kapat
17.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

ALİ KIRCA


Her şey bitecek!

Azerbaycan'dan yıllar önce göç etmiş ak saçlı radyocu dostumdan bu iki sözcüğü ilk duyduğumda fazla bir anlam yüklememiştim doğrusu. Ama o, çok sıradan görünen bu iki kelimeyi öyle sık ve öyle yerli yerinde bir araya getirerek kullanıyordu ki, bir yaşam felsefesiyle karşı karşıya olduğumu anladım.

Her şey bitecekse eğer, yaşadığımız günleri dert etmenin ne anlamı vardı ki?

Tarih, toplumların iniş çıkışlarını kaydeden bir sismograftı.

Ama yılların, yüzyılların esip savurduğu insan hikayelerindeki acıları bugün kim yüreğinde duyabiliyordu?

Tarih kitaplarını yazanlar Dostoyevski'nin ruhsal çalkantılarından geçip gelseler ve de onun kadar duyarlı olabilseler, 'bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen olanların' bireysel acılarını da öğrenirdik belki...

Ne var ki, insanlık tarihi dediğimiz şey, insanların hikayelerinden oluşmuyordu işte...

İnsanın içinde adeta yok edildiği, yok sayıldığı aşiret, kabile, millet, devlet gibi gözle görünmez, elle tutulmaz kimlikler dövüşüyor ve sevişiyordu.

İnsan hikayelerini öğrenseydik ne olacaktı peki?

Azeri dostum haklı çıkacaktı.

Hepsi yaşanmış olacaktı, acılar ve sevinçler, hüzünler ve öfkeler, ihanetler ve dostluklar, vefalar ve sadakatler, gözyaşları ve kahkahalar, aşklar ve ayrılıklar, geçip gidecekti.

Çünkü Azeri dostumun dediği gibi, 'heer şey bitecek'ti.

Öyleyse, bütün bir dünya ahvalini, asırlar boyu sırtımızda taşıyacakmış gibi ahlayıp vahlamak niye?

Yıkın sırtınızdan cümle yükleri...

Aşiretlerin üstüne yıkın, kabilelerin, milletlerin ve devletlerin üstüne...

Tarihi, taşımak onların işi.

Bizse bir garip Adem oğluyuz, ya da Havva kızı.

Ömrümüz tarih kadar uzun değil ki!

Ve nasıl olsa...

Heeer şey bitecek...

Aslına bakarsanız insanın yaşadığı ömür macerasını, toplumlar ya da o gözle görülmez 'kimlik'ler de yaşıyor.

Yalnızca vadesi uzun, hepsi bu.

Bitmez gibi görünen acılar, sorunlar, kavgalar, çatışmalar onlar için de bitecek...

Ama yüzyıl, ama iki yüzyıl sonra.

Ne var ki, insanoğlu kendi hayat serüveninin gözlüğünden bakabiliyor o uzun maceraya da...

Kendi acılarını karşılamada ne kadar tahammülsüz, kendi sevinçlerini yaşamada ne kadar cömertse, aynı kıstasa vuruyor kavimlerin asırlık yolculuğunu da.

Her sabah gazetelerini açanların manşette görmek istediği haberleri saysak bu satırlara sığar mı?

'Müjdeler olsun! Güneydoğu sorunu dün akşam çözüldü. Her şey bitti.'

Ya da

'AIDS ve kanser sizlere ömür. Bu sabaha karşı çare bulundu. İnsanlık derin nefes aldı. Artık kimse ölmeyecek bu hastalıklardan.'

Ya da

'Kurtulduk. Enflasyonun önü alındı. Son dönemde hayat pahalılığı hiç artmadı.'

Ya da

'Yunanistan'la hiçbir sorunumuz kalmadı. Kıbrıs sorunu da tarihe karıştı.'

Ya da, ya da, ya da...

Pazartesi günkü gazetelerin manşetlerinde hiçbiri yer almayacak bu haberlerin.

Ama on yıl sonra mı, elli yıl sonra mı, yüzyıl mı, vadesi bilinmez zamanlarda hiçbir gazetenin hiçbir satırında bu haberlerin tozu bile yer almayacak.

Çünkü zaman fırtınaları, en büyük sorunların kum dağlarındaki en küçük taşı bile çoktan savurmuş olacak.

Çünkü her şey bitecek.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır