Lütfen uzlaşın
Bankacılık Yasası'nın veto edilen üç maddesi, hızla meclisten geçirilip Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulacak.
Bu eğilimin dünkü liderler zirvesinde karara dönüştüğü bildiriliyor.
Hükümet, ekonomiyi büyüme sürecine sokmak için IMF'den gelecek paraya büyük önem veriyor. Ve yasayı 4 Şubat'taki IMF toplantısına yetiştirmek istiyor.
Cumhurbaşkanı Sezer de Anayasa'ya aykırılığını saptadığı hükümler taşıyan bir yasayı onaylamaya razı değil.
Bir yanda ülkenin ekonomik geleceği, öbür yanda ne pahasına olursa olsun hukuk devleti kimliğini koruma düşüncesi..
Mutlaka birini seçmek zorunda mıyız?
Siyaset, böyle durumlarda ülke menfaatine olan amaçları birleştirmek için vardır. Yoksa ülkeyi maceralara sürüklemek için değil.
Akıl, "hukuk devleti"ne zarar vermeden IMF'den gelecek yardımı tehlikeye sokmamayı emrediyor. Bu emri yerine getirecek basireti yönetenlerimizden beklemek hakkımız..
Uzlaşma mümkün
Yasanın 4 Şubat'taki IMF toplantısına kadar çıkması lâzım. Cumhurbaşkanı Sezer'in veto gerekçelerine, daha önceki örneklerdeki gibi itiraz edebilen bulunmuyor.
Kurullara dokunulmazlık getiren ve Sayıştay denetimi dışına çıkaran maddeler, zaten IMF'nin talebi değildir.
İktidar ısrar ederse Cumhurbaşkanı'nın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu maddeleri iptal edebilir, hatta önceden yürürlüğünü de durdurabilir.
Geriye özelleştirilecek kamu bankalarındaki personelin memur statüsünden çıkarılıp sözleşmeli yapılması ile ilgili madde kalıyor.
IMF'nin asıl istediği budur ve haklıdır. Çünkü mevcut hantal yapıları nedeniyle özelleştirilecek bu bankalara talip çıkmaz.
Karşılıklı güven mevcut olsa, bu çözümlenmeyecek bir sorun değildir.
İktidar kanadı, denetimle ilgili iki maddeden, Cumhurbaşkanı da personel rejimi ile ilgili maddedeki itirazından vazgeçer ve yasa 4 Şubat'a yetişebilir.
Ah şu güvensizlik
Ama iktidar grupları, virgülüne dokunulduğu takdirde ikinci kez veto hakkı doğacağı için Cumhurbaşkanı'nın bu hakkı kullanacağından korkuyor.
Böyle bir ihtimal, IMF yardımının gecikmesi, iç ve dış piyasalarda doğacak tereddütler nedeniyle yeni bir sarsıntı riski demektir.
"Denize düşen yılana sarılır" sözü devlet yönetenler için mazeret olamaz.
Yasayı meclisten aynen geçirme kararı eyleme dönüşmeden önce Başbakan, iki amacı birleştiren bir uzlaşma önerisini Çankaya'ya götürmeyi mutlaka denemelidir.
Sonuçta Cumhurbaşkanı da, Başbakan da aynı takımın oyuncuları.
Ülkenin menfaatleri söz konusu olunca uzlaşmaya mecbur değil mahkumlar.
Ecevit bu adımı mutlaka atmalıdır.
Uzlaşma çıkarsa iktidarla Çankaya arasında ilerde ne yeni sıkıntılar yaratacağı bilinmeyen güven bunalımı da aşılacak...
Uzlaşma çıkmazsa en azından iktidara "günah bizden gitti" deme hakkı doğacaktır.