kapat
04.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

MEHMET BARLAS


Türkiye'de genç olmanın dayanılmaz ağırlığı...

Eğer içi boş sloganlarla ve peri masalları ile toplumu uyutma alışkanlığı olan bir kişiyseniz, hergün "Türkiye'nin genç nüfusu, en büyük gücümüz"le başlayan konuşmalar yapabilirsiniz.

Ama eğer bir Türk genci iseniz, sizin bu sözleri söylemeniz, insanı sadece güldürür.

Şu dönemde, "Türk genci" olmanın dayanılmaz ağırlığı, sınıf ve servet farkı gözetmeksizin, bütün genç kuşakların üzerine çökmüş durumda.

Amerika'nın ve Avrupa'nın en seçkin üniversitelerinde baba parası ile okumuş zengin çocuklarında da, Türkiye'nin devlet üniversitelerini bitirmiş orta hallilerin evlatlarında da, yarına dönük kararsızlıklar var.

Gençlerle konuşuyorum, e-mailler alıyorum..

Hep aynı çaresizlik.

- Nasıl iş bulacağım? Eğitimimi değerlendirebilecek miyim? Aldığım ücretle, bırakın bir aile geçindirmeyi, kendi gereksinmelerimi karşılayabilecek miyim?

Erkeklerin, bir de askerlik meselesi var.

Yurtdışında üç yıl çalışırsanız, 28 gün "Bedelli Askerlik" yapabileceğiniz için, durumu uygun olanlar bir de bunu gerçekleştirmeye çalışıyor.

Ama Amerika ve Avrupa'da da, ekonomik durgunluk var. Yani yurtdışında bir iş bulmak da kolay değil. En seçkin üniversite mezunlarının diplomaları, geçen yıllarda, onlara New York'ta, Londra'da istihdam kapılarını hemen açardı.

Şimdi o kapılar da kapalı.

Fakir-zengin ayırımı yapmadan, bir gerçeği kabul edelim.

Aileler, refahlarının önemli bölümünü, çocuklarının eğitimine ayırıyor.

Varlıklılar için bu, her yıl onbinlerce doların, Amerikan üniversitelerindeki çocukların harçlarına, barınmalarına, yol masraflarına harcanması demek.

Eğer 4 yıllık bir eğitim dönemini hesap ederseniz, her diploma, 2-3 yüz bin dolarlık bir yatırım anlamına geliyor.

Bu orta ölçekte bir sermayedir, Türkiye'de iş kuracaklar için.

Ancak bu pahalı diplomaların karşılığını, sahiplerine verilecek ücretlere vurduğunuz zaman, müthiş bir zarar ortaya çıkıyor.

Aynı durum, daha küçük ölçeklerde, Türkiye'deki ailelerin eğitim giderleri için de geçerli.

Dün, "Sabah"ın Küçük İlanlar'ında eleman arayanlar bölümüne baktım.

20 yaşlarında olsam, ne tür bir iş bulabilirdim, araştırdım.

Çocuk bakıcıları, pazarlamacılar, matbaa işçi ve teknisyenleri, klima ve güvenlik tesisatı montajı yapabilen elektrikçiler, fazlaca aranıyor.

Makine mühendisleri, bilgisayarcılar, öğretmenler de, arananlar arasında.

Acaba gençler, eğitimlerinin yönünü belirlerken, bu küçük ilanların "Aranan eleman" bölümlerini mi inceleseler?

Biliyoruz ki bu, ÖSS sistemi var olan Türkiye için söz konusu değil. Hangi fakülteyi veya branşı kazanacağını kim biliyor ki Türkiye'de?

Meslek ve diploma sahibi olmak, Türkiye'de bir iş sahibi olmak için yeterli değil.

Ayrıca, iş sahibi olmak da, asgari hayat şartlarını sağlayacak gelir düzeyine erişmek anlamına hiç gelmiyor.

Bu bakımdan "Genç nüfus, en büyük gücümüzdür" benzeri içi boş söylemleri artık bırakmalıyız.

Bilelim ki, altlarında babalarının lüks araçları ile gece kulüplerinin kapısına dayanan Amerikan diplomalı gençler de, yarın ne yapacaklarını fazla bilmiyor.

Hazıra mal dayanmaz.

ŞAKA

Mutsuz tekler!
Kalıtımsal hastalıkları önlemek için deneyler yapan bilim adamları, çift cinsiyetli (hermafrodit) bir insan embriyosu üretmişler.

"Chimaera" adı verilen bu embriyodan, ileride insan da üretilirse, olacakları düşünün..

Magazin sayfalarında, kendi kendini aldatan "tek"lerin öykülerini okuyacağız.

YANLIŞ YORUM

Uzanlar ile satranç maçı mı?
AK Parti iktidarı ile Uzanlar arasındaki, bazılarına göre "Satranç Oyunu"na benzetilen ilişkiye değinmek istiyorum.

Hamleleri hatırlayalım.

Uzanlar'ın elinden Çukurova ve Kepez alındı. Cem Uzan hakkında, gösterdiği tepkiden ötürü davalar açıldı. PETKİM özelleştirmesini Uzanlar'ın kazandığı açıklandı. Uzanlar'a ait olan İmar Bankası'na, BDDK tarafından Yönetim Kurulu Başkanı atandı..

Bu süreç, böylece devam ediyor.

- Acaba Uzanlar PETKİM için gerekli parayı bulabilecek mi?

- Acaba BDDK, İmar Bankası için ne planlıyor?

Eğer Hükümet ve Siyaset'in karar mekanizmaları, bu çeşit satranç benzeri, "Sonra ne olacak" sorusunun hep sorulduğu bir süreç içinde çalışırsa, buna ne piyasa, ne ekonomi, ne de hukuk fazla dayanabilir.

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, Bilgin Elektronik Yayıncılık ve İletişim A.Ş. - Tüm hakları saklıdır