Türkiye'nin dalgalı kur rejimine geçmesinin bize yararı oldu. Tasarruflarımızı dövize yatırdığımızdan değil. Okuyucularımız hepsinin TL'de olduğunu biliyor. Konu sıkıntısı diye bir derdimiz kalmadı. Ekonomide hiç bir şey olmasa bile döviz ya yükseliyor yada düşüyor.
19 Ağustos 2001 tarihli yazımıza "Köpük-Balon" başlığını koymuştuk. Özetle, ekonominin objektif verilerinin doların 1.6 milyon TL ve üstünde seyreden değerini desteklemediğini anlatıyorduk. Kur balonunun söneceğini iddia ediyorduk.
Araya 11 Eylül olayları girdi. Belirsizlik artınca döviz talebi yeniden canlandı. Kuru aşağı itecek dinamikler geri plana düştü. Ama etkilerini sürdürdüler. Eninde sonunda belirsizlik azalacaktı.
IMF'den ek kaynak gelmesi ihtimali, arka plandaki reel gelişmelerin psikolojik faktörlerin önüne geçmesine olanak sağladı. Döviz piyasasında alıcılar azalmaya başladı. Satıcılar ortaya çıktı.
Kur dalgalanacaktır
Dalgalı kura karşı muhalefet de vardı. Hala var. Muhalefetin ana teması şöyle ifade edilebilir. Eğer Merkez Bankası kuru denetlemezse, kur sadece yukarı gider. Kur dalgalı olmaz. Sürekli yükselen kur olur.
Analizin ayrıntılarına girmek istemiyorum. Bence yanlıştı. Üstüne fazla yazmak da istemedim. Neticede zaman kimin haklı olduğunu net bir şekilde gösterecekti.
Hakikaten kur sürekli yukarı doğru giderse, benim gibi düşünenler haksız çıkacaktı. Yok, bir süre tırmandıktan sonra başaşağı düşmeye başlarsa muhalefetin yanıldığı görülecekti. Bekledik. Sonuçta haklı çıktık.
Evet. Tekrar edelim. Tek yönlü döviz kuru hareketleri bitmiştir. Son on yılda kurun seyri yapaydı. 1980'lerin sonunda getirilen "enflasyon kadar devalüasyon" ilkesinin mantıki sonucu idi.
Döviz kurunu belirleme yetkisinin Merkez Bankasından alınıp piyasaya verilmesi ile birlikte o dönem bitti. Şimdi bazen döviz tırmanacak. Bazen düşecek. Hep böyle olacak.
Daha önce de yazdım. Bu rejimde tasarrufçu için riskli olan yatırım dövizdir. Tasarrufunuz bozdurmak ihtiyacınızı duyduğunuzda elinize ne geçeceğini bilemezsiniz. Şanslı iseniz arada dolar tırmanır. Karlı çıkarsınız. Şanssızsanız düşer. Zarar edersiniz. O kadar.
IMF parası gelince
Bir hususa özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. IMF ile onuncu gözden geçirme hala sürüyor. Normal olarak Eylül'de bitmesi gerekiyordu. Dolayısı ile mevcut programdan bu yıl için 6.2 milyar dolar alacaklıyız.
Ne demek? Gözden geçirme bitince bu dövizler IMF tarafından Türkiye'ye yollanacak. Anlaşma gereği Merkez Bankası tarafından ihale yöntemi ile satılacak. Hepsini satmasa bile iki ayda herhalde MB yarısını satar.
Daha IMF parası gelmeden döviz düşmeye başladığına göre, para gelince ne olacak? Başka türlü soralım. Bu dövizi kim satın alacak? Hangi TL ile?
Dövize yatırım yapanların unutmuş olabilecekleri bir başka gerçeği bu noktada hatırlatalım. Eski rejimde döviz bollanınca Merkez Bankasına satılırdı. Halbuki şimdi program gereği Merkez Bankası bırakın döviz almayı, satmaya devam edecek.
Hem cari işlemler fazlasından döviz geliyor. Hem IMF'den. Bir de vatandaş tasarrufunu TL'ye taşımak isterse? Kim alacak bu dövizleri? Dövize alıcı çıkmazsa kur ne olacak? İşte size ilginç birkaç soru.