kapat
12.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Grup kredileri açıklansın

Yeni düzenlemeye göre grup şirketlerine yasal limitin üzerinde kredi açan bankalara da devlet desteği sağlanacak. Kamuoyu, hangi banka patronunun kendi şirketlerine, ne kadar kredi aktardığını öğrenebilecek mi?
Önceki gece, TBMM'de verilen bir önergenin reddi, siyasi otorite ile BDDK'nın geçmişte "suç sayılan" konulara artık farklı yaklaştığını resmileştirdi. Önerge, "grup şirketlerine verilen kredi tutarı yasal limitleri aşan bankaların sermaye desteğinden yararlandırılmaması" hükmünü içeriyordu. Ancak bu önergeye Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş destek vermedi ve önerge reddedildi.

Aslında siyasi otoritenin ve BDDK'nın bakış açısının değiştiğini gösteren başka sinyaller de vardı. Derviş, geçen hafta TRT 1'de gazeteci Sedat Ergin ve Zeynep Göğüş'ün konuğu iken, bu bakış açısına ilişkin şunları söylemişti:

"Burada önemli olan kredinin şeffaf bir şekilde verilmesi ve kötü niyetli olunmaması. Ortak şirkete kredi vermek suç değil, ama batık bir ortağa kredi verip, bunu canlıymış gibi göstermek suç. Eğer kredi verme olayı, mevzuata uygun, bankacılık kıstasları içinde olduysa, bu bankalar suç işlemedi. Şimdi (grup şirketlerine verilebilecek kredi tutarına) yüzde 25 limitini getirdik. Geçmişte bir limit yoktu. Bankalara diyoruz ki, bu kredileri 7 yıl içinde temizleyin. (Derviş, burada bankalara, 'kullandığınız kredileri yasal limitlerin altına getirin' demek istiyor.)"

LİMİT AŞIMI NASIL OLUR?
Şimdi, can alıcı soru şu: Bir banka kendi şirketlerine yasal sınırın üzerinde nasıl kredi verir? Bu yasak nasıl delinir? İşte bu noktada bankaların off-shore şirketleri ve yurtdışı bankalarda açılan depo hesapları devreye giriyor. Bankalar, kendi iştiraklerine limit üstü kredi verebilmek için yurtdışı hesapları kullanılmak zorunda.

Örnek vermek gerekirse, önce yurtdışında off-shore banka kuruluyor. (Şu anda bir iki istisna dışında tüm bankaların yurt dışında off-shore bankası bulunuyor.) Daha sonra bu kuruluşlar kanalıyla Türkiye'deki şirketlere kredi aktarılıyor. Yurtdışından sağlanan kredilerde vergi avantajının olması bu yöntemi daha cazip hale getiriyor.

Diğer yöntem ise şöyle işliyor: Türkiye'deki banka, yurtdışı bankada hesap açıyor ve oraya para yolluyor. Bu para teminat olarak yurtdışında tutuluyor (depo yapılıyor) ve karşılığında alınan kredi banka patronuna ait diğer şirketlere aktarılıyor. Buna en tipik örnek Toprakbank. Banka, Kıbrıs'ta bulunan off-shore bankasına yaklaşık 200 milyon dolarlık depo yaptı ve karşılığında aynı miktarda kredi alarak kendi şirketlerine kullandırdı.

Derviş'e göre bu yöntemi halen kullanan bankalar 'tukaka' edilmemeli. Bu bankaların, off-shore kanalıyla verdikleri kredinin öncelikle canlı olup olmadığı, paravan şirketlere verilip verilmediği tespit edilip, öyle yargıya varılmalı. Yani iyi niyetli ile kötü niyetli ayrımı yapılmalı.

Halbuki, daha önce BDDK kararıyla Fon'a devredilen bankalar için "grup şirketlerine limit dışı kredi verilmesi" en önemli devir gerekçesini oluşturuyordu. Fon'a devredilen bankaların sahipleri için savcılıklara gönderilen suç duyurularında, grup şirketlerine kredi açılması, BDDK müfettişlerince "banka kaynaklarının hakim hissedar lehine kullanılması" şeklinde raporlara yansıtılmıştı. Suç duyuruları yapılırken, yasalara göre "para cezası" olması gereken limit aşımı, hukuksal zorlamalarla kamuoyuna "hortumculuk" olarak yansıtılmıştı.

Etibank, Toprakbank, EGS, İktisat gibi pek çok banka Fon'a devredilirken, Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin 4'üncü bendi önemli bir gerekçe olarak gösterilmişti. Bu madde, bankanın kendi iştiraklerine verdiği kredilerin limitlerinin üstünde olmasını, bankanın sağlıklı yapısını tehlikeye düşürmek olarak yorumluyor. Kabul edilmeyen önerge, otoritenin değişen anlayışı bir adım daha ileriye taşımak istediğini de gösterdi.

DEVLET ÜSTE PARA VERECEK
Türkçe tercümesiyle söyleyelim: Düne kadar limit aşımı Fon'a devir için önemli bir gerekçe sayılırken, şimdi bırakın el koymayı, üste devlet para da verecek. Önceki gün TBMM'de kabul edilen yasa, bu maddenin kendileri için de işletileceği korkusunu yaşayan pek çok banka için adeta "kurtarıcı" olacak. Bu bankalar, artık devlet yardımı alarak mali yapılarını düzeltme imkanına kavuşabilecek. Derviş, önceki gün DSP Grubu ve TBMM'de yaptığı konuşmada, sektöre kaynak aktarımının çok şeffaf şartlarda yapılacağını açıklayarak güvence verdi. TRT 1'de yaptığı konuşmada ise "Yasanın çıkmasını istemeyenler, karalama kampanyası açanlar şimdi isim vermeyeyim ama aslında iştiraklerini satarak bankasına sermaye koymak zorunda olanlardır" diyerek ağır bir ithamda bulundu. İki konuşmayı yanyana getirince şu soruların yanıtını öğrenmek gerekiyor.

SORULAR
* Banka patronlarının kendi bankalarından kullandığı kredi miktarı kamuoyuna açıklanacak mı?

* Bankasından limit üstü kredi kullanan patronlar kim?

* Bunun için kullanılan off-shore ve depo hesaplarının açıklanması gerekmiyor mu?

* Gerçek bilançolar ne zaman gösterilecek?

* Sermaye yeterlilik rasyosu sıfırın altında olan (geçmişte bu bankalara da el konuluyordu) banka var mı?

* Yok ise Derviş, neden "bazı bankalara sermayesini sıfıra getirmek için süre verdik" değerlendirmesini yaptı?

Sezer sordu, Derviş yanıtladı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'i dün kabul ederek rekor uzunlukta bir görüşme yaptı. Başbakan Ecevit ile haftalık görüşmeleri 15 dakikayı geçmeyen Sezer, Derviş ile tam 1 saat 45 dakika görüştü. Sezer başta önceki gün Meclis'ten geçen bankacılıkla ilgili düzenlenemeler içeren yasa olmak üzere son dönemde onayına sunulan kritik yasalar hakkında bilgi aldı.

Sezer ve Derviş görüşmesi 17.00'de başladı 18.45'te sona erdi. Derviş, Tütün, İhale, Kamu Hizmetlerinde İndirimlerin Kaldırılmasın İlişkin Yasa ve son olarak koalisyonda son dakikada sağlanan uzlaşma sonucu önceki gece TBMM'de kabul edilen Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Yasası hakkında bilgi verdi. Derviş'e ayrıntılar konusuda sorular yönelten Sezer, bankalara destek operasyonunun hangi bankaları nasıl etkilediğini sordu. "Kamu bankaları yöneticilerine yasa ile getirilen yargı kalkanında neden ısrarlısınız?" sorusunu yönelten Sezer, operasyonun maliyeti ve kamuya yükü hakkında da bilgi istedi.

Derviş de sorular üzerine "Yasa, İMF ile anlaşma ve 16.4 milyar dolarlık kaynak için hayati önem taşıyor" yanıtını verdi.

Söz verdi
Ekonomi Bakanı Kemal Derviş'in önceki gün kabul edilen yasa ile Türk ekonomisinin en zayıf halkası olan bankacılık sektörünün güçleneceğini söyledi. Derviş, bankalara aktarılacak kaynağın adil ve şeffaf olacağı sözünü de verdi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu
Risk aldık ama hükümeti ikna ettik. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu hükümetle, görüşmelerin tıkanma noktasına geldiğinde "reel sektör yoksa biz de yokuz" tavrıyla sorunu çözdüklerini söyledi

Büyük tartışmalara yol açan yasanın TBMM'de kabul edilmesi, en çok TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu sevindirdi. Yaptığımız tele sohbette bu sevincini dile getiren Hisarcıklıoğlu sorularımızı yanıtladı:

* Uzun bir süredir ekonomi yönetimi ile içeriği kamuoyuna yansımayan bir diyalog içindeydiniz. Yasa istediklerininizi yansıtıyor mu?

Reel sektörün canlandırılması için çok önemli bir adım atıldı. Her şeyden evvel bankacılık sektörüne konulacak sermayenin yüzde 60'nın reel sektöre kredi olarak kullandırılması şartı Türk ekonomisinin önünü açacak.

* Ne kadar bir kaynaktan bahsediyoruz?

Çok net olarak söylenmese de 2003 Haziran ayına kadar 4 milyar dolarlık kaynak, bankacılık kurallarına uygun bir şekilde şirketlere kullandırılacak. Ayrıca yasa, Ziraat ve Halk Bankası'nın 1.5 katrilyon liralık kaynağı KOBİ, esnaf ve çiftçiye ayıracağını da hükme bağladı.

* Bu kaynak kredilerin yeniden yapılandırılması için mi kullanılacak, yoksa yeni krediler şeklinde mi?

Elbette yeni kaynak, yeni kredi şeklinde olacak.

* Peki bunu kim denetleyecek?

BDDK. Ayrıca biz de takipçisi olacağız. Yasaya konmuş bir maddenin uygulanmaması yasadışıdır ki, Türkiye'de hiç bir yöneticinin yasadışı bir işleme imza atacağını sanmam.

* Bilindiği kadarıyla reel sektöre destek kararı son dakika tasarıya eklendi. Hükümet ile sürdürdüğünüz kapalı diyalog sürecinde başarısız olduğnuz gibi bir duygu yaşadınız mı?

Aslında zor bir süreçti. Biz hükümetin doğrulara karşı duyarsız kalmayacağı duygusundan hareket ettik. Sivil insiyatif olarak işçi-işveren temsilcileriyle reel sektörün desteklenmesi gerektiğini anlattık.

* Peki son 10 günde ne oldu da ikna edebildiniz?

Onlara, reel sektörü kapsamayan, bir bankacılık operasyonunun kesinlikle karşısında olacağımızı söyledik.

* Bu yeteri kadar ikna edici oldu mu?

Bilemiyorum. Ama sonuç herkes için hayırlı oldu.

* Peki bankalara kaynak aktarmayı doğru buluyor musunuz?

Bence hükümet doğru olanı yaptı. Yüzde 1 sınırı bizim de isteğimizle esnetildi. Devlet yardımından başka bankalarda yararlanacak. Aslına bakarsanız çok geç kaldığımız bir yasa idi. Kriz mali sektör kaynaklıydı. Eğer ekonomi yönetimindeki dağınıklık olmasaydı, benzer bir yasayı kriz çıktığında yapabilseydik, bugün Fon'a alınan onlarca banka ayakta kalacaktı. Devletin üzerine de 25 milyar dolar ek bir yük çıkmayacaktı. Bankacılık sektörü güçlendikce, üretim çarkları için gerekli kredi kanalları da kendiliğinden açılacak.

BDDK Başkanı Akçakoca: Haziran'a kadar bu iş bitecek
Akçakoca, Cumhurbaşkanı yasayı onaylar onaylamaz, herkesin rolünü belirleyen yönetmeliği çıkaracaklarını söyledi.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu(BDDK) Başkanı Engin Akçakoca, yeni yasa çerçevesinde tespit edilecek özel bankalara yapılması öngörülen sermaye aktarımında seri bir şekilde hareket etmek istediklerini söyledi.Reuters'in sorularını yanıtlayan Akçakoca, aktarılacak kaynağın 4 milyar dolar civarında olacağını ve bu kaynağın Hazine tarafından kağıt olarak verileceğini bildirdi. Akçakoca yasa ile ilgili bundan sonraki süreci şöyle anlattı: "Bundan sonraki gelişme Cumhurbaşkanı'nın onayına bağlı olarak şekillenecek. Ama biz bu sabahtan itibaren çalışmaya başladık. Çünkü çok kapsamlı bir yönetmelik çıkarmak mecburiyetindeyiz. Yasanın onaylandığı günün ertesinde ya da bir kaç gün içinde bu yönetmeliği çıkartıp uygulamaya geçebilmek istiyoruz. Bu konuda kararlı olmak kadar süratli davranabilmek de önemli. Amacımız tüm rakamların haziran sonu bilançolarına yansımasını temin etmek. Eğer olmazsa da dünyanın sonu değil. Müracaat için altı aylık bir süre koyduk". Bankacılıkta 5-6 yıl sonunda 500-600 milyar dolarlık bir sektör büyüklüğüne ulaşmak istediklerini de dile getiren Akçakoca, bankalarda asıl amaçlarının sağlıklı bir özkaynak yapısına kavuşmalarını sağlamak olduğunu belirterek, "Böylece yabancı kaynaklar daha rahat hareket edebilecekler. Reel sektöre destek o zaman söz konusu olacak. Artık bankalar paranın tekrar sistemde dönmeye başlamasına aracılık etmeye başlayacaklar" dedi.

Yavuz SEMERCİ



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır