Türkİye'de, yenilenmenin, daha ileri bir düzene geçme çabalarının siyasi freni olarak MHP ağırlığını koymuş görünmektedir.

Türk Ceza Kanunu'nun 159'uncu ve 312'nci maddelerinin değiştirilmesi ve ifade özgürlüğünün suç olmaktan çıkarılması için başlatılan çalışmanın gereği gibi sonuçlanmasına karşı ana direniş MHP'den gelmektedir.

MHP'nin kökleri ve dünya görüşü bellidir. Bu partinin en öndeki birçok isminin "siyasi" geçmişleri de bilinmektedir. 1968'den 1980'e kadar yaşanan "kanlı" faaliyet dönemi 1980 sonrasında sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmıştır. MHP ve yan örgütlerinin bu dönemdeki icraatları askeri savcıların iddianamelerinde çok ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Yanıltıcı iyimserlik
MHP, 1999'a gelinceye kadar "marjinal" bir parti olarak varolmuştur. Bu seçimdeki büyük başarısını da bölücü terör ve siyasi İslam sayesinde kazanmıştır. Bölücü terörün yol açtığı acılardan bunalan, yönetenlerin bu sorunu çözmekte gecikmesine öfkelenen toplumun bir kesimi, tepkisinin ifadesini MHP'nin radikal milliyetçi üslubunda bulmuştur.

İslamcı kesimde, Erbakan ve ekibinin yarattığı hayal kırıklığı da o dönemde Milliyetçi Hareket Partisi'ne yaramış ve faaliyetlerinde bütün "İslamcı" temaları kullanan bu partinin oyları biraz daha yükselmiştir.

1999 seçimi sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ortaya çıkan aritmetik, mümkün görünen tek hükümet formülü olarak bugünkü üçlü koalisyonu ortaya çıkarmıştır.

Bu mecburi durum, bazılarını Milliyetçi Hareket Partisi'nin "değiştiği" konusunda ısrarlı bir iyimserlik içine sokmuştur.

Demokrasi ve MHP
Milliyetçi Hareket Partisi ise hem değişmediğini kanıtlamaya çalışmakta, hem de iktidardan uzaklaşmamak için azami çaba göstermektedir. Bu denge içinde istemediği, benimsemediği birçok karara evet demek zorunda kalmıştır. Bir yandan da pazarlık yaparak birçok önemli meselede engelleme yapabilmiştir.

MHP, bundan daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük istemediğini, Türkiye'nin çağdaş bir Batılı demokrasi olmasını "sakıncalı" bulduğunu bütün gücüyle söylemektedir. Bölücü terör olacak ki, MHP'nin bir işlevi olacak.. Toplumda gerilimler olacak ki MHP'nin varlığının bir anlamı olacak... Demokrasi işlemeyecek, sokaklarda "tehlike" olacak ki MHP aktif olabilecek..

Koalisyon önde tutuldukça...
MHP üç yıllık koalisyon deneyi süresince, Erbakan'ın yaşadığını yaşamış, Türkiye'yi yönetme ehliyetine sahip olmadığını göstermiştir. Bütün kamuoyu araştırmalarında oy oranı yüzde 6-8 arasında çıkmaktadır.

Bu nedenle tekrar "bölücü terör" tehlikesini sömürerek, demokratikleşmeye karşı fren rolü üstlenerek işlev sahibi olmaya çalışmaktadır.

Hükümetin ANAP kanadı, demokrasi paketinin gerçekleşmesi için çok net tavır alırken, Demokratik Sol Parti "ortada" kalmış görünmektedir. Birinci ve asıl mesele, koalisyonun bu şekilde devamı olarak ele alındığı sürece de DSP hep "ortada" kalacaktır.