kapat
28.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Derviş'e yeni bir İstanbul ağlaşması

Banka dışı sermaye kaynaklarının güdüklüğü, şirketlerin yaşadığı öldürücü sermaye kıtlığının en büyük nedenlerinden biridir. Türkiye'de kredi denince akla bankalar geliyor. Oysa bankaların mali gücü hiçbir ülkede kalkınmak için gerekli finansmanı sağlamaya yetmez.

Bu boşluğu kapatmak için sermaye piyasalarının geliştirilmesi, yeni mali enstrümanların yaratılması şarttır.fBu yapılırsa iki şey olacak: Ülkeye yabancı sermaye çekilecek ve atıl alanlarda bulunan yurt içi sermaye mobilize edilecek.

Bunu yapmak, hayati olduğu kadar da kolaydır. Para ve zamana ihtiyaç yoktur. Sermaye piyasalarının başka ülkelerde hangi kuralların yerleştirilmesiyle harekete geçirildiğine vakıf olmak yeterlidir.

Ekonomilerini geliştirmeyi başaran ülkelerin hepsinde banka dışı finansman kaynakları önemli bir rol oynadı. Bu kaynakların en önemlileri (1) emeklilik, (2) yatırım ve (3) sigorta fonlarıdır.

Bu fonlar ülkemizde de mevcut. Ama etkin olacak şekilde organize edilmedikleri için potansiyellerini hayata geçiremediler. Nüfusu 11 milyon olan Yunanistan'da emeklilik fonları 22 milyar dolar civarında iken, nüfusu 65 milyon olan Türkiye'de sadece 4 milyar dolardır.

Banka dışı kaynaklar bakımından karşılaştırıldığında Türkiye, her konuda, yükselmekte olan ekonomilerin diğer oyuncularının çok gerisindedir. Bunun kısmen genel gelir seviyesinin düşük olmasından, enflasyonun tasarrufu zorlaştırmasından kaynaklandığı söylenebilir. Ancak düzenlemelerdeki eksiklik bunlardan da önemlidir. Ve düzeltilmediği takdirde gelir düzeyi yükselse ve enflasyon düşse bile, sermaye birikimini frenleyecektir. Türkiye'de yatırım fonları ile ilgili düzenleme bir finansal hilkat garibesidir. Başka ülkelerdeki fon yöneticilerine sözü edildiğinde kahkaha tufanlarına neden olduğu anlatılıyor.

Örneğin, bir fon kurulurken azami büyüklüğünün belirtilmesi ve bu miktarın yüzde 20'sinin avans olarak fona tahsis edilmesi gerekiyor. Bu fonlama -özellikle bankaların bile finansman sıkıntısı çektiği bir ortamda- gereksiz ve pahalıdır. Azami fon tutarını yükseltmek için minimum iki aylık bir bürokrasi dönemi vardır. İki ay, fona olan talebin ortadan kalkmasına neden olabilecek kadar uzun bir süredir. Komisyonların diğer ülkelerdekinin iki mislinden fazla olması ayrı bir komikliktir.

Türkiye Avrupa Birliği'nin bu konudaki direktiflerini en kısa zamanda uygulamaya koyarak, yatrım fonlarının sırtındaki deli gömleğini çıkartabilir.

Özel emeklilik yasasında da eksiklikler vardır. Sağlanan vergi kolaylıkları yüksek gelirlilerin bu sisteme dahil olması için yeterli değildir. Katılımın zorunlu değil ihtiyari olması da emeklilik fonlarının büyümesini etkileyecektir. Dünyanın en başarılı emeklilik fonlarından biri olan OYAK örneği önümüzde dururken başka formüller aramanın abesliği açıktır.

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ve arkadaşlarının bu konulara eğilmesinin zamanı geldi.

Aşılan reform Himalayaları ile karşılaştırıldığında, sermaye piyasasını geliştirmek için yapılması gereken düzenlemeler, tenis kortu ile üzerinde limonata bulunan masa arasındaki yürüyüş kadar kolaydır. Ve eşit derecede de zevkli olabilir.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır