Hatırlıyorum, yıllar önceydi. Uğur Dündar otoyol üzerinde fuhuş pazarlığı yapan üç dört genç adama sormuştu: "AIDS konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu hastalığa yakalanmaktan korkmuyor musunuz? Korunmuyor musunuz?"
Gençlerin hepsi "Bize bir şey uğramaz; AIDS bizim semte uğramaz abi, korunmamıza gerek yok!" demişlerdi.
Aldığı yanıtın içerdiği cehalet ve kayıtsızlık karşısında Dündar'ın öfkesini de iyi hatırlıyorum...
Bu görüntüleri sıcak evlerinde ekranlarından izleyenler güldüler; kendilerini o gençlerden ayırdılar; onları maganda, kendilerini okumuş yazmış, kültürlü insanlar yaptılar...
Kolaydı cehaleti dışlamak!
Bilgiyi içeri almak, aklı başa toplamak zordu. Evlerindekiler düzenli ve güvenli hayatın sıcaklığı karşısında ikinci yolu umursamadılar!
Sonra...
Sonra yıllar geçti.
Şimdi toplumun kültürlü kültürsüz bütün kesimleri aynı kayıtsızlık içinde!
Şimdi herkes "kendi semtine AIDS'in uğramayacağının" güveni(!) içinde bu hastalığı gündelik yaşam içinde unutulmaya terketti!
İnanılır gibi değil ama gerçek!
Bir zamanlar "Çağın Vebası" diye ortalığı yıkan medyamız da, artık AIDS'le ilgili haberleri, sağlık bilgilerini üç satırda geçiştiriyor.
Ne oldu?
AIDS'in önü mü kesildi? Hayır!
AIDS virüsünün bir beyni var da, kendi kendine "Türkiye"ye uğramaktan vaz mı geçti? Hayır!
AIDS ne yazık ki yoluna devam ediyor...
1981'den bu yana AIDS dünyanın en ücra köşelerine yayılarak 22 milyon insanın ölümüne neden oldu. Halen 36 milyon insanın AIDS hastalığına neden olan HIV virüsünü taşıdığı biliniyor.
Uzun sözün kısası, AIDS konusunu bütün yönleriyle konuşmalı, önemsemeli ve mutlaka toplum olarak önlem almalıyız.
(Önümüzdeki pazar Harbiye Askeri Müze Kültür Merkezi'nde uzmanların ve medyadan tanınmış kişilerin katılacağı bir AIDS konferansı düzenlenecek. AIDS'i sadece magazin malzemesi yapmaya çalışan medyanın içinden biri olarak benim de orada söyleyecek lafım var mı, kuşkuluyum!)
Carolyn: Lester, dikkat et içkini koltuğa döküyorsun.
Lester: Olsun, alt tarafı bir eşya, hayatımız değil ya!
Carolyn: Evet, ama binlerce dolar değerinde...
(Sam Mendes'in çok tartışılan "Amerikan Güzeli" adlı 1999 yapımı filminden bir sahne. Bana bu sahneyi hatırlatan okurum İsmail Annıkızıl'a teşekkürler.)
Son günlerin moda mesleği DJ'lik ya, işte o DJ'lerden biri (FG 93.7'de program yapan) Mabbas geçen gün internet ortamında arkadaşlarına bir takım sorular yöneltti. Bazılarını buraya almadan yapamadım. Bence dikkate değer.
"1. 'Kol kırılır yen içinde kalır' düsturu başka kültürlerde de var mıdır? Sadece bize has ise bu düstur ve davranış tarzının, gelişme sürecimize olumsuz 'katkı'sı ne kadardır?
2. Son iki yılın yükselen değeri 'clubbing' de acaba beraberinde yalakalık, yüzsüzlük, çıkarcılık, insanlar üstünden maliyetsiz para kazanma, sömürme, vb değerleri(!!!) hayatımıza sokmuş mudur?
3. Bütün olup bitenlerden sonra da 'her şey müzik içindir' diyebilir misiniz?
4. Cervantes'in eşsiz kitabını bir kez daha okumak fayda getirir mi?"