Haksızlık değil mi!
İşsiz kalma, maaşından olma gibi bir sorunu bulunmayan bürokrat ve memur kesiminin her yıl alacağı zammı milli gelire endekslemeye ne dersiniz? Milli gelir arttıkça memura verilen zam artacak... Milli gelir azaldı mı, memur zam alamayacak...
Eminim ki sayıları 2.5 milyonu bulan bürokratlar ve memurlar buna isyan edecekler... "Olur mu böyle şey" diyecekler...
Neden olmasın?
Neden memur ve bürokrat da elini taşın altına sokmasın?...
Düşünün; krizden milyonlarca kişi işini kaybediyor... Bir o kadar kişinin geliri düşüyor ama devlete kapılanmış memur ve bürokrat her ay maaşını tıkır tıkır cebine indiriyor...
Bu haksızlık değil mi?
"Bugün git yarın gel" diyenler... Bir imza için yatırımcıları kapılarında bekletenler... İşadamını potansiyel vergi kaçakçısı ve soyguncu gibi görenler... Hatta kapalı kapılar ardında, "Bizimle uzlaşmayan iktidarın iktidar şansı yoktur" diye efelenenler... Kısacası Türkiye'nin önünde takoz haline gelenler; krizlerde işçi işini, esnaf dükkanını, sanayici tesisini kaybederken tıkır tıkır maaşını alacak.. Üstelik zammı az bulup meydanlarda slogan atacak...
Bu haksızlık değil mi?
Zarar eden, gittikçe fakirleşen hangi patron işçisine zam yapıyor ki; Türkiye küçüldüğünde, bunda bir miktar suçu olan bürokratını, memurunu ödüllendirecek? Eğer Türkiye patinaj çekiyorsa, ülkenin milli geliri geriliyorsa, halk fakirleşiyorsa bunda bürokrasinin suçu yok mu? Suçlu zamla ödüllendirilir mi?
Tartışılacak öneri!
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, İstanbul Ulaşım Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada çok önemli işaretler verdi... Basında pek yer bulmayan bu konuşmada İstanbul'u kilitleyen, kente patinaj çektiren sorun 3 kelimeyle özetlendi; yönetim sistemindeki sakatlık! Yani; sorunları kavrayacak ve çözüm için gerekirse yumruğu masaya vuracak irade eksikliği...
Bugün İstanbul'da büyük bir yönetim kaosu yaşanıyor... Kent çok başlı bir yönetim içinde boğuluyor... Koordinasyonsuzluk yüzünden bir çok sorun başlangıç noktasında çözümlenemediği için, giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor...
İşte; Mesut Yılmaz bu gerçeği anlatmak istiyor ki; "Asıl sorun İstanbul'un proje eksikliği değildir, İstanbul'un asıl sorunu bu projeleri hayata geçirecek yönetim ve irade eksikliğidir" diyor ve ekliyor:
"İstanbul'un mutlaka bir özel yönetim modeline ihtiyacı vardır..."
Peki nasıl bir model?
Özel statülü bir vali... Bu valinin başkanlığında faaliyet gösterecek ve yerel hizmetleri bir karar organı olarak planlayacak yerel kent meclisi...
***
Bence başta Büyükşehir olmak üzere İstanbul'un 32 ilçe belediye başkanı, üniversiteler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri bu konuyu tartışmalı...
Yılmaz'ın önerdiği ancak gerçekleşmesi için İstanbullular'ın konsensüs içinde olması gerektiğinin altını çizdiği model, atanmışların seçilmişlerin önüne geçirilmek istenmesi gibi algılanmamalı...
Çünkü İstanbul zaman kaybediyor... Sorunlar giderek büyüyor...
İstanbul'un durduğu yerde Türkiye'nin de duracağını herkes biliyor..
Okuyan'ın amacı kaçmak mı?
Görünen o ki; Yaşar Okuyan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan sıkıldı, istifa etmenin yollarını arıyor...
Neden mi?
Hastane, poliklinik, yatak, ameliyathane, cerrah sayılarını artırmadan hasta kuyruklarının kalkmayacağını, ameliyat tarihlerinin 6 ay sonraya atılacağını kendisi de biliyor ama ısrarla, "Bu kuyrukları kaldırmazsam o koltukta oturmayı onursuzluk sayarım" diyor...
Pazar fıkrası
Hapis cezası!
Kadın, geceyarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkıp, odaları dolaşmaya başlar... Aşağıdan bir ses duyar... Merdivenlerden iner bakar ki kocası dizleri üzerine çökmüş ağlıyor...
- Kocacığım ne oldu? Neden ağlıyorsun?
- Hatırlıyor musun; baban bizi beraber yakaladığında bir şey demişti; ya evlenirsin, ya da 20 yıl hapis yatarsın...
- Eee, ağlamanla bunun ne ilgisi var...
- Bugün hapisten çıkmış olacaktım...
Kırmızı kart
Türkan Şoray ile Yılmaz Güney'i sanatları konusunda eleştiren alkolik ve aykırı yönetmen(!) Mustafa Altıoklar'a...
Halkın sütunu
Pasaport
Her ülkeden vize almak zorundayım. Ancak şu anda pasaportumda 24 adet boş sayfa olmasına rağmen "vize sayfası" kalmadığı için vize alamıyorum. Çünkü pasaportumun 60 sayfasından 4'ü kimlik bilgileri, 1'i çocuklar, 5'i temditler, 4'ü açıklamalar, 8'i gümrük ve döviz kayıtları, 12'si giriş çıkış bir sayfası ise nüfus kayıtları için ayrılmış durumda. Yani kullanılmayan gereksiz sayfalara.. Mehmet S. Tuna
Hay ağzını öpeyim!
Camilerin minarelerine Türk Bayrağı'nın asılmasından rahatsız olanlar, minarelere yabancı şirketlerin baz istasyonlarını yerleştirme pazarlığı yapmaktan mutlu oluyorlardır herhalde... (Prof. Zekeriya Beyaz)
ALKIŞ
Ucuzluğun vergi kaldırarak olacağını söyleyen ve 1 milyon liralık mazotun 700 bin lirasının vergi olduğunu ilan eden Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'e...
YUH!
Tayyip Erdoğan'ın gelmesini beklemek için cuma ezanını geç okuyan müezzine...
Doğru söz
Gerçek dostlar yıldızlara benzer... Karanlık çöktüğü an ilk önce onlar görünür...
|