İkili itiraf
Uluslararası Para Fonu'na verilen "taahhüt" listesinin bir maddesi var. Bu madde büyük bir "ayıp"ın neresinde olduğumuzun birinci itirafıdır. Madde şöyle:
"Gümrüklerdeki işlemlere ilişkin olarak, çalışanların ahlâki görev ve uygulama esasları 2002 yılı Şubat ayı sonuna kadar oluşturulacak ve uygulamaya konulacaktır."
Bu madde şunu söylüyor: Gümrüklerimizdeki çalışanlarda görev ahlâkı bulunmamaktadır, çalışanlarımız rüşvet almaktadır; biz de bunu ortadan kaldırmak için "ahlâki görev esasları"nı belirleyeceğiz ve uygulayacağız.
Herhalde gümrüklerde bugüne kadar devletin bütün organlarında bulunması gereken, bulunduğu varsayılan "ahlaki görev esasları" bulunmamaktaydı. Türkçesiyle, gümrüklerimizde esas olan sistem "rüşvet" idi.
Devlet bunu, IMF'e verdiği taahhüt mektubunda itiraf ediyor ve bu ayın sonuna kadar durumu düzelteceğini söylüyor. Önümüzde 20 gün bulunmaktadır, bu 20 gün içinde gümrüklerde esas olduğunu devletin itiraf ettiği rüşvet sistemi kalkacaktır.
Ahlâk "otomasyon"a kaldı
Bunu okuyan IMF görevlileri bu taahhüde inanmışlar mıdır, onu bilemeyiz.
Gümrüklerde "geçerli" sistem, iş takibi yapanların ya da aracıların ellerindeki dosyayı "zaten ilişkili" oldukları görevliye vermeleri, yani her görevlinin ya da birimin aynı kişilerle "çalışması" üzerine kuruluydu. Bir süre önce gümrüklerde "otomasyon"a geçildi. Bu "otomasyon" sözünün ne anlama geldiği pek anlaşılamadı. "Otomasyon" şuymuş: Artık gelen dosya aynı kişi ya da birime gitmiyormuş, işi kimin takip edeceğine bilgisayar karar veriyor, böylece de "işi" olanların hep aynı görevlilerle iş yürütmesi engelleniyormuş.
Taahhüt mektubu açıklandıktan bir gün sonra da Anadolu Üniversitesi'nin gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığının isteği üzerine gümrük çalışanları arasında yaptığı araştırmanın sonuçları açıklandı.
Sorulara cevap veren 5 bine yakın gümrük çalışanının yüzde 40'ı korkmadan cevap vermiş: Gümrük teşkilatında rüşvet "oldukça" yaygındır. Yüzde 46'sı da biraz mahcup davranmış: Vardır ama yaygın değildir.
Ahlâk için son yirmi gün
Ankete katılan 5 bin gümrük çalışanının yüzde 22'si daha da cesur çıkmış. Bunlar rüşvetin "ekip halinde" alındığını söylüyorlar. Gümrükçülere, otomasyon sisteminin rüşveti engelleyip engellemeyeceği soruluyor, yüzde 26'sı yine açık açık "engellemez" diyor.
Ankete cevap verenlerin yüzde 65'inin "bahşiş rüşvet değildir" demesi, en az yukarıdaki açık itiraflar kadar korkunç. Devlet memurları, gümrüklerde çalışıyorlar ve "bahşiş" alıyorlar.
Bu kamu görevlilerinin yüzde 10'a yakını da "rüşvetin ücret adaleti sağladığını" söylüyor.
Bu itirafları gördükten sonra akla ister istemez Turgut Özal'ın "Benim memurum işini bilir" sözü geliyor.
5 bin gümrük görevlisinin yüzde 10'u, yani 500'ü, "Ne var yani, ücretim yetersiz rüşvet alarak açığı kapatıyorum, adaleti kendim sağlıyorum" diyor. Rüşvet almayı, rahmetli Özal'ın sözüne uygun olarak "içlerine sindirmişler".
Hükümet IMF'e söz verdiğine göre, gümrüklerdeki "ahlâki olmayan" sistemin önümüzdeki 20 gün içinde değişmesi ve "ahlâki" olması gerekiyor. Yoksa IMF'den para gelmez.