1) Devletin desteğinden özkaynağı kalmamış bankalar yararlanamayacak. Yani bu bankaların patronları önce sermaye koyacak sonra devlet kapısına gelecek. Bu cümleden aslında sistemde özkaynağını yitirmiş bankaların bulunduğu anlaşılabilir.
2) Şu ana kadar Fon'a devredilen bankaların büyük çoğunluğu için Bankalar Kanunu Madde 14/4 uygulandı. Bu madde "Bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakların, banka kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıkları veya" diye devam ediyor... Bir bankanın bu maddeye sokulması için öncelikle grup şirketlerine verilen kredilerinin yasal limitlerinin üzerine çıkması gerekiyor. Bir banka patronu, banka kaynaklarını kendi lehine nasıl kullanır? Yani limit aşımı ne zaman ortaya çıkar?
Banka patronlarının önünde, bankanın kredi pastasından limit üstü kredi kullanmak için tek bir yol var: Yurtdışı kanallarını zorlamak. Banka patronu, off-shore veya Türkiye'deki bankanın mevduatını, yurtdışı bir bankaya rehin ederek, karşılığında kredi kullanarak bu işlemi yapıyor.
BDDK sitesinde, "Limit aşımı bulunan bankalara süre tanındı" denmesi, sistemde hâlâ banka kaynaklarını (mevduatı) zaafa uğratacak bankaların olduğunu itiraf etmek değil mi?
Zekeriya Temizel'in döneminde BDDK, aynı işlemi yapan banka patronları için savcılara suç duyurusunda bulunuyordu. Engin Akçakoca'nın yönetimindeki BDDK ise bankalara süre tanıyarak "yeni bir dönem" başladığını anlatıyor.
Yani, limit aşımı, düne kadar banka kaynaklarının emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürmek olarak yorumlanıyordu. Yeni ekonomi yönetimi ise şimdi kendi tespitiyle, limitdışı kredi kullanan bankalar olduğunu kabul ediyor ve bu bankalara süre verildiğini itiraf ediyor. Bu iki farklı anlayış, iki farklı hukuksal süreç ve iki farklı kamuoyu baskısı yarattı. Geçmişte, yasaya göre para cezası olması gereken grup kredi limit aşımları, "zimmet" gibi ağır bir suça dönüştürüldü. Oysa bugün aynı işlemi yapanlara tanınan hoşgörü, BDDK'nın açıklamasıyla resmileşiyor.
Siyasi otorite, bankaları, milyarlarca dolar kaynak aktararak "güçlendirmeye" karar verdi.
* Bu yardımdan grup kredilerinde limitlerini aşmış bankalar da yararlanacak mı?
* Yararlanamayacaksa, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, TBMM'de yasa görüşülürken, "grup kredilerinde limit aşımı olan bankalara devlet yardımı yapılmasın" önergesini neden desteklemedi?
* Devlet yardımının bir kurtarma mı yoksa gerçekten bankaları güçlendirme mi olduğunun anlaşılabilmesi için "grup kredilerinde limit aşımı yapan" bankaların açıklanması gerekmiyor mu?
* Kimlerin off shore hesaplardan kendi şirketlerine kaynak aktardığı bilinmeyecek mi?
* Derviş'in "adil olacağız" sözüne inanmak için öncelikle bu bilgilerin verilmesi gerekmiyor mu?
Yavuz SEMERCİ