kapat
19.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Dergi armağandır

Gazete olmazsa olmazdır! Fakat olması güzel olan şey dergidir benim için...

Gazetelere ekmek gibi, su gibi sarılmışımdır çocukluğumdan beri.. (Şimdi nereden aklıma düştü o yağmurlu, boğucu pazar günleri; yetmezmiş gibi babam de beni ders çalışırken değil de, hep gazete okurken yakalardı!)

Dergileri ise heyecanla, bana sunulan armağanlar gibi görmüş, beklemişimdir.

"Yeni sayı çıktı mı?"

"Bu ayın dergisi gelmedi mi?"

Bu sorular içinde ne heyecanlar barındırır; bilmeyen bilmez!

Sandık içinde sandık gibidir dergiler. Hep bir sürpriz taşırlar sanki içlerinde...

Ancak son yıllarda okurla dergi arasındaki yakınlık yerini mesafeye bıraktı. (İster edebiyat- sanat; ister popüler dergiler olsun, bu durum bütün dergiler için geçerli!)

İnsan ister istemez çocukluğunu, yeni yetmeliğini filan hatırlıyor.

Hey dergisini de; masumiyetimi ellerine teslim ettiğim edebiyat ve fikir dergisi Yeni Dergi'yi de aynı heyecanla beklerdim, alırken nefesimi tutardım, okurken de dünyadan kendimi soyutlardım..

Gün geldi; çalıştığım Nokta dergisinin her satırını bilmeme karşın matbaadan taze taze çıkmış halini saldırır gibi okur oldum. Aynı dönemde Yeni Gündem'de neler yazıldığını ölesiye merak eder; her sayısını saklardım.

Şiir demek dergi demekti, kitapta biraz tuhafımıza giderdi şiir!

Düşünce ve araştırma demek, dergi demekti! Eski DTCF İlahiyat Fakültesi ve Ankara Siyasal Bilgiler dergilerini bütün okul harçlıklarımızı dökerek sahaflardan topladığımız günleri de hatırlıyorum.

Sonra... Elçin'in (Yahşi) Bazaar'ı da, Vogue'un İngiliz edisyonu da eşsiz estetiğe sahip birer nesneydi benim için.

Şimdi itiraf etmeli ki, o günler geride kaldı.

Neden?

Bunu ilerde tartışırız.

Fakat siz de dergi sevenlerdenseniz gezmekten çok hoşnut kalacağınız bir sergi var bugünlerde İstanbul'da, önce onu bildireyim: "101 Dergi - Dünden Bugüne Türkiye'nin Dergileri."

İstiklâl Caddesi'nde Yapı Kredi Kültür Merkezi'ndeki sergide neler neler var: Osmanlı'dan günümüze 300'den fazla dergi örnekleniyor. Bence yolunuzu düşürün.

Ben 'dişimi sıkmam!'
Başbakan Ecevit yeni tedbirleri açıklarken "Birkaç ay daha dişimizi sıkacağız. Ondan sonra da ekonomimizi düzlüğe çıkaracağız. Buna inanıyorum" demiş.

Ben son cümlede takılıp kaldım. "İnanıyorum."

Bize biçilen kılıkla, hükümetin kendine biçtiği kılık arasındaki büyük fark işte burada yatıyor:

Biri alabildiğine somut: Vergiler, tedbirler, tasarruflar...

Öteki ise dilekle kader arasında bir aralık sadece; "İnanıyorum!"

O zaman ben de şöyle söyleyeyim: Dişlerimizi sıkabileceğimize inanmıyorum!

Artık buna ne isteğimiz ne de gücümüz var çünkü!

Siz sayın Başbakan, sayın ekonomi uzmanları, çok sayın bürokrasi... Sizler "sıradan vatandaşların" çenesini tartışılmaz gücünüzle kavrar, dişlerini sertçe sıkarsınız; o ayrı!

Ancak bunca yıldan ve kriz görmüş geçirmişlikten sonra benim de "karşı-tedbirlerim" var elbette. İşte bunlardan bazıları:

1. Mutluluk arayışımı ve alçakgönüllü hazlarımı militanca savunmak, sonuna kadar direnmek...

2. Düşünmesini ve düşlemesini bilmeyenlere artık kesinkes sırtımı dönmek...

3. Koşullara teslim olmayı siyaset; yurttaşlığı çileci keşişlik sananları şiddetle ret etmek...

4. Ve gece gündüz özgürlükten vazgeçmemek!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
  Kasko sigortanıza en uygun  
 rakamı ödediğinizden emin  misiniz?
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Kaskom yok
Arabam yok
   
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır