Her şeyiyle ilginç bir 2.yarıya başlıyoruz. Sahadaki çekişme büyük. Saha dışındaki daha da büyük. İsterseniz önce saha içine ardından saha dışına bir göz atalım ve Büyükler'in fotoğrafını çekelim.
3 kulüpte de dönem dönem istikrar dönem dönem istikrarsızlık vardı. G.Saray, lige iyi başladı. Yeni transferlerin rekabeti, Lucescu'nun akılcı oyun planı ve birkaç şans anıyla G.Saray, ilk 8 haftanın en başarılı takımı oldu.
Ardından sahneye F.Bahçe çıktı. Ogün, Rapajç, Revivo, Uche, Mert Meriç, Oktay gibi fizik gücü düşük futbolcuların devre dışı kalması ve çalışanların ön plana çıkmasıyla F.Bahçe de 7 maçlık bir seri yakaladı.
İlk yarının kader maçı Kadıköy'deki Beşiktaş derbisiydi. O maçı kazanabilse belki de ilk yarıyı lider bitirecek, Beşiktaş'ı devreden çıkaracak, her şeyden önemlisi sahasındaki seriyi sürdürecekti. Olmadı. Beşiktaş, F.Bahçe'ye "Dur" deyip lige ağırlığını koydu.
Lorant'ın gelişiyle birlikte F.Bahçe'de çok şeyin değişeceğine inananlar bir şeyi gözardı ediyor. Lorant hep kazanmak zorunda. Veya rakiplerinin kayıplarından yararlanması şart. Yoksa Mayıs ayını bile göremeyebilir. Çünkü orası Fenerbahçe. Orada çok daha ünlü teknik direktörlerin ipi çekildi.
İlk yarının flaş ekibi Beşiktaş'ı o noktaya taşıyan isim Sinan Engin'di. F.Bahçe maçındaki 2 gole imza atan Ronaldo, her maçta takımını yürekten destekleyen taraftar ve başta İlhan olmak üzere arkadaşlık duygusunu canlı tutmaya çalışan gençler, Beşiktaş'ı zirveye taşıdı.
İkinci yarının bizce 2 kader karşılaşması var. Biri Kadıköy'deki F.Bahçe-G.Saray derbisi. Diğeri de Ali Sami Yen'deki G.Saray-Beşiktaş maçı. Bu iki derbiyi en az kayıpla atlatırsa G.Saray öne çıkar. Her türlü sorununa karşın G.Saray hâlâ şampiyonluğun en büyük favorisi. Geniş kadrosu ve işi ciddiye almasıyla F.Bahçe, gençlik ruhuyla da Beşiktaş daha sonraki adaylar.
Gelelim saha dışına. Yukarıda söylediğim bütün öngörüler kongrelerin beklenildiği gibi geçmesi halinde gerçekleşecek.
Beşiktaş'ta Bilgili-Arat çekişmesi bekleniyor. G.Saray'da Cansun-Süren-Özaydın çekişmesi başkanlığa soyunacak. F.Bahçe'de ise Yıldırım'ın şimdilik rakibi yok. Ama duyduğumuza göre 3 kulüpte de bazı istenmeyen çıkar savaşları yapılmakta. Başkanların koltukları korumak için bazı demokratik yolları kullanmaları, gruplara yaklaşmaları, derneklerle iletişim kurmaları, kamuoyuna mesaj vermeleri doğal.
Ama tribünlerdeki çetelerle yakınlaşmaları, bazı oluşumların üzerine kaba kuvvetle gidip gözdağı vermeleri, bedava bilet dağıtmaları, sahaya inenleri korumaları, üniversiteli beyinleri dayakla korkutmaları üzücü. Bazı yöneticilerle maddi çıkar karşılığı işbirliği içine giren amigolar, çeteler ve örgütler için 2002 rahat geçmeyecek. Bizden uyarması.