kapat
26.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Türban timi ve tesettür mayoları!

Türban olaylarını incelemek için imam hatip liselerini dolaşan TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun her okulda aynı öğrencilerle karşılaşması ve bunun "türbana vize için" örgütlü bir takip olduğunu görmesi çok ilginç bir gelişme.

Ama Alt Komisyon'da dengelerin türbandan yana olduğunu duymak ilginç değil. Ne hikmetse Medeni Kanun Komisyonu'nda da kadınlara çağdaş hak tanıyan maddeler zorlukla çıkarılmış ve sonuç 17 milyon kadını mağdur etmişti. Bu anlayış bir şekilde hakimiyet kuruyor.

Bu görüşüme kızacak olanlar önce durup bir an düşünsünler lütfen.. Bir yanda türban baskısını, öte yanda yakası açılan, kolu bacağı kısalan tesettür mayolarını düşünsünler.

İstediğiniz kadar uğraşın, insanları çağın gerisinde tutmaya çalışmak zordur. İran'da, Afganistan'da bile kadınların artık türban yerine saçlarına iliştirdikleri fularları taktığı bir dönemde siz türbana kamu kurumlarında izin çıkarmaya çalışsanız da, türbanlıların makyajına, ojesine, sandaletine, dar ve yırtmaçlı kıyafetlerine engel olmanız mümkün değildir. Kadınları uzun, kapalı elbiselerle, türbanla denize sokmanız mümkün değildir. Olamıyor da zaten.

Peki şimdi o yeni model mayoları giyen kadınlar, giymeyenlerden daha mı az Müslüman kabul edilecekler?

Buna Allah'tan başka kim karar verebilir?

Ayrıca kol, bacak göründükten, makyaj yapıldıktan, sandalet ve dar kıyafet giyildikten sonra türban takmanın ne anlamı var.

Biz bu tartışmalarla zaman kaybederken, diğer ülkeler hızla ilerliyorlar. Bırakın şu görüntü kavgalarını, türban üstünden siyaset yapmayı da kafalarımızın içini değiştirelim, geliştirelim artık!

Hazır olmak.. Ya da olmamak!
Shakespeare böyle demiş; "Olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!"

Batı'ya ait olduğumuzu, buna hazır olduğumuzu iddia ediyoruz ama Şarklı kalmakta ısrarlı yanımızdan kurtulamıyoruz.

Sultans of the Dance gibi başarılı bir grubun, eline Alman TV'sinin iyi bir programına çıkma fırsatı geçmişken bunu lisan yüzünden tam değerlendirememiş olması hepimiz için üzücü. Keşke o sırada alelacele Türkiye'nin ve sanatımızın reklamını yapabilecek bir sözcüleri olsaydı.

Uluslararası şovlara ya da toplantılara hazırlanmak o kadar kolay değildir. Bir ülkeyi herhangi bir alanda temsil eden kişi veya grupsanız gerekli tüm özellikleri, şartları gözönüne almak, ona göre örgütlenmek zorundasınız.

Örneğin, sanatta iyi olsanız da artık iletişimde her türlü engeli aşmış bir kuşağın insanı olarak 'dil bilmemeniz' bağışlanamaz. 2002 yılında yabancı dil konuşmak artık bir ülkenin siyasetçileri, sanatçıları, basın mensupları için tercih değil olmazsa olmaz özelliklerden biridir. Bunu iyi anlamamız gerekiyor.

Türk'ün Türk'e propagandasını yapma huyumuzdan vazgeçmeli, kendimizi eleştirmeli, eksiklerimizi tamamlamalıyız. Birbirimizin sırtını kaşımak, çıkar ilişkileriyle iş yürütmek kısa vadede bu tür iş görenlere yarayabilir ama sonuçta topluma zaman kaybettiriyor.

Umalım da Sultans of the Dance en kısa zamanda bu sorunu da halletsin. Yine umalım ki bu üzücü tecrübe yurt dışına gidecek diğer gruplara da ders olsun!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır