Yeter! Susun!
Marmara Bölgesi'ndeki en küçük deprem sonrası "Yaklaşıyor" manşetleri atıp günü kurtaran gazeteler, bu haberleri 17 Ağustos görüntüleri eşliğinde defalarca tekrarlayan televizyonlar ve her deprem sonrası kanal kanal dolaşıp "Taş taş üstünde kalmayacak" yorumları yaparak halkı depresyona sokan sözüm ona uzmanlar; yeter artık SUSUN! Her deprem sonrası rant sağlamak uğruna halka korku salmayın... İnsaftan, izandan, ölçüden şaşmayın...
***
Önce karar verin; Marmara'daki depremin büyüklüğü ne?
4 mü, 4.8 mi?
Daha burnunuzun ucundaki bir fayda meydana gelen deprem konusunda anlaşamıyorsunuz, birbirinizi yalanlıyorsunuz... Kandilli'nin patronu Işıkara "4.8" diyor... TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Naci Görür ise kalkıp "Bize göre 4.8 değil, 4.0" diyebiliyor...
Söyler misiniz bu halk; bir depremin büyüklüğünde bile fikir birliği sağlayamayan siz bilim adamlarına ve başında bulunduğunuz kurumlara nasıl inanacak, nasıl saygı duyacak...
***
Gelelim Marmara'da kırılmasından korkulan faya...
Fay binlerce yıldır aynı yerde duruyor... Uzamıyor, kısalmıyor... Ama bizim bilim(!) adamları bu fayı kendilerine göre kırıyor ve kendilerince deprem büyüklükleri uyduruyor...
Örneğin son deprem üzerine Kandilli Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Ahmet Mete Işıkara, "Öncü değil" açıklaması yapıyor... Türkiye Jeofizik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan tam aksi görüşü savunuyor:
" Büyük deprem öncesi böyle olur... Bunlar doğum sancısı... Büyük deprem geliyorum diyor..."
Türkiye Deprem Vakfı İkinci Başkanı Prof. Dr. Semih Tezcan ise sanki çarpmış, bölmüş ve sonucu bulmuş gibi hükmü koyuyor:
"İstanbul 7.4'le sallanacak!..."
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy olası deprem büyüklüğünün 6.5 olacağını söylüyor...
Ve bütün bu açıklamaları dinleyen İstanbullular yavaş yavaş cinnet noktasında geliyor...
***
Peki; deprem konuşulmayacak mı? Halk uyarılmayacak mı?
Tabii ki konuşulacak ve halk uyarılacak... Ama isminin önünde Prof. titri bulunan herkes TV'lere çıkıp aklına gelenleri anlatmayacak, depremin büyüklüğü konusunda fal bakmayacak... Her şeyde olduğu gibi bu konunun da suyu çıkarılmayacak... Örneğin Deprem Konseyi dilini yutmayacak... Halka sadece bir kurum veya kuruluşun sözcüsü bilgi aktaracak...
***
Son söz: İstanbul'u sarsacak, hasara ve can kaybına yol açacak bir depremin olacağını artık herkes biliyor... Ama bütün birikimi ile başını sokacak bir ev veya daire almış yüz binlerce ailenin elinden bir şey gelmiyor... Bence bilim adamlarına düşen görev kendilerine rant sağlamak uğruna halkı korkutmak değil, yetkilileri uyarmak... Önlem aldırmak... Kimbilir belki de sağlam zeminlerde mini İstanbullar kurdurmak..
Karayolları'nın görevi
İzmir-İstanbul arasındaki karayolunun içler acısı halinden yola çıkarak karayollarının rezilliğini ortaya koyduk ya; Karayolları Genel Müdürlüğü'nden 2 sayfalık açıklama geldi...
Açıklamada önce Karayolları personeli övülüyor ve ardından da yazdıklarım harfiyen doğrulanıyor...
Nasıl mı?
Yollarda çukurların oluştuğu... İzmir Manisa yolunda oturmalar meydana geldiği... Gölcük-İzmit arasında yol yapım(!) çalışmasının sürdüğü ve son olarak da TEM'in Otoyol Körfez çıkışı ile Hereke Doğu Çıkışı civarındaki Kirazlıyayla mevkiinde bir şeridinin kapatıldığı kabul ediliyor...
Karayolları yetkililerine sormak istiyorum; Gölcük-İzmit arasındaki çalışma için 20 kilometrelik yolun tamamını rezil etmek zorunda mıydınız? Bu çalışmayı 2 veya 3 kilometrelik bölümler halinde yapamaz mıydınız?
Yine sormak istiyorum; Almanya'da da, Fransa'da da kar yağıyor, yollara tuz atılıyor... Ama oradaki yollar neden tuzun ve buzun kimyasal reaksiyonları yüzünden çukurlaşmıyor da bizde Ay yüzeyine dönüyor...
Karayolları'nın görevi çukurlara bir kürek asfalt atmak mı, yoksa çukurlaşmayacak yollar yapmak mı? Ne dersiniz beyler?
Fıkra
Iskalamak
Büyük maçtı... Ama kötü bitti... Santrfor, bütün gollük ortaları ıskaladı... Üstelik takım da üç tane gol yedi... Oyun bitip de soyunma odalarına gidilirken, santrfor yakınıp duruyordu:
- Böyle namussuzluk olmaz! Bu hakem resmen satılmış! Bir fırsatını bulup, kıçına tekmeyi basacağım...
Zaten sinirleri tepesinde olan antrenör, santrforun omuzuna dokundu:
- Boşuna yorulma evladım, sen onu da ıskalarsın!
YUH!
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'ne ait tesisi, kendi adına kiraya veren Birlik Başkanı Cemal Tercan'a..
İki yüzlü
Onlar (türbanlılar) bizim çocuklarımız.. Sahip çıkmak istiyoruz... Ama aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık...Ne yapacağımızı bilemiyoruz... (Tayyip Erdoğan)
Halkın sütunu
Gariban evlenmesin mi?
Evlenmek için başvurduğumuz Nikah Müdürlüğü benden ve müstakbel eşimden, kan grubu, Hepatit-B, Hepatit-C, frengi ve AIDS bulgularını kapsayan sağlık raporu istedi. Birkaç hafta öncesine kadar Kızılay bu testleri kişi başına 19 milyon liraya yapıyordu. Ancak şimdi Kızılay devre dışı bırakıldı, bu raporların Hıfzısıhha ve hastanelerce verilmesi şartı getirildi. Bu kurumlar testler için kişi başına 75 milyon lira ile 110 milyon lira arasında para alıyor. Dar gelirli birisi olarak soruyorum; bu ülkede garibanların evlenmeye hakkı yok mu? N. Büyükdura
Sifonu çek
Ankara bir numaralı halk düşmanıdır... Çözüm; Ankara'daki Türk milletinin başına bela olan asalakları tamamen temizlemektir... (LDP Lideri Besim Tibuk)
DOĞRU SÖZ
Birşeyleri değiştirmek isteyen insan, işe önce kendinden başlamalı...
DÜNÜN YALANI
Biz olsaydık hemen idam dosyasını Meclis'e getirir, Apo'yu asardık... (Çiller)
Kırmızı kart
Susurluk faturasının hayatını terörle mücadeleye hasreden efsane Yarbay Korkut Eken'e kesilmesine sesini çıkarmayan ve ona sahip çıkmayan tüm siyasi kadrolara...
ALKIŞ
"Biz kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz ve herşeye evet diyerek Avrupa Birliği'ne girilmesine karşıyız... Gireceksek başımız dik ve onurlu şekilde girelim" şeklinde görüş açıklayan Genelkurmay'a...
|
