kapat
12.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

ÖMER LÜTFİ METE


Özgürlük namusu ile gerçekçiliğin dengesi

Hükümet, Verheugen'le ilgili haberinin ses kaydını dayatıyor "Buyurun sözünüzü sesinizden dinleyin."

Sayın komiserin "tek kelimesi bile gerçek değil" iddiasıyla yaptığı yalanlamaya yönelik dünkü tahminimin doğrulanması benim marifetim değil, AB'nin karmaşık stratejik oyun oynayabilme hünerinin sonucudur.

En kötü ihtimalle, çok iyi pazarlık yapıyorlar.

AB'nin derin karar vericileri ittifakla Türkiye lehine veya aleyhine bir karara varabilmiş değiller. Bizim tam üyeliğimizin kendileri için artılarını ve eksilerini çok emin bir şekilde kestiremiyorlar. Zaten tipik Batı gerçekçiliğinin bir yansıması olan bu tutumları bizim için asıl öğretici olan husus

Devlet etmenin ana şartı her demde, her yerde gerçekçi davranmak

Türkiye bu dersi almamakta direniyor.

Medya da bu dersin alınmaması için ortalığı tozu dumana katıyor.

Türkiye'nin kendi başına bir hiç olduğu duygusundan kurtulamayanlar Süleymaniye'deki cenaze namazından sonra "ABD'den sıtkı sıyrılmış" olarak "ulus devlet müsveddesi"ne yol gösteriyorlar "Artık anlaşıldı ki bize Amerika'dan köfte-ekmek yok; AB ne isterse verelim, kapağı oraya atalım." Laf ola beri gele!

Azıcık gurur ve zeka, lütfen
Zaten bir müttefikle aran serinleşti mi içgüdüyle dahi olsa başkasına yönelirsin. Ama bunu ilan ederek yaptığın zaman, çalacağın yeni kapı sana üç kuruşluk malını anasının nikahına satar. Ayrıca, ABD ile bütün köprüleri atmak ne mümkün, ne de makul. Aksine, bu ilişkiyi dengelemek mümkün ve kolay; üstelik ABD halkı için de yararlı.

Öyle veya böyle, ABD şahinliğinin kendisi düşmanlık ediyor ve tırmandırıyor. O zaman da elbette derinden derine başka dengelerin hesabı yapılır. Ama, bir zamanlar İsmet Paşa'nın Johnson'a yaptığı gibi "Bir dünya yıkılırsa yeni bir dünya kurulur" yollu ucuz tehdide benzer yöntemle "ABD gömleği donu olmadı, AB mayosu giyelim" diye hükümete tavsiyede bulunmak müzmin bir hastalığın dışavurumu.

Oysa hükümetin buna hiç ihtiyacı yok. İktidar partisinin liderliği bu vadide zaten medyadan erken kalkıp giyinmişti. Erdoğan'ın başbakanlıktan önce AB seferleri unutuldu mu? Bu yaklaşım, ister seçim öncesi ABD'deki nabız yoklamalarından kendilerine çöken Atlantik ötesi yılgınlıktan olsun, isterse -daha önce de değindiğim gibi- Türkiye'de hakiki sivil iktidarın Avrupa ölçütlerinden geçtiğini bilmekten olsun, hükümet medyanın önünde sayılır.

Kalbi dayanmayan gitsin
Yalnız bunda bir övgü de yok.

Türkiye'yi tek başına ayakta durması imkansız derecede özürlü ülke sayan ortalama gazeteciye üstün çıkmak iftihar edilecek başarı değil. Tamam, Türkiye tek başına kalmasın elbette. Ama yalnızlıktan kurtulmanın tek yolu yatak odasına ortak almak ise ne olacak?!

Yalnız kaldığımız zaman teslim olacağımızı bile aklımızdan geçiriyorsak, azıcık zeka, bunu en azından gizlemeyi gerektirmez mi?

Tabii ki, gizlemek karın doyurmaz, hatta güvenlik de sağlamaya yetmez.

İşin püf noktası, karakter olarak bağımsızlığı ve özgürlüğü hak edip etmemekte.

Hamasetin semtine uğramaya niyetim yok. En azından şimdilik!

Gerçekçi, dengeli ve sabırlı olalım; mecbur kalmadıkça hiç kimseyle dalaşmayalım, amenna! Lakin bu belalı yeri yurt edindiysek, gerektiğinde bütün dünya ile cebelleşmeyi göze aldıracak yüreğe sahip olacağız.

Yok edilmek istenen bu yürektir.

Bu yüreğe sahip olmayan, bağımsızlığın ve özgürlüğün zerresini hak edemez!


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır