kapat
12.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Eski insanlar!

İstediğiniz bir kentin yerlisini dinleyin hep aynı şeyi duyarsınız; "Nerede bizim zamanımızdaki eski insanlar?"

Kim onlar?

Doğma büyüme İstanbullular, İzmirliler, Ankaralılar, Bursalılar, Diyarbakırlılar, Urfalılar...

Sabah saat 08.15 Kadıköy-Karaköy vapurunda birbirini tanıyanlar... "Sabah şerifleriniz hayırlı olsun" diyerek şapka çıkaranlar... İzmir'in Güzelyalı sahilinde "deniz banyosu"nu alanlar, akşam da İsmet Gazinosu'nda Hamiyet'e karşı masa kuranlar... Urfa'da sıra gecelerinde türkü çığırırken ustalarının yüzüne bakamayanlar... Nilüfer Çayı'nın masmavi aktığı günleri hatırlayan Bursalılar...

Doğru; artık böyle insanlar yok... Yani "Bizim zamanımızdaki" diye söz edilenler... Ama onlar yok olduğu için mi kentler yağmalanıyor, insanlar birbirlerine selam vermiyor... Hatta "Aman şimdi beni görmesin" diyerek arkalarını dönüyor..

Hayır!

O günler geçti, o şartlar artık yok... Kimse kalkıp da suçu lahmacuna atmasın... "Sokaklar artık kebap kokuyor" diyerek ağlamasın... Lahmacuna, kebaba ben de bayılıyorum... Çünkü alıştım... Şehriyeli incik, elbasan tava yapan lokanta bulamıyorum... Bir iki tane kalmışsa bile zamanım yok gidemiyorum...

Sözün kısası; bizler artık lahmacun seviyoruz imam bayıldı değil... Acılı Adana yiyoruz kereviz değil...

Gelin dürüst olun... Eski tatlar var mı ki eski insanlar olsun... Eski İstanbul var mı ki; eski İstanbullular olsun...

Vatandaşlık görevi!
Hepimiz elimizi vicdanımıza koyup düşünelim: acaba vatandaşlık görevimizi tam olarak yerine getiriyor muyuz? Görev ve sorumluluklarını bilen, haklarını savunabilen, bizleri yönetenlerden hesap sorabilen yurttaş olabiliyor muyuz?

Daha açık bir ifade ile Hazine arazilerine kaçak yapı dikmeyen, diktirtmeyen... Dikmeye kalkanların bu yapıları yıkılırken "Günahtır" demeyen...

Trafik kurallarına uyan, en basiti ile kırmızı ışıkta duran, kural çiğnedikten sonra trafik polisine "İdare et abi" diye yalvarmayan...

Muhasebecisini çağırıp, "Aman evladım, işleri biliyorsun; bizi bu yıl Maliye'ye çalıştırma" ricasında bulunmayan...

Ziyaret saatleri dışında hasta ziyaretine gidip, hastabakıcının cebine para koymayan...

Arkadaşı ile kavga eden oğlumuza "Sen neden ona vurmadın" diyerek kızmayan vatandaş olabiliyor muyuz?

Ne dersiniz; elinizi vicdanınıza koyup yanıt verin, ben, siz, bizler bunları yapabiliyor muyuz?

Bir şeyden emin olun; bizler vatandaşlık görevlerini tam olarak yerine getirdiğimizde, "Önce ben değil, biz" diyebildiğimizde göreceksiniz ki politikacılar yalan söyleyemeyecek... Kimse sizden rüşvet talep edemeyecek...

Emin olun ki bu ülke kanatlanacak.. Ve en önemlisi çocuklarımız mutlu olacak...

Pazar anneleri!
Eminim ki onlara sizler de rastlıyorsunuz... Onlar bizim annelerimiz... Yani benim sizin, bizlerin... Ellerinde torbaları, ceplerinde üç kuruşları ile pazaryerlerinde ucuzu arayan kadınlarımız...

Bugün bir pazar yerini turlayın; onlarcasına, yüzlercesine, binlercesine rastlayacaksınız.. Kimilerini az çürüklü ama ucuz meyve seçerken, bazılarını etikete takılıp bakarken göreceksiniz... Onları sırtında boyası attığı için ters-yüz ettirdiği kabanı, ayaklarında eski ayakkabıları ile izleyeceksiniz..

***
Onlar hep ucuzu ararlar... Ama hiç bir zaman da bulamazlar... Çünkü etiketler değişirken onlar fakirleşir...

Ben onlara "Pazar anneleri" diyorum...

File, torba taşımaktan belleri ağrıyan... 15'inde baba evinden koca evine salınan... Çocukluğunu yaşamadan kadın olan... Doğuran... Yüreğinde hep sevgi üreten... Tek taraflı bu sevgi ile aslında tükenen "Pazar anneleri!.."

dÇadırda üçüncü kış!
Depremzedeler üçüncü kışı geçiriyorlar... Bazıları annelerini, babalarını, eşlerini çocuklarını kaybetmiş olsalar da bugün bir sıcak odada oturabiliyorlar.. İnsan gibi bir ortamda yaşamlarını sürdürebiliyorlar...

Bazıları ise Düzce'de olduğu gibi hâlâ çadırlarda sürünüyorlar, bu soğukta titriyorlar, ayak bileklerine kadar çamura gömülüyorlar...

Keşke imkân olsa da, Ankara'nın o seçkin ve seçilmiş simaları o çadırlarda bir gece yatsa.. Yatabilse... Orada yaşamaya çalışan insanların neler çektiklerini birebir yaşayabilse..

Örneğin; banyo yapacak 2 metrekare bir alan olmamasının ne demek olduğunu anlasa... Traş olurken aynayı asacak bir duvar olmamasının ne anlama geldiğini kavrasa..

Herkesin "Mutluluk yağıyor" dediği, sevinçten sokaklara çıkıp kardan adam diktiği karın o çadırda yaşamaya çalışanlar için mutsuzluk, soğuk, titreme demek olduğunu kulaklarıyla duysa...

Bir yanda devletin el uzattığı, iyi veya kötü konutlar inşa edip dağıttığı depremzedeler.. Diğer yanda 3 kıştır çadırda titreyenler..

Az daha unutuyordum; bir de deprem anıtı! Hani; çadırda yaşayan insanlarla dalga geçer gibi 150 milyar lira gömülen ama gelin görün ki daha ilk yağmurda çöken deprem anıtı...

ALKIŞ
Esrarla yakalanan mankenlere, "İşinizi yapın. Bu tür şeylerden uzak durun" diye nasihat eden savcı Sudi Güner tavrı ve tarzıyla alkışı hak etti..

DOĞRU SÖZ
Akıllı olmak önemlidir ama asıl önemli olan o aklı yerinde kullanmaktır.

Hay ağzını öpeyim!
Hakemlerin hataları varsa onları yargılamak yerine sorunları hep birlikte paylaşmalıyız. Başkanlar hakem camiasını kollamalı. Aziz Yıldırım (Fenerbahçe Kulübü Başkanı)

Kırmızı kart
Yıllarca tek bir oyunda dahi rol almayıp 700 milyon maaşı, yılda 6 ikramiyeyi cebe indiren Devlet Tiyatrosu sanatçılarına...

Fıkra: Var mı, yok mu?
Kadın süslenmiş, püslenmiş masayı hazırlarken kocası da iç çamaşırlarıyla ortalıkta dolaşıyordu. Kadın: "Pantolonunu giysen iyi olur. Misafirler her an gelebilir" diye söylendi. Kocası: "Giymeyeceğim, bacaklarımın ne kadar ince olduğunu görsünler de, bana iyi bakmadığını anlasınlar" dedi. Kadın hiç düşünmeden cevap verdi: "O zaman donunu da çıkar ki sana iyi bakmam için bir neden var mı yok mu anlasınlar."



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır