Elimde altın kupa, sırtımda kalın sopa
Parasızlık, kriz filan ağrıma gitmiyor ama şu kupaya devlet başkanı muamelesi yapıp peşinden vatandaşı koşturmaları yok mu?
Çok ağrıma gidiyor.. Kupa sayesinde resmen kromozomlarımızdaki totem genlerini azdırdılar..
Ahhh! Ahhh! Parasızlığın gözü kör olsun.. İşlerimiz tıkırında olacaktı da Dünya Kupası dedikleri o şekilsiz kütle, böyle kamyon üzerinde caddelerimizi gezinip vatandaşa fort atacaktı ha!
Kabahat kupanın değil, onun önünde bizi boynu bükük koyanlarda.. Ne hükümette para var ne işadamlarında.. Para olmayınca "De get lan işine.." diyemiyoruz, kamyona bindirdiğimiz cansız nesneyi "Burası belediye çarşısı, burası vilayetin karşısı.." diye gezdiriyoruz..
***
Resmen "beyaz adamın Afrika yamyamına çektiği muameleyi" çektiler bize.. Bir tane medeni memlekette böyle alayiş yaptıramazlar o kupaya.. Mesela Berlin'e götürüp sokak sokak gezdiremezler..
Zaten bir Alman baba da oğlunu omuzlarına oturtup, kupaya el sallattırmaz.. Çok çok bir disko ile anlaşıp oraya yerleştirirler.. Gençler de biraları çekip önünde tepinirler..
Helal olsun bize..
Garabetin herkes farkında ama kimse de çıkıp birşey diyemiyor..
Ekonomi zaten tıkalı, bakkal üç tane fazladan kola satsa evine halay çeke çeke gidiyor.. Şimdi bu halleri eleştirmeye kalkışsan "İşte o kafa.." diye başlayacaklar.. O yüzden herkes birşey olmamış gibi davranıyor..
Bu işte hükümet adamlarının soğukkanlılığı ayrıca takdire şayan..
Birilerinin aklına uyup Dünya Kupası'na Anıt Kabri ziyaret ettirebilirlerdi.. Ne bileyim şeref defterine Kupa'nın ağzından birşeyler yazdırabilirlerdi.. Spor Bakanımız Dünya Kupası'nı makamında kabul edip, Türk sporunun son yıllarda nasıl geliştiğini anlatabilirdi.. Yapmadılar..
Benim asıl şaştığım ahalinin nasıl sabrettiği, kupayı çalmamak için bir hamle yapmadığı..
Dünya Kupası dediğin kendine ziynet süsü vermiş bir metal kütle.. Üzerindeki altını kazısan topu topu iki beşibiryerde ya çıkar ya çıkmaz.. Ama ahalimiz bunu bilmediğinden iştahlanabilirdi..
Demek ki kriz vatandaşın "girişim potansiyelini" de törpülemiş..
***
Oysa bizim insanımız sebepleneceği hiçbir fırsatı kaçırmaz.. Aynen merhum Vehbi Koç'un naaşını çaldıkları gibi..
Sen tut, Türkiye'nin gözbebeği muamelesi görmüş ünlü bir işadamının herkesin gözü önündeki mezarını aç, naaşını kaçır.. Sonra otur çocuklarına:
- "Babanızın naaşı elimizde, on milyar lira vermezseniz bir daha göremezsiniz.." diye mektup yaz..
Bu mektup yazılırken çeteden biri de çıkıp "Arkadaşlar, bir daha göremezsiniz ne demek? Bunlar zaten babalarını ölümünden sonra da görmek isteseler gömmezler, bir camekan yaptırıp içine korlardı.." dememiş..
Belki biri böyle deseydi çetenin bir başka üyesi "Çok haklı! Babanızın naaşını öldürürüz, yazalım.." diye akıl verecekti..
Gerçi Koç ailesi nebbaşlara kırk para vermedi, mektup Vehbi amcanın ağzından yazılsaydı da vermezdi ama "girişim" bir istisna olarak "Türk özel teşebbüsçülüğü" içinde ayrıcalıklı yere sahip oldu..
Sonunda birileri bu nebbaşlık işinden para kazanacak da bakalım piyango kime çıkacak?
Tehlikeli işler..
Ben en çok Kupa'nın kamyon üzerinde turlattırılmasına tutuldum..
Burada bir gelenek yeniden yaşatıldığı için şık oldu.. Bizim milletin huyudur, bir şeyi beğendireceksen, alkışlatacaksan kamyon tutacaksın..
Minibüs olmaz, otobüs hiç olmaz..
Bakın başbakanımız dürüstümüz Ecevit'in yükselişine.. DSP'yi kurduğu zaman önce minibüsle dolanıyordu.. Girdiği seçimden topu topu yedi milletvekili çıkardı.. Bir sonraki seçim otobüse geçti, Meclis'te grup kurdu..
Ne zaman ki kamyon üzerinde nutuk atmaya başladı, o zaman birinci parti olarak iktidara geldi.. Kamyon çok mühim..
Çünkü bizim memlekette bütün Avrupa'dakinden daha fazla kamyon var.. Anadolu insanının gönlünde yatan "At, avrat, silah" üçlemesindeki beygirin yerini kamyon almıştır..
Bu ülkede gündemi kamyon belirler, kamyoncu ne derse o olur!
Ayrıca "kamyonculuk" deyip geçemezsiniz.. İnsan ortalamamıza bakıldığında "kamyoncu olabilmek" bir hedeftir, bir statü değişimidir..
Ben Baba'nın yalancısıyım.. Ne zaman bir üniversiteden fahri doktora payesi alsa, törende kürsüye çıkıp eğitim seviyemizi anlatırdı..
Baba'dan öğrendiğime göre eğitim ortalamamız parlak değil.. Türkiye nüfusunu tek bir insan olarak kabul ederseniz averaj tahsil durumumuz "ilkokul dördüncü sınıftan terk.." olarak çıkıyor..
Oysa eski yasada bile kamyon sürücüsü olabilmek, yani ağır vasıta ehliyeti alabilmek için "İlkokul mezunu olma" şartı var.. Şimdi anladınız mı kamyonculuk neden kıymetli?
***
Colacılar'ın bu kamyonlu turuna "iyi numara" diyorum ama bir yandan da içim içimi yiyor.. Neden derseniz, yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı birini kamyona çıkarıp dolaştırdılar mı korkarım..
Elimde Baba örneği var..
Onu da keşfettiklerinde evvela bir kamyona bindirdiler, çarşı pazar dolaştırdılar.. O yıllarda ne söylediği anlaşılmadan sıkıştığında fötr şapkayı çıkarıp, ahalinin suratına suratına sallardı..
Rakibi ise rahmetli İsmet Paşa'ydı ve seksenini geçtiği için kamyon üzerinde turlayamazdı.. O sayede Baba oyları alıp gitti.. Emekli etmemiz için kırk yıl uğraştık..
Şimdi korkum, birinin akıl edip bu Dünya Kupası'na parti kurdurması, tıpkı dün yaptıkları gibi kamyon üzerinde dolaştırması.. Orijinalini kullanmaları da şart değil.. Benzer dökümü aynı işi görür..
Kupa'nın ağzı dili olmadığından yemesi içmesi de yok.. Bizim vatandaş da "Bunun birşey yediğini kimse görmedi arkadaş.." deyip koşa koşa oy verir..
Ondan sonra ayıkla rejimin taşını..
Kıssadan hisse: Mor sahanın kalayı, geçti keriz alayı..
|