kapat
17.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Büyümede altın fırsat

Sevindirici bir konjonktür var. Ekonominin büyümeye geçememesi ancak hükümetin icraat yönünden gevşemesi durumunda olur

Hafta içinde Merkez Bankası'nın faiz indirimi ile genel faiz oranlarındaki düşüş bir kez daha gündeme geldi. Bir ayda ikinci kez gerçekleşen faiz indirimi enflasyonun düşeceği beklentisine dayanıyor. Grafikten izlenebileceği gibi, geçen yılın yüksek aylık rakamları yerine bu yıl normal oranların girmesiyle enflasyonda bahar aylarında keskin bir düşüş bekleniyor. Bu düşüşün yaz aylarında da devam etmesiyle yıl sonuna kadar inişin sürme ve hedeflere yaklaşma olasılığı artıyor. Tabii buna paralel nominal faiz oranları da düşüyor.

Enflasyonun düştüğü ve daha da düşeceğinin beklendiği bir ortamda, faizleri acele etmeden kademeli bir şekilde düşürmek, dövize ekstra bir talep yaratmıyor. Geçen yıl sonuna doğru başlayan ters dolarizasyon eğilimi hız kaybederek devam ediyor. Bunun bir sonucu olarak döviz tevdiat hesaplarının, yerli para mevduata ve repoya oranı, grafikten de görüldüğü gibi, yüzde 57 seviyesinden yüzde 51'e geriledi. Geçen yılın kasım sonunda yüzde 57 ile doruk noktasına çıkan döviz hesaplarının mali sistem içinde payının küçülmesinde döviz kurunda meydana gelen yaklaşık yüzde 25 oranındaki gerilemenin etkisi büyük. Bunun yanında döviz hesaplarında 1 milyar dolara yakın da azalma meydana geldi.

* TL'ye geçiş teşviği- Kurun giderek istikrar kazanması ve dalgalanmasının azalması belirsizliği ve riski azaltıyor, hesap ve iş yapmayı kolaylaştırıyor. Cari işlemler açığının kapanması, enflasyonda ve faizlerde düşüşün devam edeceğinin beklenmesi, ithalatın gerilemesi döviz talebini kısıtlıyor. Yani önümüzdeki aylarda döviz kurunda risk pek öngörülmüyor. Bu da dövizde spekülasyonu önlüyor, hatta sınırlı da olsa döviz pozisyonlarının yeniden açılmasını teşvik ediyor, döviz arzını artırıyor. Bu gelişmeler dolardan TL'ye geçmeyi teşvik ediyor.

TL'nin değerlenmesiyle aynı zamanda kişilerin elinde reel bir kazanç oluşuyor. Kazanılmış bu gelirin bir kısmının tüketime gitme olasılığı var. Yani TL'nin değerlenmesi hem ekonomiye kaynak yaratma hem de harcamaları artırma yoluyla canlanmaya pozitif bir etki yapıyor.

* Aritmetik şans- Enflasyonda şubat ayında başlayan düşüş mart ayından itibaren hızlanarak devam edeceğe benziyor. Yani enflasyon aşağıya doğru kayacak.

Enflasyona bağlı olarak faizlerde daha yavaş olmak üzere bir düşüş eğilimi var. Bu eğilim biraz daha devam edebilir. Döviz kurunun değerinde de, geçmiş aylarda meydana gelen artışlardan dolayı benzer bir düşüş yaşanıyor. Bunun da devamı gelebilir.

Bunların yanında sanayi üretiminde şubat ayından başlayarak pozitif yönde bir ivme yakalanabilir. Yukarıdaki grafikten izlenebileceği gibi, enflasyon ve faizde yakalanan aritmetik şans sanayi üretiminde ve dolayısıyla büyümede de aynen var. Şimdiye kadar tarım üretiminin hava koşullarının da etkisiyle iyi gitmemesinin etkisinin ortadan kalkması, mevsimsel koşullarla birleşince ortaya altın bir fırsat çıkıyor.

* Mevsimle çakışma- Geçen yıl ilk bahar aylarında Hazine faizleri, yanda da görüldüğü gibi, yüzde 100-200 arasındaydı. Sanayi üretimi de yüzde 10'ların üzerinde daralıyordu. Kurlar tırmanırken TL'den dövize hızlı bir yönelme vardı. Bu yıl tam tersi gelişmeler sözkonusu. Üstelik beklentiler olumlu. Mevsimi de uygun. Aritmetik şans hem mevsimle hem de beklentilerle çakışıyor. Bu tam olarak Türkiye'ye büyümede altın bir fırsat sunuyor. Yılın ikinci çeyreğinde gerçekleştiremezsek büyümeye geçişi bir süre için unutmamamız gerekebilir.

IMF canlanma için 2 ay süre biçti
Türkiye'de bulunan IMF Türkiye Temsilcisi Juha Kahkonen, özel sektörle görüşmelerinde büyümenin yakında başlayacağını belirterek "iki ay daha sabredin" dedi. Tek hedeflerinin enflasyonu düşürmek olduğunu vurgulayan Kahkonen, canlanmada ve ortaya çıkacak ekonomik tablonun netleşmesinde mevsimsel ve aritmetik konjonktüre güveniyor.

Enflasyondaki 11 aylık tırmanış şubat ayında kırıldı. Aylık sanayi üretimi de geçen yılın şubat ayında yüzde 4.9 ile eksiye dönmüştü. En son ocak ayı rakamları açıklanmış ve yüzde 3.8'lik bir daralma ortaya çıkmıştı. Daralmanın giderek azalması ve geçen yıl şubat ayı ile birlikte başlayan derin küçülmeden dolayı sanayi üretiminin artışa geçmeye başlaması yüksek olasılık. Baz alınan geçen yılki düzeyin düşüklüğü bu yıl rakamların pozitif çıkmasında en büyük etkiyi yapabilir.

Bir de şubat ayında sanayi üretimi eksi olmaya devam edecekse birinci yılını doldurduğundan dolayı Türkiye ekonomisinde daralmanın da daralması başlamış olacak. Bu, ancak çok olağanüstü koşullarda gerçekleşmesine tepki duyulamayacak bir durum.

Üstelik bu yıl faiz oranları geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yarıya yarıya geriledi.

Döviz kurları duruldu.

Enflasyon düşüyor.

Geleneksel canlılık mevsimi de geldi.

Beklentiler daha iyi, en azından tünelin ucundaki ışık görüldü.

İç borçların çevrilebilirliği korkusu yok.

Eğer bankalar arasında zayıf varsa, bu devlet tarafından güçlendirilecek. Yani kredi akışı da önümüzdeki aylarda başlayabilecek.

Konjonktür sevindirici ve umut verici. Böyle bir konjonktürde ekonominin büyümeye geçememesi ancak hükümetin icraat yönünden gevşemesi durumunda olabilir. Bunu da ne halk ne tarih affeder.

* Sonuç- "Fırsatı kaçıran çok sayıklar" Türk Atasözü



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır