Meclis
Meclis'te Hopa Belediye Başkanı Mahir Dudak ile Arhavi Belediye Başkanı Vasfi Kurtoğlu'nu gördük... "Hayırdır" dedik... "Ankara'ya neden geldiniz?"
Hopa Belediye Başkanı dedi ki "Hopa zorda."
Arhavi Belediye Başkanı da dedi ki "Arhavi darda."
İkisinin de sorunu "bitmeyen kriz."
"İşsizlik."
"Parasızlık."
Hopa Belediye Başkanı:
- İki aydır maaş ödeyemiyorum... Piyasaya borcum birikti... Derdimize kim derman olacak?
Arhavi Belediye Başkanı:
- Derviş Bey gelsin de halimizi bir görsün... Arhavi'de "Dervişoğulları" var... Belki uzaktan akraba da çıkabilirler... Onlarla konuşsun... Ama biliyorum ki gelmez.
Sorduk:
- Neden gelmesin?
Arhavi Belediye Başkanı Vasfi Kurtoğlu:
- Derviş Bey sosyete takılır... Bizim oralara gelmeye tenezzül etmez.
***
Biz TBMM kulisinde "dert dinlerken" Meclis'in toplantı saati henüz gelmemişti.
Ama yine de "Genel Kurul salonunun kapısı" açıktı. Ve "içerde" bir milletvekili vardı:
Mustafa Eren.
Karabük Milletvekili Eren "geceyi" Meclis'te geçirdi.
"Genel Kurul salonunda."
"Nedenine" gelince:
"Protesto."
Protesto sebebi ise:
"Derdini anlatacak makam" bulamayışı.
Derdi:
"Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın sorunları."
***
Kuliste bir ara, eski bakanlardan, İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu ile karşılaştık.
"Kulisin halini... Bekleşenleri... Dertlileri... Yurdun dört bucağından gelenleri" o da görmüştü.
Dedi ki:
- Bu gidiş iyi gidiş değil.
- Neden?
- Esnaf dertli, tüccar dertli... Sokaktaki vatandaş dertli... Belediye Başkanı dertli... Tam bir çöküş yaşıyoruz... Sadece siyaset değil, her şey çöküyor... Çıkış yolunu siyaset bulacak... Ama siyaset de işte bu halde.
- Bunu "ilgililere" neden söylemiyorsunuz?
- Söylemediğimi nereden biliyorsunuz?.. Sadece söylemekle kalmıyorum... Yazıyorum da... Hem de büyük harfle yazıyorum ki, gözlerinden kaçmasın diye.
***
Bir başka köşede eski Şanlıurfa Milletvekili Murat Batur...
"Çevresindekilere" Şanlıurfa'yı anlatıyor:
- Çiftçi öldü... Eskiden maraba (ortakçı) vardı... Şimdi maraba da öldü.
***
Devlet Bakanı Prof. Tunca Toskay iki gün önce "program ilke ve disiplini içinde kalarak reel sektörün sorunlarına çözüm arayalım... Müteşebbis tarlada yetişmiyor... Ekonomiyi canlandıralım" söyleminde bulunmuştu.
Ancak "değerlendirmeleri" Kemal Derviş tarafından "spekülasyon" diye karşılanmıştı.
Dün TBMM kulisinde gördük ki...
Herkes "bu konuyu" konuşuyor.
Konuşanların çoğu da "Prof. Toskay'a destek veriyor."
İşte tam bu sırada...
Kemal Derviş göründü.
"Yanımızdan" geçti gitti. Bekledik ki "yanımızdakiler" bize söylediklerini Derviş'e de söylesinler.
Ama ne gezer?
Anlaşılan herkes "söylemeyi" değil, "söylenmeyi" seviyor.
***
Kuliste daha sonra Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'la sohbete başladık.
Konu "kriz... İşsizlik... Reel sektör... Halkın durumu."
Baktık, "yine" Kemal Derviş.
"Yine" yanımızdan geçti.
"Elimizi sıkıp" yürüdü, gitti. Ama "değişik bir el sıkışı" var.
"Eli" bizim elimizde, "gözü" ise başka yerde. Sadece "bize" değil, "herkese" böyle yaptığını farkettik.
Kimbilir, belki de "elini sıktığım kişinin yüzüne de bakacak olursam, bana krizden, işsizlikten, sokaktaki adamın derdinden söz açar" diye düşünüyordur.
|