kapat
14.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

11 Eylül takvim

11 Eylül büyük bir şoktu! Kabul, gerçekten öyleydi. 11 Eylül bir milat oldu. Kabul, birçok bakımdan milat özelliği taşıyor.

11 Eylül uluslararası alanda öncelikleri değiştirdi, entelektüel ve insani ilgilerimizde köklü değişikliklerin kapısını açtı. Ona da kabul!

Ama 11 Eylül bir zihin silgisi olmalı mı?

Hayır, işte bunu kabullenemiyorum.

Çok geniş bir konu bu "silgi" meselesi, şimdi sadece dünyaya bakışımızı "daraltan" yönüne işaret edip geçeceğim.

Günlerdir popüler medyamızın dünyadan haberlerini, uluslararası sorunlar üzerine medya yorumlarını başka bir dikkatle izliyorum. Eşle dostla konuşurken dikkat ediyorum.

Ve doğrusu, şaşırıp kahroluyorum.

Galiba gerçekten silmişiz geçmişi...

Öyle tarihi filan değil, yakın ve sıcak geçmişi silmişiz.

Yaser Arafat kimdir? Herhangi biri mi? (Konuştuğum ve aklı başında sandığım gençlerden bazıları "Arabın biri işte" deyince başımın döndüğünü, gözümün karardığını hatırlıyorum.)

Ramallah neresi? İsrail "Arafat'ı oradan belki de ömür boyu çıkartmayacağını" açıkladı. Ramallah hapishane mi?..

Sadece "terör"den mi ibaret İsrail'le Filistinliler arasındaki çatışmanın genel karakteri?

Filistinliler yıllar öncesinde çekilmiş soluk, sararmış fotoğraflar mı bizim için?

Yazık! İsrail gerçek, Filistin gerçek, ama bizim ilgisizliğimiz, unutkanlığımız ve "silinmiş" zihinlerimiz de bir gerçek!

ooo

Bakıyorum da, 11 Eylül yalnız geçmişi değil, gelecek hakkındaki fikirlerimizi de silecek özellikler taşıyor. Gelecek bugünden baktığımızda flu görünüyor...

Maceracı meraklarla Afganistan'a ve teröre odaklanan ve bir yandan da ekonomik krizin açtığı yaraları sarmaya çalışan zihinlerimiz geri kalan ne varsa boş vermeye hazırlanıyor.

İnsan klonlamasıyla ilgili çalışmalar mı? "Bilimsel gelişme değil, bir tür magazin haberi ve düşünce egzersizi işte, o kadar! Hangi futbolcunun klonlanmasını isterdiniz, Deniz Akkaya'dan kaç tane olmalı, vb."

Ozon deliği mi? "Ah, sahi öyle bir şey vardı değil mi? Genişlemiş miiii!!"

Bilgi-teknolojisinin yerini yakında biyo-teknoloji mi alacak? "Hele şu terör bir dursun da, biyolojik harp tehlikesi kalksın da, biyo-teknolojiyi sonra elbet düşünürüz..."

Hindistan geleceğin süper güçlerinden biri olmaya doğru ilerliyormuş, doğru mu? "Yok canım, o süper güç biz olmayacak mıydık!"

Ne dersiniz?

Kendimizi toparlasak, 11 Eylül takviminin dışına çıksak, biraz hatırlasak, biraz geleceğe bütün yönleriyle baksak...

Fena olmaz, değil mi?

Nazım'ın hayatında bir "DİŞİ"
Radikal gazetesi "Bir Nazım sürprizi" diye vermişti Nazım Hikmet'in son ve gizli kalan aşkının ortaya çıkış haberini. Güzel başlıktı ama, bir kadını sevdikçe bütün kadınlara sevgi ve isteğinin arttığını bildiğimiz Nazım Hikmet açısından bakarsak bunda bir sürpriz yok!

Yoksa sürpriz Vera'nın Nazım'ı aldatmasında mı? Erkek kamuoyu adına ve "umumi arzu" üzerine isterseniz burayı çıt çıkarmadan geçelim.

Benim ilgimi çekense Nazım'ın ölümünden sonra yayınlanan ve bu yüzden Vera'nın öfkesini çeken şiirdeki şu dizelerdi: "Biz bir dişiyle yaşıyoruz/ve birlikte benim kanımı içiyoruz."

Nazım birlikte yaşadığı bir kadından, nedeni ne olursa olsun "dişi" diye söz etmiş...

"Sevgili"nin bir "dişi"ye dönüşmesinin nedenleri önemli. Yoksa aşk dediğimiz, bazen vampirliktir, orası garip sayılmaz!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır