kapat
12.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

EMRE AKÖZ


Görmemişin jet-skisi olmuş...

Bizde trafik kurallarına uymayanların ya da başkasının hakkına saygı göstermeyenlerin hep eğitimi ve gelir seviyesi düşük kesimler olduğu iddia edilir Taksiciler, kamyoncular, minibüsçüler gibi...

Halbuki bu saygısızlığı ve bencilliği; cüzdanı kabarık, üniversite mezunu, pahalı araçları kullananlar, en az diğerleri kadar yapıyor. Üstelik sadece asfaltta değil denizde de böyleler... Bakın okurumuz, S/Y 'Emirbey' teknesinin sahibi, emekli deniz subayı Ersin Gökçen nasıl yakınıyor. Uzun mesajını özetliyorum

****

10.5 metrelik yelkenlisi ile senenin 6 ayını cennet kıyılarımızda eşi ve dostlarıyla dolaşarak geçiren biriyim. Size bu e-postayı Göcek koylarından yazıyorum. Geçen günkü 'Görmemişin teknesi olmuş' başlıklı yazınıza uygun olarak buradaki magandalıklar da devam etmekte...

Göcek koyları daha çok motor yatların sevdiği yerlerdendir (az yakıtla her gün başka koya geçebilme imkanı, havaalanı yakınlığı gibi). Bu motor yat aşığı cici beylerimiz palamarı ağaca bağlar bağlamaz (o yüzden kıyıya yakın ağaçların pek çoğunun denize sürüklendiğini de hatırlatalım) hemen jet-skilerini çıkarıp, tam gaz dolaşarak o küçücük koyları (ve tabii tüm tekneleri) hallaç pamuğu gibi atarlar...

Geçen aksam gün batımında, yemek saatinde hala burnumuzun dibinden geçen bir mahluka 'Yeter artık; insaf be kardeşim' diye avazım çıktığı kadar bağırmak mecburiyetinde kaldım.

Peki o beni dinledi mi? Hayır! O içindeki sesi dinleyerek takdir ve gıpta ile izlendiğini düşündüğü başka teknelerin civarında hava atmaya devam etti.

Geçen yıl da, ağustos ayında yıldız yağmuru olacağı bildirilen bir geceyi izlemek için, Gökova körfezinde bir koya girdik. 8-10 yelkenli tekne (hepsi yabancı) tek ses yapmadan, tek lamba yakmadan, huşu içinde bu olağanüstü tabiat olayını seyrediyoruz. Derken gümbür gümbür motor sesiyle bir motor yat göründü. Gelip yakınımıza demir atıp kıçtan bağladı. O da ne? Tüm ışıklarını yaktı, kıç havuzlukta amcam açtı gazetesini okudu saatlerce... Be adam, buraya gazete okumaya mı geliyorsun? Otur marinanda oku! Etraftaki tekneler neden terk edilmiş gibi? 'Acaba onları rahatsız ediyor muyum' diye bir düşünce yok.

Maalesef kara trafiğindeki, 'Ben varım, başka kimse yok' mantığını hiç olmaması gereken denizciliğe de taşıdık.

Sizin iskeleye yanaşan Alman bayraklı tekne bir Türk'e aittir merak etmeyin. Marinaları dolaştığınızda göreceğiniz gibi motor yatların yarısından çoğu yabancı bayraklıdır ve de tamamının sahibi ve çalışanı Türk'tür.

****

(Not Benim Bozburun Söğüt Köyü'nde gördüğüm tekneden çıkanlar yabancıydı. Biliyorum çünkü yanımızdaki masada yemek yediler.)

Kola tadım seansı
Ülker'in 'ColaTurka'sı piyasaya çıktı, reklamları konuşuluyor ama ben henüz tatma imkanı bulamadım. Acaba tadı nasıl? Vatan gazetesi çok hoş bir haber yaptı ve günde iki litreye bana mısın demeyen kola tutkunu, basketbol yorumcusu Kaan Kural'a ColaTurka'yı tattırdı (10 Temmuz).

Kural üç bardaktaki kolaları, içinde neler olduğunu bilmeden içti. Pepsi'yi hemen tanıdı. Ama ColaTurka'yı Coca-Cola'dan kolayca ayırt etmekte zorlandı.

İşte kola uzmanı Kural'ın yorumları

Pepsi Diğerlerine göre daha tatlı. Hatta 'şurup gibi' diyenler de vardır. Gazı azdır ve daha içimseldir. Diğerlerinden üç bardak içerken, Pepsi'den beş bardak içebilirsiniz. Pepsi'nin en büyük özelliği susuzluğu dindirmesi.

Coca-Cola; Gazı çok fazladır. Bu yüzden sürekli Pepsi içen biri rahatlıkla Coca-Cola içebilir ama Coca-Cola düşkünleri Pepsi'yi yadırgar. Susuzluğu kesinlikle gidermez. Çok gazlı olduğu için serttir ve fazla içemezsiniz. Arka arkaya üç bardak için size keser. Bir de adamı şişirir.

ColaTurka Şaşırtıcı denecek kadar kaliteli. Tat olarak Coca-Cola'ya çok benziyor. Gazı ondan daha az; Pepsi'ye oranla daha az tatlı. İlk içtiğinizde Coca-Cola tadı alıyorsunuz ancak sonradan ağzınızda çok hoş bir aroma bırakıyor. Hayal kırıklığı yaratmıyor.

İşte benim okurum!
Bugün okur mektuplarına ağırlık veriyorum... Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Onur Şar (özetle) şöyle demiş

****

İlk gününüzden beri takip ediyorum yazılarınızı. Her ne kadar tuttuğumuz takım farklı olsa da (ben GS'liyim) görüşlerinizin çoğu son derece akla uygun geliyor bana. Aslında bana mantıklı görünmeyenleri de son derece güzel bir şekilde formüle ediyorsunuz. Bu nedenle yazılarınızı, katılayım katılmayayım, beğeniyle takip ediyorum. Özellikle kıyıda köşede kalmış bilgi kırıntılarını okurlarla paylaşmanız çok hoşuma gidiyor.

****

Onur Şar için 'İşte benim okurum' dememin sebebi şu Önemli olan gazete yazarıyla okurun aynı fikirde birleşmesi değil bence. Çünkü o zaman 'körlerle sağırlar birbirini ağırlar' durumu çıkıyor ortaya. Halbuki bizim ihtiyacımız olan değişik fikirler ve farklı bakış açıları. Aksi halde dön baba dönelim aynı şeyleri tekrarlar dururuz.

'Bilgi kırıntıları'na gelince... Ben onları hep bir aysbergin tepesi gibi görürüm. Biraz araştırınca altından ne dünyalar, ne bağlantılar çıkar.

Özetle 'hangi noktalarda anlaşamadığımızı' apaçık bilmek, 'aynı fikirde' olmak kadar önemlidir. 'Mutabakat'a giden yolun ilk adımı sanırım budur!

(Not Onur Şar'ın bir de sorusu var. Onu önümüzdeki günlerde cevaplamaya çalışacağım.)

ÖZDEMİR ASAF İÇİN...
Şair Özdemir Asaf'ın iki oğlu miras yüzünden kanlı bıçaklı. Bu olayın üzücü etkisini şairin 'Uzun Koşu' adlı şiiriyle hafifletmeye çalışalım. ('Varlık Şiirleri Antolojisi'. Ocak 1970. Der. Enver Ercan.)

Sana yeni ulaşan şimdi eski bir bakıştan gelmedir.

Onun gözü senden öncedir, bir yalnız kalıştan gelmedir.

Senin şimdi duyduğun sıcak ve yaşamını onaran ses

Çok ölümlü savaşlar kadar zorlu bir yarıştan gelmedir.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır