
Cuma kısalıyor
1100 yıllık gelenek sona erdi. Diyanet İşleri, Cuma'nın ikisi farz, dördü ilk sünnet, dördü son sünnet olmak üzere 10 rekat olduğunu açıkladı
Adapazarı İstasyon Camii imamı Hüseyin Karagöz, geçen hafta Cuma namazını 16 rekat yerine 10 rekat kıldırarak, İslam dünyasının 1100 yıllık geleneğini değiştiren düzenlemenin ilk adımını attı. İmam Karagöz, Cuma namazının 2 rekat farz, 4 rekat ilk sünnet, 4 rekat da son sünnet olmak üzere 10 rekat olduğunu, 'zuhr-i ahir' diye adlandırılan 6 rekatın ise zorunlu olmadığını belirterek, namazı 10 rekattan sonra tamamlayıp, tesbih çekmeye geçmişti. Ancak, imamın bu uygulaması cemaatin bir kısmı tarafından tepkiyle karşılanmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bu konuda açıklama istenmişti. Diyanet, imam Karagöz'ün uygulamasının yanlış olmadığını ve Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından 6 rekatlık zuhr-i ahir'in zorunlu olmadığına dair verilmiş karar bulunduğunu açıkladı.
TARİHİ BİR KARAR
Tabii ki bu açıklama, tarihi bir karar niteliği taşıyor. Çünkü, zuhr-i ahir namazı, yaklaşık 1100 yıldır uygulanan bir içtihat niteliği taşıyor. Türkiye'de cemaatin tamamı tarafından olmasa da tüm camilerde bugüne kadar zuhr-i ahir namazı kılınıyor, imamlar da farz ve sünnetten oluşan 10 rekatlık Cuma namazı bittikten sonra, 6 rekatlık zuhr-i ahir namazının kılınmasına fırsat tanımak için, biraz bekliyor, ardından tesbih çekmeye geçiyordu. Ancak imam Karagöz bu geleneği değiştirerek, 10 rekattan sonra zuhr-i ahir namazının kılınmasını beklemeden tesbih çekmeye geçti. Diyanet de bu uygulamayı 'uygun' bularak, Türkiye'de, Cuma namazını, 'sonradan konulmuş bazı kurallar'dan arındırarak, 6 rekat kısaltan bir kararı ilk kez fiilen uygulamaya koymuş oldu. Bundan sonra, 'zuhr-i ahir' namazı kılma alışkanlığının bulunmadığı yerlerde, imamlar 10 rekat namaz kıldırdıktan sonra, namazı tamamlayıp tesbih geçecek.
Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Şükrü Özbuğday, kurul kararına göre, Türkiye'de zuhr-i ahir namazını kılan cemaate karışılmayacağını, ancak kılmayanların da teşvik edilmeyeceğini söyledi. Şükrü Özbuğday şöyle konuştu:
"Halkın arasında, zuhr-i ahir kılınmazsa Cuma namazı eksik olur, diye düşünenler var. Bu nedenle 6 rekat daha kılıyorlar. Diyanet, 'Hayır bunu kılmazsanız da namaz tamam olur. Zuhr-i ahir şart değil' diyor... Tercih vatandaşa bırakılıyor. Ama kılınmaması halinde eksiklik olmuyor. Şimdi bir imamımız ilk sünnet, farz ve son sünneti kıldıktan sonra zuhr-i ahir'in kılınmasını beklemeden tesbih çekmeye geçmiş. Bu yeni bir uygulama. Asırlardır devam eden bir gelenek olduğu için birden kaldırıyorum demek yerine, önce halk aydınlatılmalı. Ondan sonra, zamanla kendiliğinden kalkacaktır. Altyapı oluşturulmalı. Halk buna hazırlanmalı. Bir anda asırlardır süregelen bir gelenek kaldırılınca, yanlış anlaşılabiliyor ve tepkiler olabiliyor... İmamlar, 4 rekatlık son sünneti de kıldıktan sonra, yavaş yavaş tesbihe geçilecek. Bu arada halka doğrular anlatılacak."
MANEVİ BASKI AZALACAK
Cuma namazını, 'geleneksel' bir alışkanlıktan kurtarıp, Kur'an ve sünnete uygun hale getirmeyi amaçlayan yeni uygulama, çalışanlar üzerindeki manevi baskıyı da azaltacak. Zuhr-i ahir kılınmadan Cuma namazının geçerli olacağının açıklanması, Cuma günleri, öğle tatilindeki sıkışıklığı da çözmüş olacak. Şükrü Özbuğday, bu konuyu şöyle değerlendirdi: "İşi gücü olanlar, fabrikada çalışanlar var. Memurlar var. Cuma namazını kıldıktan sonra mutlaka bu zuhr-i ahir de kılınacak anlayışı yaygın. Ama adamın işi gücü varsa, bunu mutlaka kılacaksın diye zorlamak mümkün değil. Bazı yörelerde sanki mutlaka kılınacak gibi bir anlayış var. Bu yanlış."
