* Yılmaz Erdoğan'ın filminiz hakkındaki yorumlarına ne dersin?
Söyleyen kişinin ağzından duymadıktan sonra bu tür sorulara cevap vermiyorum.
* Eleştireler sana nasıl yansıyor?
Çok olumlu eleştirilerin yanı sıra olumsuz eleştiriler de var. Mesela kimileri sahnelerin çok uzun olduğunu söylüyor. Haklılar da. Biz kendimizde eleştiriyoruz. Mesele eleştirmek değil. Eleştirmek pozitif ve daha iyiye götürmek amaçlı olması. Dost acı söyler, biz birbirimize yanlışımızı söylemek gerekiyor. Eleştirinin içindeki niyet önemlidir. Niyet bir sonraki işinde böyle bir hataya düşmesinler diyeyse bu çok güzel. Ama eleştirirken kötüleme niyeti varsa o zaman hoş değil tabii. Benim aldığım eleştiriler daha iyisini isteyenlerin eleştirileri. Dünyada kimler değiştirilmiyor ki? Nazım Hikmet'i de eleştirilyorlar ama yasaklandı, memleketten sürüldü ama bu yıl onun yılı ilan edildi.
* Nasıl bir eleştiri iyi bir eleştiridir?
Kötü film diyorlar eleştireceğiz diye. İyi tamam kötü film de niye kötü. Orada gerçekten senin hataların, yanlışların varsa sen o eleştiriden payına düşeni alırsın. Bir anda bir film yapacağız Türk sinemasında ve dört dörtlük olacak, hiç hatasız. Gidecek Oscar alacak. Böyle bir şey olmaz, yavaş yavaş olacak iyiye gidiş. Ama şuna da çok inanıyorum aksiyon film konusunda biz ciddi bir adım attık. Bu anlamda çıtayı yükselttiğimize inanıyorum.
* Sen de Oscar almak isteyenlerden misin?
Herkes mi istiyor? Ben niyetliyim, talibim.
* Best Model seçildiğin zaman yaptığımız röportajda ancak başrol olursa bir dizide oynarım demiştin. O dönem için oldukça iddialı bir şeydi bu...
Senden önce de okulda böyle bir şey olmuştu. Daha mankenliğe başlamadan önce bana "Senin fiziğin çok düzgün, yarışmaya girsene" diyorlardı. Ben de "Daha vakit var girersem birinci olmak istiyorum," diyordum. Tabii ki bunları söylerken bazı şeyleri düşünüp de söylüyordum. Dizi teklifleri geldiğinde sadece yakışıklı adam olduğum için benim yer almamı istedikleri projelere olumlu bakmadım. O dönem ciddi bir furya vardı. Türkücüler veya şarkıcılara ya güzel ya da yakışıklı erkek mankenler eşlik ediyordu. Kendi adıma ben böyle bir projede yer almak istemedim. Fakat "Deli Yürek" projesiyle ve Miroğlu karakteriyle gerçekten farklıydı. Çünkü 1998'e kadar çekilen dizilere bakın, bir de "Deli Yürek" dizisinin içeriğine bakın, belirgin bir fark var. Daha önce Susurluk ve bunun benzeri olayları eleştiren böyle bir dizi yapılmamıştı.
* Bu şans mı, doğru zamanı hissetmek mi?
Tamamen şans diyemem. Olsa bile biliyorsunuz şans bilenden yanadır. Biraz zamanlamayı doğru yapma belki ama kaderim de güzelmiş yani. Bunu da inkar etmemek lazım.
* Set dışında neler yaparsın?
Çekimlerden başka hiçbir şeye zaman kalmıyor. Başrolde oynadığım için hele bir de Osman Sınav'la çalışınca, haftanın neredeyse yedi günü çekim yapıyoruz. Hemen arkasından da yeni bölüme başlıyoruz. Hiçbir şeye vakit kalmıyor. Eğer zaman kalırsa arkadaşlarım geliyor, sinemaya gidiyorum, kaçırdığım filmleri DVD'den izliyorum, kitap okuyorum.
* Peki daha hiç olduğunu görmedim ama sevgilin var mı?
Sevgilim yok. Zaten biriyle yemeğe çıkacak olsan bile ertesi gün gazetelerde nişanlanıyorlar, sonraki gün de evleniyorlar diye çıkıyor. Tüm bunlardan sonra da hiçbir şey olmuyor.
* Bu konuda ciddi katı kuralların var. Kimseyle görünmemek adına hiçbir yerde görünmüyorsun...
Aslında bunlar katı değil normal kurallar. Özel hayatım özelde kalmalı. Benle yaşadığım insan arasında kalır. Diğer insanların buna dahil olup taraftar olması anlamsız bence. Ne alakası var.
* Ama biriyle beraber olup olmadığınızı da merak ederler?
Her merakı gidermek zorunda değilim. Halkın benim özel hayatıma saygı duyduğunu inanıyorum. Çünkü bana gelip bire bir özel hayatımla gündeme gelmediğim için beni tebrik edip bu yanımı takdir eden insanlar var. Tabii ki merak edenler vardır, ama onlar da bu duruma saygı göstermeliler.
Dilek SANCILI