HALUK SEYHANOĞLU
Konu: Gülay Göktürk / çocuk pornosu
Sapıkların sapıklık hakkı ya da insanların aklını peynir ekmekle yeme hakkı!
'Ben kendi halinde bir insanım. Ancak bir fantazim var. Ben bazen çevremdeki insanlarla ilgili hayaller kurarım. Onları işkencelerin en ağırından geçirip öldürmeyi hayal ederim. Bu hayallerimi bazen yazıya, bazen tablolara dökerim. Kimi zaman bunları görüp beni şikayet etmeye kalkanlar olur. Ancak hiç bir şey yapamazlar. Çünkü ben duygu dünyamı özgürce yaşama hakkını kullanan, bunu yaparken de kimseye maddi bir zarar vermeyen bir insanım. Eğer çevremdeki insanlar benim bu fantazilerimden tedirgin oluyorlarsa bu onların kendi kişisel sorunu. Ne bileyim, isterlerse başka bir yere taşınsınlar, ya da bir psikologa gitsinler, korku terapisi yapsınlar vs.'
'Çocuk pornosunu yalnızca fantazilerinde yaşıyan insanlar bunu çizimler yolu ile tatmin ederlerse bu onların kendi duygusal iç işleridir, kimseyi ilgilendirmez' diyebilmek ve bunu gazetenin bir köşesinden kamu oyuna duyurabilmek için hangi derecenin hangi kademesinden entellektüel olmak gerekir bilemem ama insanın aklını peynir ekmekle yemiş olması yeterlidir.
Almanya gibi kişisel hak ve özgürlüklerin alabildiğine geniş olduğu gelişmiş batı ülkelerinde bile fantazi aşamasındaki bir sapıklığın tespit edilirse sırası ile önce polis, sonra mahkeme, ardından hapis ve psikiyatrik gözlem aşamalarından geçtiğini bilmek için çok bilmiş olmak gerekmez. Biraz dünyayı takip etmek yeter de artar.
Dünyada çocuklarla sapık ilişkiye girdiği tespit edilip de yakalanmış olan kişilerin bu eğilimlerini eyleme dökmeden çok önce bir fantazi aşamasından geçirmiş oldukları istisnasız her vakada belirlenmiş iken, 'efendim bu duygusal özgürlüktür, başkasına zarar vermediği sürece ben bunu savunurum' demek için hangi dereceden cahil olmak gerektiği de ayrı bir tartışma konusudur.
Almanya da yaşayan iki çocuk babası bir Türk vatandaşı olarak tek tesellim, internet üzerinden her gün düzenli olarak takip ettiğim gazetenizde 'Gülay Göktürk' isimli yazarınızın köşesinde çıkan bu talihsiz yazının halen Alman basınında malzeme olarak keşfedilmemiş olması.
Yurt dışından bakıldığında, zaten çok anlamsız bir garip tartışmaların çalkantıları içinde bir uçtan diğerine ritmi bozuk bir sarkaç gibi gidip gelen güzelim ülkemde, bir de özgürlük adına sapıkların sapıklık haklarını savunan yazarlar eksikti. Ne diyelim, Allah beterinden saklasın. Eylemi de savunmadığına şükredelim.
Duygu dünyası işte!
Haluk Seyhanoğlu
Schützenweg 1
31303 Burgdorf
haluk.seyhanoglu@t-online.de