kapat
08.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Şimdiki aklım olsa, sanatçı olurdum

İş hayatı yanı sıra kültür sanatın en büyük destekçisi Şakir Eczacıbaşı, "Tekrar dünyaya gelsem sadece sanatla, hem de her alanıyla ilgilenirdim" diyor
Bildiğim kadarıyla yaşamınız hep kültür-sanat olayları içerisinde geçmiş ve de halen büyük uğraşılar vererek Türk halkını bu olayların içersine çekmeğe çalışıyorsunuz, sonuçlarından memnun musunuz, kültür-sanata yeteri kadar ilgili bir millet olduk mu? (Türksel Özakıncı)

Kültür ve sanatsız bir yaşam olamaz ve olmaması gerekir. Hatta insan haklarından biri kültür ve sanat faaliyetlerine katılım hakkıdır. Kennedy'nin bu konuda güzel bir sözü var: "Eğer sanat, kültürümüzü besleyecekse toplumun düşlerini götüreceği yere kadar götürmesine müsade edilmelidir." Düşler, toplumumuzu devamlı ileriye götürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti başlı başına bir kültür devrimidir. Kültür devrimi içersinde kültür, sanat ve eğitim en başta yerini almıştır. Konservaturvarlar açılmış, devlet tiyatroları kurulmuş, halkevleri aracılığıyla halka, sanatın götürülmesine ugraşılmıştır. Köy Enstitüleri aracılığıyla kültür ve sanat anlaşıyı köylere kadar götürülmeye çalışılmıştır. Tabii ki bu çok büyük pek de eşi görülmeyen bir devrim. Alfabe devriminden başlayan, tıp bilimine yönelen, tarihi gerçekleri inceleyen; ama aynı zamanda da tüm sanatlara önem veren bir devrim olmuştur. 1950'lerden sonra, ne yazık ki, kültür ve sanata Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki gibi önem verilememiştir.

Ama son yıllarda yeniden İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın başını çektiği çabalar var. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı her yıl 5 uluslararası festival gerçekleştiriyor. Bütün dünyadan bu festivallere birçok sanatçı katılıyor, kendi sanatçılarımız da dışarıda tanınma olanağı buluyor. Giderek gençlik sanata daha çok ilgi göstermeye başlıyor. Kültür ve sanat vakfının getirdiği değişimle başka festivaller de yapılmaya başlandı. Özel kuruluşlar sanata daha çok ilgi göstermeye başladı. Bizim düzenlediğimiz festivallerin, bilet gelirleri dışında, önemli bir geliri özel kuruluşlar tarafından karşılanıyor.

Fotoğrafçılık sizin için neyi ifade ediyor? (Oğulcan Türe)

İnsan içinde biriken şeyleri dışarıya yansıtmak istiyor. Sanata eğilimi varsa, bunu da sanat aracılığıyla yapıyor. Dolayısıyla fotoğraf da bu sanat dallarından biri. Bütün geçmişimle içimde oluşan birikimi, duygularımı fotoğrafla anlatmaya çalışıyorum.

İş hayatınızla birlikte bu kadar yoğun sanat temposunu nasıl bir arada götürebildiniz? Bu enerji nereden geliyor? (Gaye Çetin Özmetin)

Bilmiyorum nerden geldiğini; ama ben yıllar yılı sanatla iş hayatını birlikte götürdüm. Hatta bir değil birçok sanat faaliyetinin içerisinde oldum. Fotoğraf, iş yaşamımla sanatı birlikte götürmeme olanak veren bir sanat dalı. Çünkü sonuçlarını hemen alıyorsunuz. Ressam olsaydım çok zorluk çekerdim, resim çok uzun saatler verilmesi gereken bir sanat. Belki de fotoğrafı seçmemin nedeni bu, iş yaşamımla birlikte götürebilmem.