'Zorlamaya gerek yok'
Cuma namazının 10 rekat olduğu, Hz. Muhammed'in de böyle kıldığı söyleyen Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Şükrü Özbuğday, şöyle konuştu: "İslam toplumu genişleyince Cuma namazı birden fazla camide kılınmaya başlandı. Bununla birlikte Kur'an ve sünnette olmayan, o dönemki sosyal duruma göre belirlenmiş şartlar ortaya çıkarıldı. Yani Kur'an ve sünnette yeri yoktur. Bu şartlar tahakkuk etmediği zaman Cuma namazı belki kabul olmayabilir, diye ihtiyaten o günün öğle namazı da kılınmaya başlanmıştır. Bu uygulama, Peygamberimizin Hicreti'nden 250 yıl sonra, (yaklaşık 900'lü yıllarda) ortaya çıkmıştır. Asırlardır 'belki Cuma kabul olmaz' diye ihtiyaten öğle namazı da kılınmıştır. Buna da zuhr-i ahir, denilmiştir. Oysa kılınmadığı zaman Cuma kabul olmaz, diye mantık doğru değildir. Ama kişinin vakti var. Kılmak isteyen olursa kılsın. Ancak, Cuma namazında herkesi buna zorlamaya da gerek yok. Zuhr-i ahir'i mutlaka kılacaksın diye zorlamak mümkün değil."
UZMANLAR: KARAR DOĞRU
Aslında iki rekat
* Prof. Dr. M. Saim Yeprem: Kur'an'da 2 rekat farzdan ibaret olan Cuma namazıdır. Ancak Hz. Muhammed 2 rekat farz öncesi ve sonra 4'er rekat sünnet namazı kıldırmıştır. Bu yüzden 10 rekat olarak kılınmaya başlamıştır. 16 rekata çıkması ise 9'uncu yüzyıla dayanır. İmam Ebu Yusuf'a ait olduğu söylenen bir görüş vardır: "Eğer bir yerleşim merkezinde tek bir yerde Cuma kılınıyorsa, 10 rekat kılınır. Ancak birkaç farklı noktada kılınırsa 16 rekat kılınır." İşte bu görüş üzerine insanlar tam 1100 yıldır Cuma namazını 16 rekat kılar. Bence Din İşleri Yüksek Kurulu'nun aldığı karar çok doğru.
Doğru bir uygulama
* Prof. Dr. Zekeriya Beyaz: Cuma namazının kılınma nedeni, insanları bir araya toplamaktı. İslamiyet'in ilk günlerinde sadece bir camide insanlar toplanıyordu. Şimdi ise yüzlerce camide. İşte bu noktada insanlar "Acaba Cuma namazı geçerli olur mu?" şüphesi taşımaya başladılar. İşte bu şüphe yüzünden Cuma namazının rekat sayısı arttı. Halbuki şüphe üzerine ibadet yapılmaz. Cuma'nın var olduğu şüphe götürmeyeceğine göre, öğle namazını da kılmak doğru bir yaklaşım olmaz. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun almış olduğu karara katılıyorum.
Amaç önemli...
* Doç. Dr. Hasan Elik: Cuma namazında cemaat ile kılınması zorunlu (farz) olan miktar 2 rekattır. Bu miktarın öncesinde ve sonrasında kılınan namazlar kişisel tercihe bağlı gönüllü ibadetler olup, bunun tavanı açıktır. Başkalarını mecbur tutmadan, imkanı elverdiği ölçüde daha çok namaz kılan kimse ruhi huzur açısından o derece yarar sağlamış olur. Namazda önemli olan rekat sayısı değildir. Amaç manevi huzuru yakalamak olduğundan kaç rekat olduğunu tartışmaktansa, az da olsa kılmak daha yararlıdır. Ancak Cuma namazı toplumsal bir ibadet olduğu için uygulama birliği, disiplini ve kolaylığı açısından Diyanet İşlerdi Başkanlığı'nın yurt çapında standart bir düzenleme yapması yararlıdır. Dolayısıyla Din İşleri Yüksek Kurulu'nun aldığı bu görüşe katılıyorum.
Mehmet ÇETİNGÜLEÇ
|