kapat
20.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Türkler'in suçu ne?

F.Bahçe elindeki imkanlara rağmen sahaya iyi oynamamak, iyi mücadele etmemek için çıkıyor. Bugün Türkiye'nin en yetenekli iki oyuncusu Hakan ve Ceyhun kulübede oturuyorsa bunun başka bir manası yoktur. Bu oyuncular hem koşuyor hem topa iyi vuruyor hem de çabuklar. Ama kulübedeler ve toplasanız 1.5 maç oynamışlar. Böyle adamlar kazanılmıyor, kazanılmaya da çalışılmıyor. Anlamak mümkün değil. Eğer bunlar iyi oynarsa, tonla parayla alınan Yugoslavlar'a yer bulunamayacak telaşı yüzünden mi?

Başkan Aziz Yıldırım Rapajc'le konuşuyor, "Ailevi problemlerim var" cevabını alıyor. Ben sana senede 1.7 milyon dolar vereceğim senin problemin olacak! Herkesin olur ama bunları aşacaksın, evvela da erkek olacaksın. Herkesin derdi var. Ve F.Bahçe hâlâ da bu Rapajc'i kazanmak için çalışıyor. 30'luk Rapajc efendi kampa katılmaz, biri evlenmeye gider izin istemez. Çifte standart uygulayan bir takım oldu F.Bahçe.

Benim için önemli olan Türkler. Çünkü Türkler oynayanlardan daha yetenekli, ama kenarda bekliyorlar. Yazık, günah bunlara.

Bunlara bir çözüm bulunması lazım. F.Bahçe'de yetenekli bir sürü insan var. Ali Akdeniz sol açığa atılmış, tıpkı Rapajc gibi ne ileri ne de geri gidebliyor. Oysa solbekte Mustafa Doğan, ayağına gelen 10 topun 9'unu geri pası olarak Rüştü'ye, birini de rakibe veriyor. Ali Akdeniz F.Bahçe'deki en yetenekli futbolculardan biri ama kullanan yok. Yani F.Bahçe gariplikler içinde. Ne sistemini ne de oyuncularını bulmamış. Ama takım iyi gidiyor. Malatya'da, G.Antep'te kazanıyor. Tam yeni oyuncular monte edilecek zaman. Bunlar sana faydalı olacak. Hiçbir antrenör kötü oyuncuyu oynatmak istemez. Hangi hoca sahaya kötü bir takım çıkarmak ister. O vakit Mustafa Denizli bunları tanımıyor, yeteneklerini göremiyor demek ki. Oysa bu futbolcular 3. amatör kümeden gelmedi ki. Geçen sezon 1. ligde oynuyorlardı ve Denizli dışında herkes onları gayet iyi tanıyor. Olacak iş değil.

Antrenörün görevlerinden biri de takımına yeni oyuncular kazandırmaktır. Hele yabancıları vurdumduymazsa! Ve aynı zamanda milli takıma da oyuncu çıkarmaktır. F.Bahçe'de oynayan, yücelen adamlar zaten milli takıma seçiliyor. Ama takımı düşünmeyen, vurdumduymaz yabancılar oynayacak, onlardan yetenekli Türkler kenarda oturacak. Bu Türkiye'ye de, milli takıma da hakarettir. Denizli'ye bir de tavsiyemiz var: Hani o meşhur konuşmalarından birinde, televizyonda, "Ben F.Bahçe'nin teknik direktörüyüm. Bütün futbol branşlarından sorumluyum" demişti. Peki Denizli bir kere PAF maçı seyretmiş mi, idmanlarına gitmiş mi? Hangi futbolcuyu arıyor? Görevi ama gittiği bile yok. Gitmediğini ben biliyorum, herkes de biliyor. Televizyonda konuşmak güzel ama icraat yok. Denizli hiçbir şeyin farkında değil ve Dünyanın da en pahalı ikinci antrenörü üstelik.

G.Saray Roma'yı da yener
G.Saray'ın rakibi Roma, her İtalyan takımı gibi zor bir rakip. Ama G.Saray da Türkiye'nin üstünde bir mücadele gücüne sahip. Yani diğer Türk takımlarının aksine, Avrupa'da nasıl oynayacağını, nasıl ikili mücadeleye gireceğini, topu nasıl saklayacağını biliyor. Avrupa'da uzun senelerdir oynamanın ve rakiplerini tanımanın avantajı da var. O yüzden kendine güveniyor. Ve G.Saray sistemini oturttuğu, güvenini kazandığı için, bir sürü oyuncusu gitse de aynı şekilde oynuyor. G.Saray fizik olarak da Roma'dan eksik değil, rakibi kadar koşuyor. Kendi seyircisi önünde G.Saray'ı şanslı görüyorum.

Ancak Roma'ya gol atmak zor. İtalyanlar iyi defans yapıyor ve çok iyi yardımlaşıyorlar ve de topa sağlam giriyorlar, rakibe değil. Biz de ise tam aksine.

Sergen'in eşiti Figo
Sergen Türkiye'de en çok eleştirilen futbolcu. Bazı futbolcular yetenekli ise onu başka türlü kullanacaksın. Bir sağbekle Sergen'i bir tutup, onun gibi oynamasını bekleyemezsiniz. Sergen çok farklı bir klas ve ona göre davranacaksınız. Real Madrid'de Figo, Zidane neyse; Sergen de o. Ama Sergen'in de bunun bilincinde olması lazım. Fizik gücü yerinde olduğu zaman sahada çok iyi işler yapıyor. Oyunun kaderini değiştirecek, hem oynayan hem de oynatan biri. Dünyada nadir artık böyle futbolcular. Hem takımı hem kendisi için oynadığı, takım oyununa ve disipline sadık kaldığı sürece ayrıcalığı olur.

Bir sürü top oynamamış adam onu eleştirdiği zaman çirkin şeyler ortaya çıkıyordu. Ancak Sergen futboluyla hepsine cevap verdi.

G.Saray şimdi Sergen'in yanına Batista ve Gökdeniz gibi kaliteli futbolcuları almak istiyor. Bunu da, 'Türkiye'nin dışında oynamak istiyorum' mantalitesi ile yapıyor. Batista koşan, mücadele eden ve topu da çok iyi bilen bir dinamo. Gökdeniz de Türkiye'nin en çok koşan futbolcusu. Sergen'in yanında Batista ve Gökdeniz gibi iki futbolcu çok iyi işler yapar. G.Saray fevkalade iyi yolda.

Güneş'in eksiği
Şenol Güneş'ten önce milli takımın bu noktaya nasıl geldiğini hatırlamak lazım. Fatih Terim ile 1996'da, Mustafa Denizli ile de 2000'de üst üste iki kere Avrupa Şampiyonası'na gittik. Buradan aldığımız puanlarla, Dünya Kupası elemelerine ikinci torbadan girdik. Ve Şenol Güneş de bu takımı Dünya Kupası'na götürdü. Büyük bir başarı bu. Kimse inkâr edemez. Türkiye 47 yıldır yapamamış bunu. Gelelim Güneş'i eleştirmeye. Taktiğini, oyuncu değişikliğini eleştirebilirsiniz ama berbat kelimeler kullanamazsınız. Kimsenin de hakkı yok buna. Basın olman da bu hakkı vermez. Güneş bunlardan alındı. Ancak benim gördüğüm büyük bir eksiği, hatası vardı. Güneş bir iki tane yazarı yanına almak mecburiyetindeydi, yapmadı. Piyasada goygoycu, bir antrenörün arkasına takılan, devamlı onu müdafaa eden, yüceltmeye çalışan yazarlar vardır. Güneş, böylelerini bulmayarak büyük bir hata yaptı! Aslında Dünya Kupası'na gidip gitmemesi de önemli değil. Bir sürü teknik adam bunu başaramadı. Ama Güneş bir ilki başardığı için tebrik edileceğine, "İstifa et. Bu takımı taşımazsın" diye eleştiriliyor.

Federasyon ona inanmış, oyuncular inanmış. Milli maç gecesi oyuncular toplanmış, "Gitme" diye Güneş'e sahip çıkıyorlar. Demek ki seviyorlar, inanıyorlar.

Türkiye'de olmazdı böyle şeyler. "Beni sokmayan yılan bin yaşasın, Köprüyü geçerken ayıya dayı de" atasözlerimiz gibi bizde herkes gemisini kurtaran kaptan. Demek ki futbolcular da Güneş'in eleştirileri haketmediğine inanıyorlar. Futbolculara kolay kolay kendinizi beğendiremezsiniz. Bunu ancak iyi niyetle, bilgiyle ve görgüyle başarırsınız. Takım koşamaz, "Antrenör çalıştırmıyor" derler, çok çalıştırır "İdman yorgunuyuz" derler. Oysa burada futbolcular toplanıyorlar ve Güneş'e sahip çıkıyorlar. Ayrıca bunca hakarete kim olsa isyan eder.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
  Kasko sigortanıza en uygun  
 rakamı ödediğinizden emin  misiniz?
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Kaskom yok
Arabam yok
   
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır