kapat
28.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 İSTANBUL
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kız isterken sakın 'hava'ya değinmeyin

Kız istemeye gidenlere öğütler verilir: "Sakın siyasetten söz açmayın! Müstakbel kayın pederinizle aynı görüşleri paylaşmıyorsanız olay çıkabilir... Sakın dinden imandan da bahsetmeyin; bir taraf sofu çıkarsa bağlantı kopabilir..." Son yıllarda bu öğütlere herhalde futbol da dahil olmuştur: Bir taraf Fenerli, diğeri GS'li ise evin salon Kadıköy'ün ara sokaklarına dönüşebilir... (Ara notu: GS'nin eski ikinci başkanı Fatih Altaylı'nın, 'En büyük korkum kızımın ileride Fenerli olması' demesi kulağınıza küpe olsun. Hoş bana sorarsanız gerçeğin yarısını söylemiş. Onun asıl derdi müstakbel damadının Fenerli olmasıdır ve bu karabasan 15-20 yıl kadar sürecektir.)

İşte bu ve benzeri nedenlerle yeni tanışan, örneğin misafirlikte karşılaşan insanlar önce havadan sudan bahsederler. Havadan dedimse gerçekten havadan; yani meteorolojik vaziyetlerden: "Havalar da soğudu... Evet Edirne'ye kar yağmış... Buraya da gelir mi acaba?.. Sanmam ama belli mi olur, hâlâ Mart ayındayız..." Sohbet yavaş yavaş ilerler, taraflar birbirini tartarak, tartışmaya çatışmaya girmemeye çalışarak başka konulara doğru ilerler. Ama dediğim gibi başlangıç hep havayla yapılır.

MAHVEDEN HAVALAR

"Havadan sudan" deyince insanın aklına basit, önemsiz, sıradan konular geliyor. "Ivır zıvır" yani... Ne var ki hava durumu sohbetleri giderek ciddi, önemli, karmaşık bir hal alıyor. Yağmurdan, kardan, güneşten, nemden, sisten söz açmak artık netameli bir konu oldu.

Halbuki eskiden bu kadar hayati bir mevzu değildi. Havanın değişmesinden en çok çiftçilerle, denizciler etkilenirdi. Kentliler güneşli günleri, köylüler ise ekinleri için yağmuru özlerdi mesela... Söylenene itiraz edecek kaptanların, çımacıların, balıkçıların sayısı ise zaten pek azdı.

Şimdi öyle mi ya? Örneğin geçenlerde Kandilli Rasathanesi'ne telefon eden bir İstanbullu şöyle sormuş: "Beş gün sonra Suadiye'de parti yapacağız; bizim caddeye de yağmur yağacak mı?" İlk bakışta münasebetsizliğin, bencilliğin, saçmalığın dik alası gibi geliyor bu soru. Peki ama aşağıdaki gibi bir sahneye ne dersiniz:

Mesleğini bilmediğiniz yeni komşunuza apartman toplantısında, "Şöyle bir yağmur yağsa da tozu toprağı alsa" diyorsunuz. İyi niyetlisiniz tabii; tek arzunuz sokakların temiz olması.

SİSLER BULVARI'NDA KAZA

Halbuki muhattabınızın halkla ilişkiler firması var. Yeni açılacak büyük bir mağazanın tanıtımını yapıyor. Haftalar önce mankenlerle, DJ'lerle, catering firmalarıyla anlaşmış. Görkemli bir açılış düzenlemiş. Yağmur, onun için her şeyin berbat olması anlamına geliyor. Hadi buyrun bakalım; pot kırdınız, baltayı taşa vurdunuz işte, yağmur istediğiniz için bir anda patavatsız bir komşu haline geldiniz onun gözünde.

Hava durumu 'politik' olmayı gerektiriyor. "Ne kadar iyi; bu yıl yaz uzun sürdü" derken; karşınızda küresel ısınmadan yakınan bir çevreciyi bulabilirsiniz... "Sisli havaları severim, Attila İlhan'ın Sisler Bulvarı kitabına bayılırım" dersiniz; adam bozulur: "Aman birader siste vapur çalışmaz, köprüde trafik korkunç olur."

Özetle yabancı insanlardan oluşan meclislerde siyaset, din, futboldan sonra havadan söz açmak da gayet riskli bir seçenek oldu. "Peki bu durumda kız istemeye gidenler ne konuşmalı" diye soracak olursanız... Acaba diyorum havayı da bırakıp sadece sudan mı bahsetmeli?

MİNİ TARİH

Eteği belinde
Yukarıda 'kız istemek' filan dedik ya... Osmanlı'da, görücüye çıkanlar baktıkları kızı beğenmezlerse şöyle laflar ederlermiş: "Pek çiğ, yüzünde 'bâd-ı sabâ'sı (sabah rüzgarı) yok." Hiç beğenmedikleri için: "Ham halat bir şey, ver eline süpürgeyi tahta silsin." Beğendiklerine ise: "Kırk bir kere maşallah, paçalı güvercin yavrusu gibi..." Ya da: "Eti canı yerinde, eteği belinde bir kız..."

'Eteği belinde' hamarat anlamına geliyor da... Şu deyimdeki metamorfoza bakar mısınız: Şimdilerde tüm kızların eteği belinde ama pek azı hamarat!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır