Amerika'nın kalbine milyarder başkan
Seçim kampanyası için 50 milyon dolar harcayan milyarder işadamı Michael Bloomberg 'Amerika'nın kalbi' New York'un belediye başkanı oldu
11 Eylül saldırısıyla sarsılan Amerika'nın kalbi New York'ta Belediye Başkanlığı seçimleri önceki gün gerçekleşti. 3.6 milyon New Yorklu seçmen sandık başına gitti. Dün sabah saatleri itibariyle yüzde 99'u sayılan oyların yüzde 51'ini dolar milyarderi işadamı Cumhuriyetçi Michael Bloomberg alırken rakibi Demokrat Mark Green yüzde 47 oy toplayabildi. Bloomberg, eyalette son 100 yılda belediye başkanlığını kazanan 4'üncü Cumhuriyetçi oldu.
Milyarder işadamı Cumhuriyetçiler'in adaylarının daha zayıf olduğunu görünce, Demokratlar'ın Amerika'daki en güçlü kalesi olarak nitelenen New York'u kazanabilmek için önce uzun süredir üyesi olduğu Demokrat partiden istifa etti. Ve televizyon reklamlarından gazete ilanlarına, dev afişlerden evlere gönderdiği videolara kadar kendi cebinden 50 milyon dolar harcayarak seçim kampanyasını başlattı.
OKURKEN OTOPARKTA ÇALIŞTI
Wall Street'in 'Altın Çocukları'ndan biri olarak gösterilen 59 yaşındaki Michael Bloomberg'in hayatı tam bir başarı öyküsü. 1942 yılında Boston'un orta halli bir semtinde doğdu. Babası bir kitapçı, annesi ise ev hanımıydı. John Hopkins Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi gördüğü sırada bir yandan derslere devam edip diğer yandan da para kazanmak için otoparkta çalıştı. Amerika'nın dünya çapında saygınlığa sahip Harvard Üniversitesi'ne girmeyi başardı. 1966 yılında Salomon Brothers adlı borsa şirketinde çalışmaya başladı. Bu şirketteki 6'ncı yılının sonunda Salomon Brothers'ın ortağı olmuştu. Şirketin 1991 yılında Phibro adlı bir başka firma ile birleşme kararı alması Bloomberg'in hayatında dönüm noktası oldu.
Bloomberg, şirketteki hisseleri karşılığında 10 milyon dolar verilerek işten çıkarıldı. O da bu parayla kendi şirketini kurdu: Bloomberg LP... 40'ıncı doğum gününden önce ilk milyon dolarını kazanmıştı. Dev şirketlere internet üzerinden ekonomi ve finans haberleri, bilgileri ve veri tabanları hizmeti veren şirketi kısa sürede büyüdü. Dünya genelinde 160 bin aboneye ulaştı. 1990 yılında Bloomberg News, ardından Bloomberg Radio ve Bloomberg TV'yi kurdu. 1995 yılında ise başarılarının arasına Bloomberg.com adlı yine ekonomi ve finans dünyasına yönelik haberler veren internet sitesi eklendi. 1997 yılında "Bloomberg by Bloomberg" adını verdiği otobiyografisini yazdı. Politikanın kendisini ilgilendirmediğini anlattı. Ancak bir süre sonra fikri değişti. 8 bin kişinin çalıştığı ve yıllık geliri 2.3 milyar doları bulan şirketlerin başkanı olarak New York'u da çok iyi yönetebileceğini söyleyerek adaylığını koydu.
GIULIANI DESTEĞİ OYUNU ARTIRDI
11 Eylül saldırılarında 100 bin kişinin işsiz kalması, eyalet ekonomisinin yavaşlama içine girmesi gözleri bir anda ekonomi ve iş alanında önemli başarılara imza atan Bloomberg'e çevirdi. "Ben bir politikacı değil bir liderim" diyerek arkasındaki seçmen desteğini yavaş yavaş artırmaya başladı. Amacının servetini katlamak değil yaşadığı kenti dünyanın en mükemmel ve ekonomik olarak güçlü kenti yapmak olduğunu vurguladı. Bu amaçla seçildiği takdirde sembolik olarak yıllık sadece 1 dolar maaş alacağını açıkladı. Ancak buna rağmen seçim öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında rakibi Mark Green'in en az 2 puan gerisinde görünüyordu. Seçimin belki de kaderini değiştiren şey, New York'un şimdiki Belediye Başkanı Rudolph Giuliani'nin Bloomberg'i övgü dolu sözlerle desteklediğini açıklaması oldu.
11 Eylül saldırısından sonraki politikaları, cesareti ve halka güven aşılaması Giuilani'yi zirveye taşımıştı. O da desteğini Bloomberg'den yana kullanınca sandığın rengi bir anda değişti. İbreler milyarder işadamını göstermeye başladı. Geride kalmaya başlayan Green 'klasik politikacı oyunları'na başvurarak Bloomberg'in cinsel taciz suçlamalarını gündeme getirdi. Bu Green'e daha da puan kaybettirdi. Bloomberg ise kendinden emin açıklamaları ve tavırlarından hiç vazgeçmedi. "Seçimlere sadece bir kez katılırım. Bu beni seçmek için tek şansınız. Bir daha seçim kampanyalarıyla uğraşamam" sözleri yankı uyandırdı.
Seçimin son saatlerinde ise Giuliani'in şu sözleri Bloomberg'in zaferinin habercisi oldu: Ekonomimizi anlayan, yeni işler kuracak bir belediye başkanına ihtiyacımız var. İşte o kişi Michael Bloomberg...
CİNSEL TACİZLE BAŞI DERTTEYDİ
Bloomberg, başarılı iş hayatının yanı sıra New York tabloid basının da gözde isimlerinden biri. İşadamı 1993'te iki çocuğunun annesi, 19 yıllık eşinden boşandığında, bir anda New York sosyetesinin en gözde 'dulu' oluverdi.
Birçok ünlü aktris, gazeteci ve işkadınıyla ilişki yaşadı. Ancak sevgililerini daha çok şirketlerindeki çalışanları arasından seçti. Bu durum daha sonra başına dert oldu. 3 eski çalışanı, Bloomberg hakkında cinsel taciz suçlamasıyla dava açtı. Ancak davalar tarafların anlaşmasıyla karara bağlandı.
FAVORİ SLOGANI "PARA KONUŞUR"
Sosyal yaşantıdan uzak kalan ve kendisini iş hayatında kanıtlayan Bloomberg'in sloganı "Para konuşur!" Sahibi olduğu servet de ona bol bol konuşma hakkı tanıyacak büyüklükte:
Forbes dergisine göre Bloomberg'in serveti 4 milyar dolar. Bloomberg hayır kuruluşlarına cömert bağışlar yapmasıyla da tanınıyor. İşadamı geçen yıl büyük bir bölümü sanat kuruluşlarına olmak üzere toplam 100 milyon dolar bağışladı. Seçim kampanyası için evlere tanıtımının yapıldığı video kasetler gönderdi ve 50 milyon dolar harcadı.
Rakibi Mark Green ise 12 milyon dolar harcadı. Bu, New York tarihinin en pahalı belediye başkanlığı seçim kampanyası oldu. Geçtiğimiz Mart'ta şirketlerinin aktif başkanlık görevinden ayrıldı. Ancak Bloomberg LP şirketlerinin halen yüzde 75 hissesinin sahibi ve onursal başkanı sıfatlarını koruyor.
RAKİPTEN KUTLAMA: BİZDEN DAHA İYİYDİ
Bloomberg, belediye başkanı seçildikten sonra yaptığı açıklamada, "New York hayatta ve iyidir, iş dünyasına açılmıştır" dedi. Bloomberg, "benim iş dünyasından gelmem çok büyük problemler yaratabilir" diye konuştu. Oy sayım işlemi daha sürerken, yarışı kaybettiğini kabul eden Demokrat aday Mark Green, Manhattan'daki büyük bir otelde taraftarlarına hitaben, "Biz iyiydik, ama Michael Bloomberg bizden daha iyiydi ve biz onları kutlamak zorundayız" dedi.
|