kapat
25.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Rock müziğe gönül verenler ne diyor?

Lara'nın intiharından sonra birçok haber çıktı medyada. Ayrıca neredeyse sayısız yorum yapıldı. Bu haber ve yorumların çoğu "suçluyu" arıyordu. Yani "Lara'nın intiharından kim sorumludur" sorusunun cevap bulmaya çalışıyordu. Ve maalesef bu cevaplar arasında; metal müziğin, internetin ve benzeri alanlardaki iletişim araçlarının yasaklanmasını isteyenler de vardı.

Maalesef diyorum çünkü, defalarca yazdığımız gibi, bunu yapmak, yani yasaklamak, nedenlerle sonuçların yerini değiştirmek anlamına geliyordu. Çünkü "bunalım müziği" bunalıma yol açmaz...

Bunalımlı insanlar var olunca bunalım müziği yapılır.

İşte bütün bu toz duman arasında metalciler, rock müziğini sevenler suçlandı. Lara'nın intiharından onlar suçluymuş gibi gösterildi. Bunu üzerine Stüdyo İmge'den Levent Erseven bir yazı yazdı. Levent'i ben yıllardır tanırım. Rock müziğin hastasıdır. Bu konuda sayısız çalışması vardır.

Aşağıda Erseven'in yazısını okuyacaksınız. Bu yazıda katıldığım ve katılmadığım birçok bölüm var. Yazıyı buraya almamın nedeni, genel olarak müzik, özel olarak rock tutkunlarının bu olayı nasıl gördüklerine ilişkin fikir sahibi olabilmek. Bakalım Levent ne demiş:

DIŞARIDA TUHAF BİR KOKU VAR

Geçtiğimiz hafta Üsküdar Amerikan Kolejinde okuyan Lara'nın intiharıyla gündeme gelen satanizm, medyanın kendine yeni kurbanlar ar masına neden oldu. Müzik dergileri ve en çok da internet siteleri göz hapsine alındı. Elbette ortada bir suç varsa, "suçlu" da bulunmak zorunda. Ama alakalı alakasız, fütursuzca yargılamak, mahkum etmek, hedef göstermek, sorunu çözmek yerine, ortalığın daha da bulanmasına neden olmaktan başka bir işe yaramıyor.

Satanist yayın yaptığı Güneri Cıvaoğlu tarafından ilan edilen "Hayalet Gemi" dergisi, sayın Cıvaoğlu'nu dergicilik konusunda kıskandırtması gerekecek bir şekilde yıllardır bağımsız yayıncılık örneği veren bir yeryüzü kültürü dergisi.

Sayın Cıvaoğlu bir gazetecidir, işi de önce araştırmak, sonra yazmak ya da anlatmaktır. Ama Sayın Cıvaoğlu araştırma kısmını es geçmiş; nedendir bilinmez...

İkincisi; bazı televizyon kanallarında Pentagram'ın satanist olduğuna dair bilgiler verilip, hedef gösterilmesi, ardından "Mor ve Ötesi" grubunun dinleyicilerinin satanist damgası yemesi, yine gençlerin odalarındaki bilgisayarların ebeveyn kontrolü altına alınması önerisi gibi "çözüm" seçenekleri üzücü bir o kadar da vahimdir.

Müzik dinleyen gençlerin vapurlarda, otobüslerde bir suçlu gibi tedirgin bakışlarla izlenmeye başlanması gibi olaylar, bu insanların daha da bunalıma ve tacize uğramasına neden olmaktadır.

Evet ortada intihar eden gençler var, üstelik sorun yalnızca gençlerimizin intiharı da değildir. Günümüz Türkiye'sini bir kenara bırakalım "ruh üşümelerinin" başkenti İstanbul'da tiner ve bali "tuzağı"na düşmüş binlerce çocuk, işsizlikten ne yapacağını şaşırmış binlerce genç ve borçları yüzünden kendini ölümle buluşturan binlerce insan manşetlere üşmektedir.

Sayın Altaylı; Goya'nın "Çocuğunu Yiyen Venüs" tablosundan pek farklı olmayan bu ülkede kendi olanaklarıyla, çok güncel ve doğal olan ama zaman içinde sistemlerin, savaşların, değişen, gelişen ya da yozlaşan değerlerin içinde 20'li yaşlarındaki varlıklarını korumaya çalışan, gençliğini isteyen, anımsayan, sorgulayan insanlar size ne yaptılar ki ağzınızdan salyalar akıtarak, bütün dişlerinizle bu insanları ısırmak istiyorsunuz;

Ya siz Cıvaoğlu; sizin de Altaylı gibi hiç mi ruhunuz üşümedi ki "anlamsız" bir ihbarcı rolünü üstlenerek, olası gelişmelere çanak tutuyorsunuz?

Eğer denildiği gibi bu ölümlerin ardında satanist düşünce varsa, bu sorun herkesi korkutarak, öfke ve hırs çığlıkları atarak, yargısız infazlarla özülemez.

İki sene önce yaşanan, bu yıl tekrardan önümüze sunulan, ne olduğu tam olarak kesinlik kazanmayan bu olayların, medyanın taze haber bulma sıkıntısından kaynaklanması da işin diğer bir boyutu. Basın tarafından satanizmin bu kadar popülerleştirilmesinin daha büyük sakıncalara neden olacağını, bu yüzden basının daha duyarlı davranması gerektiğini düşünüyoruz.

Polislik görevi üstlenmiş bir basın yalnızca biz okuyan insanları değil polisleri dahi tedirgin etmekte, bu tedirginlikle gerçek görevlerini yapmaları gereken bu insanlar görevlerini yanlış mecralara yönlendirmektedirler. Adeta basının tacizinden kurtulmak istercesine davranan emniyet güçlerini de uyarıyor görevlerini doğru bir şekilde yapmalarını bekliyoruzÉ

Sayın Altaylı, sayın Cıvaoğlu ve sayın diğerleri; salt uyuştan güzelliğin sezinlenişine, sevinç ile acıdan sevgiye, gizemci çoşkunluğa, ölüme değin - temel olan, insan ruhunu derinden etkileyen her şey yalnızca denenebilir, anlatılamaz. Ötesi her zaman sessizliktir. Anlatılamayanı anlatmada sessizliğin ardından en yakın gelen müziktir Ğ unutmamak gerekir ki - sessizlik tüm iyi müziğin ayrılmaz bir bölümüdür.

Anlatılamayanın anlatılması gerektiğinde, Shakespeare kalemini bırakıp müziğe dönmüştür.

Unutulmaması gereken müziğin de başarısız kalmasıdır. Ya müzik de başarısız kalırsa? Evet, işte o zaman sessizlik vardır hep sığınacak. Çünkü her zaman , her yerde sessizliktir arda kalan, sessizliktir her şeyin ötesiÉ

(İmza: Levent ERSEVEN)

İşte böyle düşünüp, böyle yazıyorlar. Tartışma sürüyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır