|
 |
|
GÖKMEN ÖZDENAK
Egoları bırakın
G.Saray'da eskiye dönüş sürüyor. Ümit Davala ve Hakan Ünsal'dan sonra Hakan Şükür de yuvada. Uzun süredir istikrarlı bir grafik sergileyemeyen Hakan'ın işi kolay değil. Yine de duygusal yapısı takıma katkı sağlaması yönünde bir avantaj olabilir. Taraftarıyla tekrar buluşmanın, arkadaşlarıyla yeniden ortak bir amaç uğruna mücadele etmenin kendisine yardımcı olacağını düşünmekteyim.
Aslında Blackburn Rovers'a gitmeden önce Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ve Sayın Özhan Canaydın ile Hakan'ın tekrar Türkiye'de futbol oynaması için bayağı çabam oldu. Kendileriyle görüştüğümde hep sıcak bir yaklaşım içinde oldular. Ama herhalde Hakan'ın o dönemlerde sorunları aşamaması nedeniyle G.Saray'a dönmeye sıcak bakmasına rağmen bu gerçekleşmemişti.
Geçmişten ders şart
G.Saray'ın o başarılı günlerinde bireylerin egoistçe tavırları, başarıyı tek başlarına sahiplenme gayretleri nedeniyle şampiyonlukların, UEFA ve Süper Kupa zaferlerinin keyfinin yaşanamadığını gördük. Ekip olmak, takım olmak tabii ki çok önemli. O başarılar, bu faktörlerle kazanıldı. Ama sonrasında yalnız sahada futbol olarak değil, saha dışında da duygu ve sevgi olarak ekip olmak, birliktelik sergilemek gerektiğini herkes anladı. Terim'den yedek oyuncusuna, yönetisinden taraftarına kadar herkes bilmeli ki, bireylerin şahsi kaprisleri G.Saray'ın menfaatlerinin önüne geçemez. Önemli olan bu büyük camianın onuru, başarısıdır.
Hakan Şükür'ün eski presini yapabilecek gücü, devamında golü atabilecek enerjisi var mı göreceğiz. Tabii, eskiye göre daha deneyimli. Ama bugünkü futbolda, hele Hakan tarzında bir forvet için güç faktörü çok önemli. Şükür'ün mevkii, kaleciyle eş değerdir. Yanındaki arkadaşlarınla ne kadar uzun süre oynarsan, alışkanlıklar, bir bakıştan, bir mimikten ne yapacağını hissetme gibi bütünlükler kazanırsan, işini o kadar rahat yaparsın.
G.Saray, eski gücünde değil. Deneyimli futbolcuların çoğu 30'unu devirdi. Bunları zorlayacak gençlerin de bulunamaması zok önemli bir handikap.
Terim de tedirgin
Forma tanıtımında Terim ile çok kısa bir sohbetimiz olmuştu. "Transferler ne durumda?" dediğimde, "Tedirginim. Yıldız oyuncular Türkiye'ye gelmek istemiyor. Para tabii ki önemli. Ama bu paraları ödediğiniz zaman paranın cazibesiyle 'Evet' diyen oyunculara da ne derece güvenirsiniz?" dedi. Haklı da. Çünkü geçen sezon Terim'in transfer ettiği bütün oyuncuların kötü performansları bugün yoğurdu üfleyerek yeme zorunluluğu doğurdu. Gündemde olan Frank De Boer ve Anderson'un da yaşları 30'un üzerinde. Ülkeye adaptasyon sorunu yaşayacakları da kesin. Bekleyip görmek en sağlıklısı.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
