|
|
ÖMER LÜTFİ METE
Yolsuzluğun mozaik temeli
Sapkın gerçeklerimizden biri olan siyaset ve bürokrasideki mezhepçilik, tarikatçılık ve ırkçılık, aynı zamanda yolsuzluğun da en etkili gübreleridir!
Bu üçü içinde de en yaygın kullanım alanı bulan gübre ırkçılık.
Öncelikleri hatırlayalım
Yolsuzlukla samimi bir mücadele yoktur ve daha epey bir zaman olmayacaktır. Yargıyı bağımsızlaştırıp arındırmakla işe başlamayan hiçbir girişim ciddi bir temizlik getirmeyecektir. Henüz "millet" kıvamını alamamış bir toplumda "yargı"yı onarmak imkansızdır. Ülkemiz "devlet"e benzeyen bir çark tarafından yönetilmektedir. Bir toplumu millet, onun işlerini çekip çeviren çarkı da devlet yapan kimyayı yitirdik Ortada, herkesin hakemliğine razı olabileceği "nihai güven" adamları ve kurumları yoktur. Bunların olmadığı yerde; kozmik, fiziki, ahlaki, hukuki, akli en büyük gerçek güvensizliktir!
Böyle bir iklimde devlet zannettiğimiz çarkın siyasi ve bürokratik katmanlarına çöken sinsi ırkçılık virüsünün önü açık.
Bünyeye giriş yolu da mozaik.
Ne hikmetse yeryüzünde kendiliğinden oluşmuş tek mozaik.
Türkiye bir mozaiktir ve bunun ustası yoktur.
Nasıl olmuştur?
İçeriden fetih dayanışması
Anadolu coğrafyasına gökten ırklar serpilmiştir! Bunlara sağdan soldan gelenler de katılmıştır.. Sonuçta, bir miktar Türk, bir miktar Kürt, bir miktar Çerkez, bir miktar Arap, bir miktar Gürcü, bir miktar Arnavut, bir miktar Ermeni, bir miktar Rum kendiliğinden bir araya gelip mozaik oluşturmuştur. Hatta tonton bir başbakanımızın söylediği gibi bu mozaikte Türk yoktur bile!
Nice zamandır bu mozaikte yer alan bazı renkler kendi boyalarını bütüne hakim kılmaya çalışıyorlar. Kimi devletin şu kurumunu, kimi de bu kamu hizmetini fethetmekle meşgul.
Siyasetçi veya bürokrat fatih, "ırkçılık" şartlanmasıyla hareket ediyor.
Neden böyle yaptığını açıklamak için bir sürü ilkel duyguya dikkat çekebiliriz. Kanaatimce bunlar içinde en etkin olanı, "sırtını sağlama alma" saplantısı.. Makam sahibi böylece etrafında bir "soydaş ağı" kuruyor. Bu ağa alınacak kişinin uygun olup olmadığı önemli değildir. Bütün öncelik "benim adamım" duygusunun işlemesine dayanır.
Irkım için herşey mübah
Sonrasında da Türkiye'nin "bitirim ahlakı" devreye girer. Öyle bir ahlak ki, gelinen yeri fethedilmiş bir alan olarak gördürür, orayı "etnik alt kimlik" adına korumayı bir ideolojik tutkuya dönüştürür.
Bir zaman sonra bu özel takımın, özel ideolojisine "ganimet" hukuku da girer. Nasılsa fethedilmiş bir alan söz konusudur. Siyasetçi veya bürokrat, takımı ile birlikte orayı, mozaik hazretlerinin filan taşı adına, öteki taşlardan ele geçirmiş bulunmaktadır. O zaman artık, fetih hukuku geçerli olduğuna göre, bu yöntemin geleneksel getirilerine niye açık olmasınlar? Mozaikteki öteki taşın ırzı da, malı da yeni fatihin hakkı değil mi?
Şakası yok; Türkiye'de sinsi ırkçılık, dini, ideolojik ve ahlaki ilkeleri bitirmiştir.
İşi önemseyebilenler için bunun destanlık örneğini de kaydedeyim
Birkaç yıl önce; Marmara'dan bir ilimizden milletvekili seçilen ve bakan olan bir mozaik fatihi; sözde İslamcılık iddiasına rağmen, sağ-sol demeden belli bir kökenden gelmeyi şart koşarak yüzlerce kişiyi işe aldı. Aynı alt kimliği paylaşan solcu belediye başkanı ile mükemmel bir uyum içinde!
Uyumaya devam ediyoruz.
İyi mozaikler!
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|