Geçmişinizde ilk mezun olduğunuz döneme bakıldığında, gazetecilik, fotoğrafçılık ve iş dünyası arasında bocaladığınızı görüyoruz. Daha sonra iş dünyasıyla, sanat dünyasını dengelediğinizi ve her iki kesimi de çok başarılı bir şekilde idare ettiğinizi görüyoruz. Peki, gençlik yıllarınıza tekrar geri dönmek elinizde olsaydı ve aynı şartlarda, sadece bir seçim yapmak zorunda kalsaydınız, bu seçim hangisi olurdu? (Hayret Canoğlu)

Böyle bir seçim yapmak zoruda kalsaydım kesinlikle sanatı seçerdim. İş yaşamı da bana çok şey kazandırdı; ama geriye dönseydim sanatın birçok dalıyla uğraşmak isterdim.

Eczacıbaşı Renkli Fotoğraf Yıllıkları piyasaya çıkarılıyor mu? Yoksa sadece belli adreslere mi dağıtılıyor? (Kerem Erseven)

Bugüne kadar bu bir yılbaşı hediyesi olarak hem protokola hem müşterilerimize gönderiliyordu. Son yaptığımız araştırmalara göre bunların ajanda gibi kullanılmadığını, yıllık gibi saklandığını gördük. Yine bir konuyu ele alan fotoğraf yıllıklarını bundan sonra satışa çıkarmaya karar verdik.

Türkiye'de sanata değer veren bir kesim ve sanata çok uzak başka bir kesim var. Uzak olan kesme, sanatı tanıtmak ve sevdirmek için neler yapıyorsunuz? (Aydın Açıkel)

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı mümkün olduğu her sanatla ilgileniyor. Dünyada yılda beş tane festival düzenleyen başka bir kuruluş yok, yalnız biz varız. Sanata uzak kesimlere sanatı sevdirmek için bunu yapıyoruz. Biz önce müzik festivaliyle başladık sonra sinema ve diğerleri bunu izledi. Bu alanlarla da uğraşma zorunluluğunu hissettiğimiz için bu günlere geldik. Kolay değil uluslararası festivaller düzenlemek. Festival düzeyinde dünya sıralamasında en ön yerlerdeyiz.

Şövalye unvanı almak nasıl bir duygu? (Gülay Cezayirli)

Tabii takdir edilmek, insanın çabalarına böyle bir ilgi gösterilmesi insanın hoşuna gider. Bütün ödüllerde takdir edilmek için verilir. Bu anlamda mutluluk verici.

Fotoğraf çekmek sizce daha çok teknik kurallara dayanan, plan program gerektiren bir uğraş mı yoksa duygusal bir uğraş mı? (Hidayet Değirmenci)

Kesinlikle duygusal. Tüm sanatlar da olduğu gibi. En sıradan insan bile bir makinenin kullanımını 1 haftada öğrenir, önemli olan sanatsal düzeyde bir şeyi açıklamak ve yansıtmak. Makine sanatçıya yapmak istediği konusunda bazı kolaylıklar sağlar. Durmadan makinelerin peşinde koşmamak gerekir asıl önemli olan yaratıcılığı geliştirmek. Duygusal yönden yaklaşmak, kişisel bir üslup geliştirme çabasında olmak gerekir.

İzmir'in İstanbul kadar kültür sanat açısından yoğun olması için neler yapılabilir? (Arzu Erken)

İzmir'de son zamanlarda kültür sanat faaliyetlerinin yaygınlaşması için kültür merkezleri açılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda çalışmaları var. İzmir'in geçmişine baktığınız zaman kültür etkinlikleri her zaman yoğun olmuştur. Lavantenlerin özellikle de İtalyanlar'ın kültür sanat faaliyetlerine çok büyük katkısı olmuştur. O zamanlar çok hayretle kaşılanan bir tiyatro sokağı vardı İzmir'in. İki tane tiyatroda, Fransızca oyunlar sahnelenirdi. Onun için daima müzikte ve sinemada olduğu gibi başı çekmiştir; ama karanlık bir dönem yaşadı İzmir. Şimdi tekrar faaliyete geçmeye çalışıyor ama İstanbul'la alakası olmayacak derecede daha sönük.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır