Türkiye'de mutlu olmak zor değil. Doğa, tarih, kültür var. Ruh var. İnsanlar sıcak. Krizi de yardımlaşmayla aşarız, inanın...
New York'ta insana selam bile vermezler!
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. John Freely 1926 yılında New York'ta doğmuş. Fizik eğitimi alıp doktorasını tamamladıktan sonra, Oxford Üniversitesi'nde bilim tarihi üzerine çalışmalar yapmış. Türkiye macerası ise 1960 yılında başlıyor.
* Dedem Kırım Savaşı'na katılmış ve yaralanmış. İstanbul'da hastanede yatmış. Türkiye'yi onun anlattıklarından tanıdım. Sonra 1960'da İstanbul'a geldim. Robert Kolej'de fizik dersi veriyordum. O zamanlar İstanbul'da 1.5 milyon insan bile yaşamıyordu. Trafik sorunu yoktu. Daha bakir, daha kutsaldı o zamanlar... Şehrin herhangi bir köşesine baktığınız zaman kültürü, tarihi görebiliyordunuz. Galata Köprüsü'ne, Beyoğlu'na, çıktığınız zaman insanlar birbirlerine 'merhaba' derdi ve simaları tanırdınız. Şehrin bir ruhu vardı ve ben bunu içimde hissettim.
* Türk insanın sıcaklığı ve zenginliği hiçbir yerde yok. Dili, kültürü başka da olsa sokakta beni gören insanlar 'John! Merhaba, nasılsın' diyorlar..' Bu çok güzel bir duygu. Bunu New York'ta yaşayamazsınız. Çiçek Pasajı'nda 'Karınca Ezmez Şevki'yle, Yaşar Kemal, Ara Güler, Aliye Berger'le tanıştım. Onlar gibi insanları dünyada zor bulursunuz.
* 16 yıl kaldıktan sonra 1976'da ekonomik nedenlerle New York'a döndüm. 1988'de yeniden Türkiye'ye geldim ve Boğaziçi Üniversitesi'nde ders vermeye başladım. Çünkü özlemiştim. İstanbul'da gerçekten mutluydum.
* Türk insanının yabancılara karşı yardımsever ve sıcak tutumu hiç değişmedi. Yolda kalsam, başım sıkışsa insanların bana yardım edeceğini biliyorum.
* Evet, kriz var. İnsanlar zorda. Türkiye'de birinin çıkıp Roosevelt'in yaptığı gibi yoksul insanlar üzerine bir politika üretmesi gerekiyor. Amerika 1932'de bir kriz yaşamıştı ve o dönem kimse birbirine yardım etmemişti. Ama Türkiye öyle bir ülke değil; yardımlaşarak bu krizi aşarız. İnanın.
1998 yılında Türkiye'ye gelen ve 3 yıldır bizlerle yaşayan Dylan Pank, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde sinema tarihi ve tekniği derslerine giriyor. Newcastle Üniversitesi'nde master yaptıktan sonra bir yıl Kanada'da York Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışan Pank, akademik kariyer için neden Türkiye'yi seçtiğini şeyle anlatıyor:
* Türkiye'ye gelmemde en büyük etken duyduklarım. Özellikle İstanbul hakkında... Tarihi, doğal güzellikleri ve insanıyla sıcak bir ülke olduğu için buraya geldim. İlk haftalarda yabancı hissediyordum. Ama şimdi kendimi Türkiye'nin bir parçası olarak görmeye başladım.
* Burada yılda 7 bin dolar kazanıyorum. Aynı işi İngiltere'de yapsaydım 20 bin paund kazanabilirdim. Ama İngiltere'de bir İngiliz olarak yaşamaktansa Türkiye'de bir yabancı olarak yaşamak beni daha fazla mutlu ediyor.
* Enflasyonla alışamadım ve ondan nefret ediyorum. Türkiye'ye geldiğimin ilk ayıydı. Markete girdim ve her zaman aldığım bir şeyi aldım. Ürünün fiyatını bildiğim için yeterli olan parayı uzattım. Kasiyer para istiyince; 'Neden?' dedim. Zam geldiğini söyledi. O günden beri her şeye zam geliyor..
* Dolar üzerinden maaş alsak da doların yükselmesi beni üzüyor. Çünkü Türk ekonomisi dolara endeksli yürüyor ve yükseldikçe Türkiye'nin işi daha da zorlaşıyor.
Alper URUŞ