir Şii" olarak adlandırılan 23 yaşındaki Eymen Abud Abdülabbas'ın dükkanını ziyaret ettim. Fotoğrafını çekmek istediğimi söyleyince bir dakika deyip, Şii'lere ait bir bayrağın önüne geçip eline Kur'an-ı Kerim'i aldı. "Demokratik bir seçim olsa kime oy verirsin?" şeklindeki soruma, "Biz Şii'ler hepimiz Allah'ın partisini tutarız" demekle yetindi.

Konuşmamızın başında Şiiler'in "birlik" içinde olduğu imajını vermeye çalışan Abdülabbas, daha sonra "Ben Ali Sistani'nin öğretilerini dinliyorum. Muktada el Sadr'ı 'Ayetullahçı' buluyorum ve onu takip eden Şii'lerden hoşlanmıyorum. İran'dan Irak'a dönen Muhammed Bakır El Hakim'i ise bana güven vermiyor. Bedr Tugay asla sivilleşmedi. ITC Başkanı Ahmet Çelebi ise güya Şii. Dolayısıyla kimin nerede olduğunu kestirmek çok zor" dedi.

Sistani'nin kendilerine, "ABD'ye sözünde durması için 3 ay süre verin. Bu süre içinde olay çıkarmayın" dediğini anlatan Abdülabbas, "Bekliyoruz. ABD'nin sözünde duracağını sanıyorum" dedi. "Yoksa?" diye sorduk; yalnızca bir gülümseme ile karşılık verdi. "İran gibi bir Irak" görmek istemediğini vurgulayan Abdülabbas, bir anektod da anlattı

"Ben yobazlardan değilim. İran gibi bir Irak görmek istemiyorum. Bazı Şii gruplarına ait hikayeler duyuluyor elbette. Güya ABD askerleri, sırf kadınları daha iyi röntgenlemek için tank üzerinde dolaşmaya başlamışlar. Akıllarına gelene bakar mısın?"

PAKSÜT; EN ZORU ANAYASA
Akşam saatlerinde ziyaret ettiğim Türk Büyükelçiliği'nde, Büyükelçi Osman Paksüt'le gözlemlerime ilişkin sohbet ettik. "Bağdat'ı çok karışık gördüğümü" ifade etmem üzerine Büyükelçi Paksüt, Irak'ı çok daha zor günlerin beklediğinin sinyallerini verdi.

Irak'ın geçeceği en zor dönemeçlerden birinin yeni anayasanın hazırlanma süreci olduğunu dile getiren Paksüt, şunları söyledi "Asıl önemli olan, kurulacak olan yeni yapının adının federasyon olup olmaması değil, kaynakların nasıl paylaşılacağıdır. Anayasal sistemin yapısıdır en önemli olan. Eğer Irak'ın yeni anayasası büyük gruplar tarafından benimsenmezse, o zaman bu bir felaket olur."

Büyükelçi Paksüt ile Türk askerlerinin ABD askerlerince tutuklanmasına kadar varan Irak'taki güvensizlik ortamını da görüştük. Paksüt, Türk askerlerinin silahlarının bıraktırılmasını "vahim" olarak nitelendirdi ve "Bu topraklar 400 yıl Türk hakimiyetinde yaşadı. Askerlerimiz, sadece bir kere, bundan 85 yıl önce, 1. Dünya Savaşı'nda esir düşmüştü. Ama onda bile İtilaf Devletleri kılıçlarını ellerinden almamıştı" dedi.

Günün sonunda Irak Ulusal Kongresi'nin Bağdat Temsilcisi Mudar Şevket, beni akşam yemeğine davet etti. Bağdat'ın en şık restarantlarından olan Mercan'da masamızda bir konuk daha vardı. Pentagon'un Yüzbaşısı John L. Veley...

Yemekteki sohbet konusu ise elbette Irak'ın geleceği idi. Şevket umutsuzdu. "Bence ilk ara seçimler 3 yıldan önce yapılamaz. Demokratik yapının oturması ise 8-10 yılı bulur."

YÜZBAŞI KIZDI
Veley, Şevket'e "Neden bu kadar umutsuzsun" diye sordu.

"Rusya'ya baksana" diye söze başladı Şevket. "Eğitimli bir ulus. Ruslar sizden önce aya adamlarını göndermişti. Ama sistem birden dağıldı. Toparlanmaları kaç yılı buldu?"

Şevket'in sözleri Veley'i biraz kızdırmıştı. Bir gazetecinin yanında olmaktan da huzursuz olduğu belliydi. Bana döndü ve birebir şu sözleri sarfetti

"Demokrasi nedir? Sandığı koyacağız ve Iraklılar kendi yönetimlerini seçecekler. Neden bu kadar uzun sürsün ki?"

Hayatta kalmanın 10 kuralı
Bağdat'a varır varmaz, daha önceki ziyaretlerimde tanıştığım bazı Iraklı arkadaşlar, can güvenliğim için dikkat etmem gerekenleri şöyle sıraladı

* Tenha yerlerde dolaşma

* Kalabalık yerlerde de dolaşma

* Eşyalarını çantana koyma. Çıkarmaya çalışırken, silah çıkardığını zannederler, seni o anda vururlar.

* Eşyalarını elinde taşıma. Çalmak için seni o anda vururlar.

* Arabanı hızlı kullanma, ABD askeri şüphelenip vurabilir.

* Arabanı yavaş kullanma, soyguncular vurabilir.

* ABD askerlerinin bulunduğu yerler yağmacıları korkutur. Nispeten güvenlidir.

* ABD askerinin bulunduğu yerler, Sunni direnişçilerin silahlarının susmadığı yerlerdir. Nispeten güvensizdir.

* Kırmızı ışıkta durma, arabaya ateş açabilirler.

* Kırmızı ışıkta geçersen ABD ile başın belaya girer, seni bir daha bulamayız.

'No Saddam, no USA'
Peki bütün bu karmaşa içinde Irak'ın geleceğini oluşturacak gençler ne düşünüyordu? Soluğu Bağdat Üniversitesi'nde aldım. Kocaman bir kampüse yayılan Bağdat Üniversitesi'nde gençlerin sohbetleri ve gülüşmeleri duyuluyordu.

Sonradan, Güzel Sanatlar öğrencisi olduğunu öğrendiğim iki kızın, Şilan Hammed ve Yusra İbrahim'in yanına yaklaştım. Daha sorumu tamamlamadan, "No Saddam, No USA" (Saddam hayır, ABD'ye hayır) dedi Şilan. "Demek bir şekilde artık Saddam ile ABD'yi kıyaslıyorsun" dediğim de ise şöyle konuştu

"İleride göreceğiz kim daha iyi kim daha kötü. ABD, şu ana kadar Irak'ı özgürleştirmek için hiçbirşey yapmadı. Verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. Oysa Saddam en azından bir söz verdi mi tutardı. Bir İngiliz gazeteci sen gelmeden biraz önce öldürüldü. Saddam zamanında katil cezasını görürdü. Adam elini kolunu sallaya sallaya ayrıldı buradan. Oysa üniversitenin önünde tanklar bekliyor. ABD'ye hala inanmak istiyorum ama..."

Şilan'ın yanından ayrılıp İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi Ramel Faris ile konuşmaya başladım. "Mutlu değilim" diye sözlerine başladı Ramel ve şöyle devam etti "Çünkü ABD hala hiçbir şey yapmıyor. Evimiz soyuldu. Babam işini kaybetti. Savaştan önce ABD'ye güveniyordum. Ne yalan söyleyeyim; her akşam, 'ABD savaşı bugün başlatsa da kurtulsak' diye dua ediyordum. Şimdi ise 'Umarım Saddam geri döner' diye dua ediyorum. Geleceğe yönelik hiçbir şey göremiyorum. Çünkü çok karanlık..."

SADDAM'IN HAYALETİ
Bağdat halkının çoğu Saddam Hüseyin'in hala Irak'ta olduğuna inanıyordu. Kah, Saddam Hüseyin'in camide görüldüğü, sakallarının beyazlamış olmasına karşın iyi gözüktüğü söyleniyordu; kah bir 'Baas satıcısının' Saddam'ın emri üzerine vurulduğu haberleri kulaktan kulağa dolaşıyordu. Saddam dönemindeki özgürce sokaklarda dolaşabildikleri günleri arayan Bağdat halkı, buna karşın Saddam'ın adından bile hala korkuyordu.

YARIN
* Irak'ta hırsız pazarı

* Mülteci kampları...

Zeynep TUĞRUL


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır