Tarih: 24 Haziran 1991.. Yer: Ankara, Meclis Lojmanları 6'ncı Sokak, SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün evi.. 23 numaralı evin sakinleri bayram nedeniyle İzmir'e gider. Evin tek oğlu 22 yaşındaki Mustafa ise 10 gün sonra başlayacak finallerine çalışmak için evde kalır.
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi Mustafa, duş almak için banyoya girer. Bunun son duşu olduğunu nereden bilebilir? Ve bir bıçak darbesi... Katil Mustafa'nın cansız bedenini yatağının üzerine bırakır, banyonun aynasına rujla "SA SG" harfleri yazar ve kaçar.
Gencin cesedini bulan kız arkadaşı Çiğdem Taşkıran ve ağabeyi olur. Şoka giren iki kardeş, gördüklerini saatler sonra anlatabilirler.
Baba Erol Güngör ise haberi alır almaz Ankara'ya gider. Oğlunun bıçaklanarak öldüğü açıklanır ona. Ancak otopsiden sonra başının arkasından bir kurşunun çıktığı anlaşılır. Boş mermi kovanı bulunamaz. Cinayetin siyasi olabileceği de, adi olabileceği de düşünülür. Ama sadece düşünülür...
Baba Güngör, 11 yıl boyunca oğlunun katillerinin bulunması için başvurmadık makam bırakmaz. Yıllar sonra SABAH'ın sorularını yanıtlayan baba Erol Güngör, cinayetin zaman aşımına uğratılacağını söylüyor. Oğlunun profesyonel katil ya da katiller tarafından öldürüldüğünü düşünüyor ve "Örtbas etmeye kararlılar ama ömrümün sonuna dek katillerin bulunması için çalışacağım" diyor.
* Cinayet neden çözülemiyor?
Bu olayda ilk andan itibaren yanlış yönlendirme vardı. Önce bıçakla öldürüldüğü söylendi. Yetkililer "bıçakla öldürülmüştür" diye tutanak tuttu. Basına da bu yönde bir açıklama yapıldı. Bir gün sonra otopsi raporunda silah kullanıldığı anlaşıldı. En önemli ipucu olan mermi kovanı bulunamadı. Evin hiçbir köşesinde parmak izine rastlanmadı. Silah sesi duyulmadı. Cinayetin işlendiği yer Meclis Lojmanları.. Yani her an, en az yirmi polisin bulunduğu bir yer ve katilin eşgalini gören olmadı. Oğlumun cinayetine ilişkin tutanaklar 11 yıldır bana verilmiyor. Bu cinayet en başından beri örtbas edilmeye çalışılıyor. Ama benim oğlumun katilleri biliniyor. Bu basit değil, planlı bir cinayet.
* Oğlunuzun katilini kim biliyor?
9'ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, SHP Eski Genel Başkanı Erdal İnönü'nün ve Ankara Eski Valisi Saffet Arıkan Bedük'ün katilleri bildiğini düşünüyorum. İnönü'nün açıklamasından yola çıkarak bunu düşünüyorum. Eğer, "Mustafa Güngör cinayeti siyasi bir cinayet değildir" diyorsanız, bu cinayetin nasıl bir cinayet olduğu hakkında bilginiz vardır. Kendisine defalarca sordum bunu ama yanıt alamadım. Bir cinayetin 'siyasi' olmadığını bilenler, o cinayetin ne olduğunu da biliyorlardır!
* 11 yıl sonra oğlunuzu kimin öldürdüğü hakkında bir fikre sahip olabildiniz mi?
Mustafa'nın öldüğü dönem terörün en azgın zamanlarıydı. Doğan Güreş'in kahvesine siyanür atıldığı bir dönemde yaşandı bu cinayet. Ben terörle ilgili olduğunu, güç göstermek için öldürüldüğünü düşündüm.
* O dönem Mustafa'nın ismi, bir bakan ve milletvekilinin eşiyle de anılmıştı. Aşk cinayeti olamaz mı?
Aşk cinayeti kılıfına da sokuldu. Mustafa hakkında yapılan araştırma sonucunda oğlumun çapkınlık yapacak bir insan olmadığı ortaya kondu. Ama benim için bu cinayetin neden işlendiğinden çok kim ya da kimlerin işlendiği önemli. Oğlumu zaten kaybettim ve kimse onu bana geri veremez. O yüzden de hiç değilse katiller, elini kolunu sallayarak gezmesin. Ancak, ben bu olasılığı da düşündüm. Aşk cinayetinde bu kadar organize olunamaz. Dolayısıyla oğlumun katili bir profesyoneldi.
* Kiralık katil olamaz mı?
Mustafa öğrenciydi. Mülkiyeliler Birliği'nde lisanslı basketbol oynuyordu. Yani evde oturan bir çocuk değildi. Zamanının çoğunu Ankara'nın değişik yerlerinde geçiriyordu. Bu cinayeti kiralık bir katil işlemek istese ki sonuçta bu işten para alacak, neden Türkiye'nin en güvenli yerlerinden biri olan Meclis lojmanlarını seçsin?
* Meclis Lojmanları'ndaki çetelerin de cinayette parmağı olabileceği söylendi. Bir sonuç çıktı mı?
Milletvekillerinin dokunulmazlığı var, çocuklarının dokunulmazlığı yok. Güneydoğu bölgesi milletvekillerinin çocuklarının sorgulanacağına ilişkin haberler çıkmasına rağmen basında kimse sorgulanmadı. Meclis başkanı "O çocukların babalarıyla konuşacağım" dedi. Bunun anlamı cinayetle ilgili "kuşku" duyulan isimlerin saptandığı. Ancak bu isimler açıklanmadığı gibi milletvekili dokunulmazlığı, eşlerine de çocuklarına da uygulandı. Cinayetle ilgili kimse sorguya alınmadı.
* Eve bu kadar rahat giren bir arkadaşı olabilir mi?
Oğlum öldürüleli 11 yıl oldu. Onun öldürülmesiyle ilgili binlerce komplo kurdum. Basında yer alan ve onunla akran zanlı olabilecek çocukların ifadesi alınmazken, basit bir konu yüzünden tartıştığı bir arkadaşını suçlayamazsınız. Hem haksızlık yapmış olursunuz hem de bir sonuç alamazsınız.
Güngör: Umudum Ankara Emniyet Müdürü Yücesan... İnşallah cinayeti o çözecek
* Geçen zaman içinde hiçbir gelişme olmadı mı?
İçişleri Eski Bakanları'ndan Kutlu Aktaş, 1999 yılının Ocak ayında 'Mumcu' ve 'Meclis lojmanlarındaki cinayet'le ilgili olarak çok önemli ipuçlarına ulaştıklarını söyledi. Üzerinden tam üç yıl geçti. Cinayet yine 'sır!' Ben şimdi bu sisteme nasıl inanabilirim? Bu olayın açıklığa kavuşması için bütün siyasilere ve bürokratlara başvurdum. Saadettin Tantan'a gittim. Tantan dönemin Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender ile görüştü. Bir an önce bu cinayetin çözülmesini istedi. Daha sonra görevinden istifa etti, öylece kaldı. Yeni Emniyet Müdürü Hasan Yücesan ile de aynı konuyu konuştuk. Ankara'da bürokrasi ve siyasetin her kademesinde olan yetkililere başvurdum.
* Vazgeçmeyecek misiniz?
Evladını kaybeden bir babanın böyle bir durumda katilleri bulmaktan vazgeçmesi beyinsel faaliyetlerinin bence durduğunu gösterir. Son nefesime kadar bu cinayetin katillerini bulmak için çalışacağım. Bunu kendime olan saygımdan ötürü yapacağım. Her an 'bu cinayeti nasıl aydınlatabilirim' diye düşünüyorum. Siyasete, siyasilere, kurumlara ve sisteme güvenim kalmadığı için siyasetin uzağında duruyor ve fırsat buldukça doğaya çıkıyorum. Fidan dikmek benim için artık bir hobi haline geldi..