kapat
26.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Yaşamdan zevk alma..

Sabah gene Boğaz yolundan işe geliyorum.. Arnavutköy'de canım çekti, bizim Dünya Manavı İsmet Kolay'a uğradım.. Biraz meyve alıp, yol boyu yemek için..

Baktım, can eriği koymuş İsmet en öne.. Turfanda.. Kuş parmağımın tırnağı var ya, işte o kadar, minnacık.. Taptaze.. Az ilerde, olgun, dolgun, ama pörsümüş muşmulalar var.. Muhtemelen geçen mevsimden kalma.. Kafamı çevirdim hemen.

Can eriklere bakarken ağzım sulandı.. Onlardan aldım..

Yolda birden aklıma düştü.. Ben 62 yaşındayım. Taze, turfanda can eriği benim neyime.. Bu yaşta beni muşmula paklar.. Gazeteye gelir gelmez, Hasan İnsel'i aradım. İntermed Başhekimi.. Benim tüm sağlık danışmanım.

"Hayırdır" dedi, "Sabah sabah?.."

"Pek hayır değil doktor" dedim.. "Bana acele bu kentin en iyi ruh doktorunu tavsiye et!.."

***
Ayşe Özgün'ü bilmem tanır mısınız?.. Dünyalar şirinidir.. Sohbeti dünya tatlısı.. Bizim yeni gazete Günaydın'da köşesi var.. Okurlarla sohbet ediyor, genelde.. Ben de keyifle ve de merakla okuyorum, her sabah..

Geçen gün "Teneşir Paklar" yazısını okuyunca durdum bir..

Mersinli bir okur.. Yaşı altmışı geçmiş. Anlaşılıyor dul.. Kafasında evlenmek var, ama, çocuklar ve torunlardan çekiniyor. Bu arada, içinde dürtüler var. Gençliğinde bile gitmediği yerlere gidiyormuş.. Disko, kafe falan olmalı.. Genç kızlardan da hoşlandığını farketmiş.. Telaşa düşmüş.. Ayşe Özgün'e soruyor..

Sevgili Ayşe de endişelerini destekliyor.. 40'ından sonra azanı teneşirin pakladığı fikrine ortak. Zaten başlığa çıkmış.. Öğüdü de şöyle bitiyor..

"En kısa zamanda bir ruh hekimine danışmanızı tavsiye ediyorum.."

Benim yaşım 62.. Gitmediğim yer yok.. Hatta geçen hafta sonu, kendi rekorumu kırdım, sabahlara kadar Q Bar'da Sibel Tüzün'ün birbirinden güzel aşk şarkılarını dinleyerek harika saatler yaşadım.. Yıllardır bu saatlerde uyuyarak neler kaybettiğimi farkettim. İlk fırsatta Haşmet'e takılarak, bir gece sabaha kadar Taksim'de Clubber turu yapmaya karar verdim.

Şimdi hal böyle iken Sevgili Ayşe kalkmış neler diyor..

Ben kaleme sarılmadan, (Kalemi dert görmesin) Mehmet Y. Yılmaz, Milliyet'te itiraz etti, çok şirin, hafif mizah, hafif taşlama, ama çokça gerçek yazısı ile..

Mehmet, birlikte Erkekçe'yi çıkardığımız 30 yıllık dost.. Daha sonra o Penthouse ile daha da ileriye gitti.. İki derginin de felsefesi ayniydi.. "Yaşam zevki.."

Emekli olmak, yaşı 60'a gelmek, çocuk ve torun sahibi olmak insanın yaşamdan el çekmesi demek olur mu?..

Yoo Sevgili Ayşe.. Mehmet'e verdiğin yanıtı okudum.. Hala çok haksızsın.. "Yaşamın başka zevki mi yok" diyerek durumu kurtaramazsın..

Ben kadın değilim, sizin iç dünyanıza aklım sizin kadar ermez.. Ama sen de (Bak ben de, "Sen" diyorum, ama saygısızlık değil bu.. Sevgi ve yakınlık.. Sakın yanlış anlama.. İnsanlar ve yazarlar tanışmasalar da birbirlerini çok yakın hisseder ve senli benli konuşabilirler) elinin hamuru ile erkek işine karışmışsın..

Genlerimiz, binlerce yıldır ruhlarımıza da işlemiş, gelenek ve göreneklerimiz çok farklı..

Fizyolojimiz çok farklı bir defa.. 12-13 yaşında büluğa erip, bilemedin kırk yaşına kadar, ayda birden hayatı boyu en fazla 350-400 yumurta üreten kadınla, 70'ini, 80'ini bile geçse, bir defada, ülkesindeki, kıtasındaki hatta dünyadaki tüm kadınların yumurtalarını dölleyebilecek üretim gerçekleştiren erkek, ayni kaba konur mu?..

Kadın fizyolojisi, kadın ruhu, kadın kafası ile erkekleri yargılayıp hüküm verme..

Yazında satır arasında ağzından kaçırıyorsun..

"Benim bir ayağım çukurda.. Gitti gidicem.."

Sevgili Ayşe, Allah gecinden versin. Daha bu yaşta, ayağının çukurda olduğunu niye düşünüyorsun.. İyi düşün bu sorunun yanıtını.. Niye yaşamı değil de ölümü düşünüyorsun?.. Yaşam zevkin kalmamış da ondan mı?..

Senden 20-25 yaş büyük Anthony Quinn, kendisinden 40 yaş küçük bir kadınla evlenip, 83 yaşında baba olurken, senin niye bir ayağın çukurda olsun ki?..

İşye "Yaşam zevki" bu.. Yaşamdan zevk almaktan vazgeçtiğin, ya da çevren seni bu zevkten vazgeçmeye zorladığı ve sen de boyun eğdiğin için, geri kalan tüm yaptıkların, bu yaşam zevkinin yerini almadığından, "Bir ayağım çukurda" diye düşünmeye başlarsın.. Yaşam zevkinin yerini ölüm beklentisi alır..

Mersinli M.S..

Yaşamaya bak dostum, yaşamaya bak..

Her insanın bir tek hayatı vardır.. Yalnız kendisinin yaşayacağı bir tek hayatı.. Kimin ne diyeceğini umursama..

Keyfince yaşa..

Keyfince!..

Güzel kadınlardan hoşlanmadığını hissettiğin gün de, bir ruh doktoru bul ki, yaşam keyfi olmadan yaşamana yardımcı olsun..

Bursa'nın fularları..
Meslektaşım Elif Dağdeviren'den bir mektup aldım.. İlginç.. Aynen sunuyorum ki, siz de keyiflenin..

***
Geçen hafta sonu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü Ermeni kadınları ile birlikte kutlamak üzere dokuz kadın Türkiye'den Ermenistan'a gittik. Bu çok ilginç, eğitici ve bir o kadar da umut dolu geziden biraz da sizin sayenizde çok hoş bir anıyla döndüm ve bunu sizinle paylaşmak istedim. Ermenistan'a gideceğimiz son anda belli olduğu için çok istememe rağmen orada buluşacağımız kadın dernekleri temsilcilerine birer hediye alacak fırsatım olmamıştı. Uçacağımız günün sabahı dış hatlar terminalinde Türk işi hediyelik eşyalar satan dükkana giderek uygun bir hediye aramaya başladım. Ancak çok miktarda almam gerektiği için ya beğendiklerim çok pahalıya maloluyordu, ya da buradan oraya götürmeye değmez şeyler gibi duruyordu.

Tam o sırada raflardan birinde sorunumun çözümünü gördüm. Onu fark etmemin nedeni sizin yazdığınız bir yazıydı. Gördüklerim sizin yazılarınızda sözünü ettiğiniz Bursa'daki bir okulda (Necatibey Kız Teknik Meslek Lisesi) genç kızların, öğrencilerin yaptıkları ipek üzerine ebruli fularlardı. Hem öyküsü, hem tarihi, hem temsili, hem fiyatı, hem de havası bu kadar yerli yerinde bir hediye bulacağımı tahmin bile edemezdim. Hemen bol bol aldım. Gezimizin son gecesindeki yemekte fularları çıkartarak önce öykülerini, nasıl yapıldıklarını ve onlarla nasıl bir Türk köşe yazarının sayesinde tanıştığımı anlattım. Aralarında parlamenterler, Sanayi ve Ticaret Kurulu başkanları, üst düzey bakanlık görevlilerinin de bulunduğu hanımların gözleri doldu. Bir de Sanayi ve Ticaret Bakan Yardımcısı, bize tercümanlık da yapan bir Türkolog profesör ve İngiliz Büyükelçisi'nden oluşan üçlü erkek takımı vardı ki onlar önce fularları hanımlara vermek istediler. Ben de onlara birer tane daha verip "Bunları eşlerinize verin, sizinkileri, benim gazeteci dostum gibi boyunlarınıza takın" dedim. Pek hoşlarına gitti.

Hediyelerin dağıtım ve tanıtım aşamalarından sonra üst düzey devlet görevlilerinden biri olan Larisa Alaverdyan kalkarak bir konuşma yaptı ki esas aktarmak istediğim o:

"Biz bu fularlara sahip olma ayrıcalığına kavuşmuş Ermeni kadınları olarak, çok büyük bir el emeğiyle yapıldığını anlamış olduğumuz bu olağanüstü güzellikteki ve zariflikteki fularlar için size ama sizden de öte onları yapan o Türk genç kızlarına çok teşekkür ediyoruz. Ve lütfen bizim adımıza onlara iletin, bu fularları büyük bir zevk ve gururla üzerimizde taşıyacağız. Bu kadar özel bir şey yaptıkları için lütfen onlara bizim adımıza teşekkür edin."

Bu dolaylı aracılığınız için size çok teşekkür ediyorum ve yurt dışına gidecek olan herkese eğer hediye alacaklarsa bu fularlardan almalarını öneriyorum. Hem modern, hem tarihi, hem de hesaplı ve çok özel bir hediye. Fazla aramaya da gerek yok çünkü dış hatlar terminalinde bol bol mevcut.

***
Teşekkürler Elif!..

Amerikanvari..
Kulüplerimiz Amerikanvari seçim kampanyaları düzenlemeye başladı.. Galatasaray'da Özhan Canaydın, cemiyette bir basın toplantısı ile programını hazırlama kararı almışken, Mehmet Cansun'un Çırağan ziyafetini haber alınca, Ritz'e taşındı, sonra da Cansun'a sitem etti.. "Nerden çıkardın bu Çırağan'ı.. Beni de masrafa soktun" diye..

Şimdi Beşiktaş'a bakıyorum.. Ayni güzellikte bir kampanya sürüyor. Serdar Bilgili, Amerikan Başkan adayları gibi bir seçim yönetim merkezi kurmuş. Tam da benim evimle gazete arasındaki yolda. Her gün önünden geçiyorum.. Dün sabah baktım.. Serdar'ın merkezinin karşısındaki Billboard'un üzerinde Hasan Arat'ın afişi.. Şut ve gol.. Serdar, kampanya merkezine her giriş çıkışta, Hasan'ı karşısında buluyor..

***
Galatasaray'da "Uzun" kazandı.. (Geniş bilgi için, cumartesi benim, pazar Selahattin Duman'ın yazılarına başvurun).

Beşiktaş'ta uzun, Hasan Arat.. Bakalım orada ne olacak?..

Albayrak!..
Galatasaray başkanlığına Özhan Canaydın seçildi. Hayırlı olsun. İlk haberlere göre, Abdürrahim Albayrak'a "Devam" çağrısı yapmış.. Gerçekse alnından öperim.. Özhan Canaydın ile birlikte Galatasaray'da "Züppeler" egemenliği kurulacağını iddia edenlere en büyük yanıtı, daha açılışta vermiş olur.

Abdürrahim, tanıdığım en yürekten Galatasaraylıların başında geliyor. Pırıl pırıl bir Anadolu çocuğu o, saf ve temiz yüreği ile..

Galatasaray futbol takımında menecerlik yeri hala boş.. Getirsinler Albayrak'ı.. Resmi görev versinler ki, Florya'ya da, sahaya da ayni rahatlıkta girsin, kimse yolunu kesmesin, dedikodu yapmasın..

Hoşgeldin?..
Karşı sayfa komşum değişti.. Fikirleri ile çoğu zaman uyuşmamam önemli değil, ben tartışmayı severim, ama üslubu ile asla anlaşamadığım, belden aşağı vurmayı seven Erdal Bilallar gitti, Hayrullah Mahmud geldi yerine..

Bir defa genç.. Ben gençleri severim. Gençlere imkan verenleri de..

Hoşgeldin demek için, sıkı bir yazısını bekledim. Fazla bekletmedi Hayrullah..

Dünkü "Sen de mi Fazıl Say" yazısı bir harikaydı..

En çok sevilen, halkın gözbebeği durumda olanlar, hareketlerine 10 misli dikkat etmeliler. Örnek olurlar çünkü..

Fazıl, New York'ta, köpeğinin kakasını sokakta bırakmayı aklına dahi getirebilir mi?..

Hayrullah bunu soruyor işte..

İstanbul New York gibi olacaksa, bunu kim başlatacak, Fazıllar değil mi?.

Hoşgeldin, Hayrullah!..

SEVDİĞİM LAFLAR
Bir dönemin çözümleri, bir sonraki dönemin sorunlarıdır. R.H. Rawney

BİZİM DUVAR
Para her şey değildir. Mastercard ve Visa da vardır. Teşekkürler Emel

TEBESSÜM
Fıkra C. Mutlu'dan.

Izhak sürekli edebiyat dersinden kötü not almaktadır.f Sonunda babası onu motive etmek için yeni bir yol bulur ve Izhak'a:

- Bundan sonra alacağın her iyi not için sana 100 dolar vereceğim.

Ertesi gün Izhak gider ve edebiyat öğretmenine:

- Yazılı başına 50 dolar kazanmak hoşunuza gider mi?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır