kapat
12.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
'Yoksuluz gecelerimiz çok kısa'

Eylem, anlatımı aşar ve bir şair ölür. Yaşam özetlenebilir mi ki, ölüm anlatılsın? "Cemal Süreya Seber şair ve yazar. Doğumu 1931, Erzincan - Ölümü 1990, İstanbul." Doğumu ile ölümü arasındaki 59 yıllık bir minnacık suskunluk çizgisi mi Cemal Süreya'yı anlatacak?

Cemal Süreya'nın doğumunu anlatsa anlatsa, ilk kitabı Üvercinka'daki ilk şiiri belki anlatabilir:

"Kırmızı bir kuştur soluğum

Kumral göklerinde saçlarının

Seni kucağıma alıyorum.

Tarifsiz uzuyor bacakların

Kırmızı bir at oluyor soluğum

Yüzümün yanmasından anlıyorum

Yoksuluz gecelerimiz çok kısa

Dörtnala sevişmek lazım."

Tarihler 1957'dir. 'Kısacık geceleri' için yoksulluğuna hayıflanan 26 yaşında bir şair doğmuştur...

Dörtnala sevişerek, geceler uzasa da, ömür pek uzamıyor galiba. Cemal Süreya Ocak 1990'da 'Yeni Yaprak'ta son şiirini yazar:

ÜSTÜ KALSIN
ölüyorum Tanrım

bu da oldu işte

her ölüm erken ölümdür

biliyorum Tanrım

ama ayrıca aldığın şu hayat

fena değildir

üstü kalsın

26 yaşında 'gecelerin yoksulu' olarak doğan Cemal Süreya 1990'da, Faruk Şüyun'un deyişiyle 'geri kalan ömrünü bahşiş bırakarak' ölmeye karar verir.

Cemal Süreya yazdığı son yazıda, "Şiirin asıl varlığının hayatın yansısı olduğu sanısındayım," diyordu. Süreya 'şiirin hayatın yansıması' olduğunu söylese de, her şiir, şair karşısında kısa kalan yaşamın bir öyküsüdür.

Yoksa neden 22 yaşında;

"Büyük bir ihtimalle ölmüştük

Şehir kan kıyametti ayaklarımızda

Gökyüzünü katlayıp bir köşeye koymuştuk."

diye yazsın. Yoksa, neden;

"Ben uzun minareliyimdir doğma büyüme

Ne yapıp yapıp denizi görmek isterim..." desin.

'Uzun minarelisindir, denizi görürsün' ama sonra bir yer gelir o da yetmez olur. Keşke yetse...

Yetse Cemal Süreya şair olmaz. Oldu, aşağıdaki 'Denizsizlik' şiirini yazmaz:

"Ben hayalet miyim kimbilir belki de öyleyimdir

Yani Kilyos açıklarında ıssız bir adam

Peki nasıl yapıyorlar da onca çoğalıyorlar

Bütün tavşanlar homoseksüeldir sülalesinden."

26 yaşında 'yoksuluz gecelerimiz çok kısa' diyen bir şairin, 60'ında 'üstü kalsın' diyerek çekip gitmesinde anlaşılması zor bir sihirli trajedi var. Cemal Süreya'nın aşağıdaki şiirinin bile, bu anlaşılmaz trajediyi çözebileceğinden emin değilim:

"Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya

Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız

Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik."

***
Bu yazıyı on iki yıl önce Sabah'ta yazmışım. Önce "Matadorun Ölümü" adlı kitaba, sonra Can Yayınları'ndan şimdilerde yeniden yayınlanan "Kanatlı Karınca"ya almışım.

Önceki gün Cemal Süreya'nın ölümünün 12. ölüm yıldönümünde her cuma sürekli gittiği Hatay Restoran'da anıldığını okuyunca eskilere döndüm.

Gecelerimiz çok kısa olduğu için zaten yoksulduk, Cemal Süreya'nın ölmesiyle biraz daha yoksullaştık. Gittikçe şiirsizleşen, şairsizleşen bir dünyanın esiri olmaya devam ediyoruz çünkü...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır