Türkiye, askeri darbeleri izleyen dönemlerde bile bu kadar çok reform yasası çıkarmadı. Meclis kanun fabrikası gibi çalışıyor.
Kanun çıkarmak sorun çözseydi Türkiye dünyanın en sorunsuz ülkesi olurdu.
78 yılda 4 anayasa değiştirmiş bir devlet yok..
Kabahat anayasada veya yasalarda mı, onları uygulamayan insanlarda mı? Tabii insanlarda.. Ama Türkiye saplantıları ve kötü huyları ile yüzleşmiyor. Neredeyse her insan kusuru için yeni bir yasa yapılıyor.
Türkiye kanunu en bol ülke oldu. Oysa Batı demokrasilerinde parlamentolar bir dönemde 4-5 yasa çıkarır, mesaisinin çoğunu iktidar icraatını, devlet kurumlarını denetlemek için kullanır.
Aceleye gelen kanunların çoğu eksik ve yanlış çıkıyor. Olmadı, bir daha çıkıyor. Ve çoğu uygulanmıyor.
Türkiye bu yüzden eski komünist ülkelerdeki bürokratik diktatörlüklere döndü. Cumhuriyetin kuruluşu döneminde bunu anlamak mümkündü. Ama o günden bu güne kimse devleti bürokratların elinden alamıyor, kurtaramıyor..
En kötüsü şimdiki
Devleti, milletin emrine sokma yolunu açmaya çalışan iktidarlar, bu cesaretlerinin bedelini çok ağır ödediler. O yüzden Türkiye'de demokrasi de, ekonomi de gelişemedi.
Düzenli seçim yapıyoruz ama çıkardığımız hükümetlerin hiçbiri iktidarı bürokratların elinden alamıyor. İş başındaki hükümet bu bakımdan en kötüsü.. Bu yüzden Dicle ve Fırat'ın içinden geçtiği kentler bile susuzluktan kırılırken ahlaki kirlenme her yeri sarıyor, Türkiye gönlü Avrupa'da olan bir üçüncü dünya devleti çelişkisinden kurtulamıyor.
Devamlı savaş halindeki elli yıllık İsrail bize teknoloji satıyor. Onlar çölü cennete çevirdi, biz cennet Anadolu'yu çöl haline getirdik. Siyasi yöneticilerimiz hâlâ utanmıyor.
Önceki gün Sağlık Bakanı Durmuş, popülizmi siyasetçilerden çok bürokratların yaptığından şikayet ediyordu. Türkiye özelleştirme yoluyla sözde devleti küçültmeye çalışıyor ama son iki yıldır kamu işletmeleri azalacak yerde çoğalıyor. Türkiye dünyanın en borçlu ülkesi durumuna bu çelişkilerle geldi.
Değişimin iki şartı
Gümrüklerdeki rüşveti konu alan yazıma bir gümrük memuru cevap yazmış.
"Yazdıklarınız doğruydu ama eksikti" diyor; "Müfettişlerin rüşvetli servislere menfaat karşılığı atama yapmak için müdürlere baskı yaptığını bilmiyorsanız öğrenin. Memurlar kendi kafalarına göre rüşvet alamaz. Müdürler desteklemeden kimse kimseden beş kuruş alamaz.."
Rüşvet, yarı resmi vergi gibi, devletle ilişkilerin her alanına girdi. Memurların kurdukları vakıflara haraç ödemeden hiçbir dairede iş yaptıramıyorsunuz.
Çıkarılan yüzlerce yasa vatandaşı kutsal, devleti de hizmet örgütü haline getirmeye yetmedi. İktidarı bürokrasinin elinden halkın seçtiği siyasetçiye geçirmeden de hiçbir değişim olmayacaktır.
Değişimi, bugünkü Partiler ve Seçim yasalarının ürünü olan siyasetçi tipi gerçekleştiremez. Toplum bu düzende çağı yakalayan, milletin hakkını koruyan, yetkilerini bürokrasiyle paylaşmaya razı olmayan siyasetçiler ve yeni liderler yaratamaz.
Çare, meclisi Partiler ve Seçim yasalarını çıkarmaya razı etmektir.
Bürokrasi diktatörlüğünü yıkacak yeni siyasetçi kuşağının yolunu başka türlü açamayız.