kapat
03.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Koltuk değiştirdi hayatta kaldı

Sinan Çelik 7 yıl önce Van'da dağa çarparak düşen Mersin uçağından sağ çıktı. Ama business class koltuğunu yaşlı bir adamla değiştirmeseydi belki de bugün yaşamıyordu
Büyük bir gürültü koptu. Başımı ellerimle kapayıp, önümdeki koltuğa yaslandım. Sonra iniltilerle uyandım... Kemerimi çözdüm. Yanımdaki arkadaşım Murat'ın kafası arkaya düşmüştü, cansız yatıyordu. Küçük bir kız ağlıyordu, "gel" dedim, "haydi, dışarı çıkalım..."

1994'ün son günleri, yeni yıl heyecanı başlamış. Yılbaşı tatili için memleketine dönen öğrenciler, tatile çıkmaya hazırlanan aileler... Garlar, terminaller, havalimanları tıklım tıklım dolu. Ankara'da ise hava açık. Tam tatil havası. Esenboğa'da bekleyen ve Van'a gidecek olan Boeing 737-400 tipi Mersin yolcu uçağında kalkış için son kontroller yapılıyor. 40 dakikalık gecikmeden sonradan 69 yolcu uçağa davet ediliyor. Tek tek yerlerine oturuyorlar... 7 kişilik mürettebat da hazır. Artık kalkış için kuleden izin bekleniyor. Saat 13.52. Ve Mersin büyük bir faciaya doğru havalanıyor.

29Aralık 1994 günü Türk havacılık tarihinin en korkunç kazalarından biri yaşandı. Mersin uçağı varış noktasında yere çakıldı. Feci kazanın bilançosu 54 ölü, 22 yaralı.

BABAMA SÜRPRİZ YAPACAKTIM
Mersin uçağından mucize eseri sağ olarak kurtulan 22 kişiden biri, bugün Ankara'da inşaat işiyle uğraşan Sinan Çelik. Ölümün kıyısından döndüğünde henüz 18 yaşında olan Çelik, dün gibi hatırladığı kazayı anlattı.

Sinan Çelik aslen Vanlı. O günlerde Muradiye Belediye Başkanı olan babasının isteği üzerine üniversite sınavlarına hazırlanmak için Ankara'da bir dershaneye yazılmış; Van'la Ankara arasında mekik dokuyor. Çelik yılbaşını ailesiyle geçirmek için Van'a gitmeye karar veriyor, babasına geleceğini söylüyor, fakat babası, "Sen gelme, ben Ankara'ya geleceğim, yılbaşını orada kutlarız" diyor.

"Babama 'tamam' dedim ama Van'a gitmeyi çok istiyordum. Bilet almaya gittim; aksilik, hiç yer yoktu yoktu. Ben de daha fazla para ödeyerek business class'tan yer ayırttım."

Çelik, havaalanından annesine telefon ediyor ve Van'a geleceğini söylüyor. Sonra da tembihliyor: "Babama sakın söyleme, sürpriz olsun." Van'a gidecek yolcular arasında tuhaf bir tedirginlik göze çarpıyor. Çünkü Ankara'da hava açık olmasına rağmen uçak kalkmıyor; 40 dakika rötar yapılacağı anons edildiğinde yolcular homurdanmaya başlıyor. Bu sırada Sinan Çelik, memleketlisi milli boksör Murat Yılmaz'la karşılaşıyor. Birlikte kahve için sohbet etmeye başlıyorlar: "Eski günleri yad ediyorduk. Bir ara bana, 'Senin bindiğin uçağa da binilmez ama' demişti. Gülüşmüştük... Hakikaten binilmezmiş, nereden bilebilirdik ki?"

Sinan Çelik uçağın ön tarafındaki koltuğuna yerleşiyor. Arkadaşı Murat orta sıralarda. Uçak kalkmadan önce, Çelik'in yanına yaşlı bir adam yaklaşıyor. "Yerimde rahat edemedim, seninle yer değiştirebilir miyiz?" diye soruyor. Çelik'in geleneklerine bağlı bir genç, Business Class koltuğunu hemen yaşlı adama veriyor ve arkadaşı Murat Yılmaz'ın yanına oturuyor. Yolculuk çok rahat geçiyor, hava günlük güneşlik. Çelik, sanki içine doğmuş gibi bir ara arkadaşına soruyor: "Murat'a 'uçak düşse ne olur?' diye sordum. O da yüzüme garip garip baktı ve 'Saçmalama. Senin dediğin 10 milyonda bir olur; o da olursa hiçbirimizin parçasını bile bulunmaz' dedi. Van'a gelmek üzereydik. Bir anda ne olduğunu bile anlamadan fırtına başladı."

YER DEĞİŞTİRDİĞİM ADAM ÖLDÜ

Uçak alanı iki kez pas geçiyor, üçüncüsünde...
Çelik: "Ansızın bir gürültü koptu; uçak bir yere çarpmıştı. Başımı ellerimle kapayıp, önümdeki koltuğa yaslandım. Sanki kıyamet kopuyordu. Ardından iniltileri hatırlıyorum... Hala tüylerim diken diken oluyor. Ben kendimi öldüm sanıyordum. Sonra kafamı kaldırdım, kemerimi çözdüm. Yanımda oturan arkadaşım Murat'ın kafası arkaya düşmüştü. Baktım; cansız yatıyordu. O an her şey karmakarışıktı. Ne hissetmem gerekirdi, onu bile bilmiyorum. Kendi kendime ilk sorduğum soru 'nerdeyim ben?' oldu. Ayağa kalktım. Uçağın altı yoktu. Her yerde kan vardı. Sanki bir film izliyordum. Ama bu film değil; gerçeğin ta kendisiydi."

Van'a alacakaranlık çökmüştü. O gürültünün ardından derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Çelik'le birlikte sağ olan birkaç kişi hemen kendini uçaktan dışarı atmıştı: "Uçak infilak eder korkusuyla enkazdan uzaklaşmıştık. Sersem gibiydim. Arkama dönüp baktım. Korkunç bir manzaraydı. Sanki dünyaya düşen bir uçan daireden çıkan uzaylılar gibiydik. Sonra uçağa geri döndüm. Bir çocuk ağlaması duydum. Uçağın içinde bir küçük kız çocuğu iki elini yüzüne kapatmış; korkudan hem titriyor; hem ağlıyordu. Yanına gittim; 'gel dışarı çıkalım' dedim. Yüzüme baktı; o kadar sevimliydi ki; elini uzattı; burnu bile kanamamıştı. Artık yavaş yavaş kendime geliyordum. Dışarı çıktık. Zaten sonra araçlarla köylüler uçağın yanına geldiler. Aklıma benimle yer değiştirmek isteyen o yaşlı adam geldi; asıl oturmam gereken yere gittim; donup kaldım. Adamın kafası kopmuştu! Hemen dışarı kaçtım."

Çelik'in babası Kasım Çelik olanlardan habersiz Ankara'da sandığı oğlunun yanına gitmek için hazırlanıyordu. Havaalanına geldiğinde uçaktan haber alınamadığını öğrendi. Evine telefon açtı. Eşine, "Uçakla irtibat kesilmiş; Ankara'ya yarın gideceğim" dediğinde ise duyduklarına inanamadı. Eşi, feryat figan oğullarının da o uçakta olduğunu söylüyordu. Telefon elinden düştü; arabaya bile inmeden havaalanına doğru koşmaya başladı. Sonra bir arabayla uçağın enkazının olduğu yere vardı. Manzara korkunçtu... Gözleri oğlunu aradı, ama kahretsin yoktu! Önüne gelene sormaya başladı... "Oğlumu gördünüz mü? Sinanımı gördünüz mü?" Mutlu haberi alınca dünyalar onun oldu.

54 Pilotun inadı cana maloldu
29 Aralık 1994'te Ankara Esenboğa'dan Van'a gitmek için havalanan Boeing 707-400 tipi Mersin uçağı; kötü hava şartları nedeniyle dağa çarparak parçalandı. Kazada 54 kişi yaşamını yitirdi. Türk uçuş tarihine 'en korkunç kazalardan biri' olarak kazınan bu facia, gazete manşetlerine de "Pilot kumar oynadı; bedeli yolcular ödedi" diye yansıdı.

Çünkü Mersin uçağının pilotu, pisti iki kere pas geçmesine rağmen, üçüncü de ısrarcı davranmakla eleştirildi. Zaten bu üçüncü deneme 54 hayata mal oldu.

Değil uçağa, otobüse bile binemiyordum
Kazadan mucize eseri ufak sıyrıklarla kurtulan Sinan Çelik "O günden sonra bir daha uçağa binmek mi, Allah korusun" diyor ve ekliyor: "Öyle bir hale geldim ki otobüs yolculuklarından bile korkar oldum. Şimdi umrumda bile değil, uçak kazası geçirmişim otobüsten mi korkacağım" diyor.

Çelik travma sonrası yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Kazadan sonra depresyona girdim. Uykularım bölünüyordu. Yaşadığım çok ağır bir şeydi, beni nasıl etkilediğini çok sonra fark ettim. Uçaktaki o çocuğun ağlayışı, onun elinden tutup çıkarışım...Gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Her yıl anneme yüklü bir miktar para gönderiyorum. Van'daki fakire fukaraya dağıtsın diye. İnsanları artık daha çok seviyorum." Şu anda 25 yaşında olan Çelik, üniversite sınavını kazanamamış. Şimdi Ankara'da inşaat işleriyle uğraşıyor.

YARIN: Ömer Toy
* Kabin memuruydu, kazadan sonra muhasebeci oldu.

* Bir uyarısı, bir çocuğun hayatını kurtarmaya yetti.

Bülent GÜNAL



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır