kapat
01.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 MEDYA
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
İGDAŞ çetesi İstanbullu'yu 40 milyon dolar dolandırmış

Dün, Eren Reklamcılık adlı hayali şirkete İGDAŞ kasasından aktarılan milyonlarca doların, İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın seçim kampanyasında kullanıldığını belgelerle anlatmıştık. Bugünse vurgunun, ya da uzmanların deyişiyle "dolandırıcılığın", henüz günışığına çıkmamış ürkütücü boyutlarını gözler önüne seriyoruz.

Maliye Bakanlığı "Hesap Uzmanları Kurulu"ndan 8 uzmanın, yaklaşık iki yıl süren çalışmaları sonucunda yazdıkları 600 sayfalık rapor, vurgunun Eren Reklamcılık'la sınırlı kalmadığını gösteriyor. Uzmanlara göre; halkın parasıyla yapılan soygun, dudak uçuklatacak boyutlarda. Belgelere ve tanık ifadelerine dayanılarak belirlenen rakam, en az 40 milyon dolar civarında... Soygunda hep aynı yöntem kullanılmış... İGDAŞ kaynakları, düzmece ihaleler ve şişirilmiş birim fiyatları yoluyla, naylon firmalara aktarılmış. Rapordan bir bölümü birlikte okuyoruz:

Naylon firma kurdular

"İGDAŞ'ı dolandırmak amacıyla organize edilen suç örgütündeki kilit isim, Tufan Mengi'dir. Ahmet Hamdi Pınarcık ve Sedat Kutay'da, naylon fatura şebekesinin dolandırıcılık faaliyetlerinde, onunla birlikte hareket etmişlerdir."

Raporda adı sıkça geçen "İroni Reklam Ajansı"nın sahibi Abdullah Topel Coşkun, yeminli ifadesinde bu gerçeği şöyle itiraf etmiş:

"1998'in başlarıydı. İGDAŞ Bülteni'nin basım ve dağıtım işine talip olduk. Tufan Mengi, bizi Ahmet Hamdi Pınarcık'la tanıştırdı. Bazı koşulları yerine getirdiğimiz takdirde işin verilebileceğini söylediler. Tekliflerini kabul ettik. Buna göre davet usulüyle üstleneceğimiz her işten, yüzde 8-10 arasında değişen bir bir pay alacak, gerisini onlara bırakacaktık. Böylece işler akmaya başladı. Aldığımız her 100 liranın 10'unu kendimize ayırıyor, kalan kısmını Tufan Mengi ile, onun adına hareket eden Ahmet Hamdi Pınarcık ve

Sedat Kutay'a aktarıyorduk."

Abdullah Topel Coşkun'un herşeyi itiraf ettiği bu ifadesinden yola çıkan Hesap Uzmanları, şebekenin birçok garibanı piyon olarak kullanıp, adlarına yığınla naylon firma kurduğunu belirlemişler. Tufan Mengi ve çetesi, bu yolla İGDAŞ'tan sadece iki yıl içinde 11 ihale almış. Uzmanlar yapılmış gibi gösterilen bazı tanıtım, baskı ve reklam işlerinin tamamen hayali olduğunu ortaya çıkarmışlar. Şebekenin söz konusu ihaleler için İGDAŞ'tan iki trilyon liraya yakın para çekmesine karşın, yapılan işin gerçek değerinin 225 milyar lira olduğunu tesbit etmişler. Buna göre şebeke, halkın birbuçuk trilyon liraya yakın parasını dolandırmış.

Belediye göz yumdu

Tufan Mengi ve adamları, İGDAŞ'a asıl büyük kazığı, doğalgaz sayaçlarının özel bilgisayarlarla okunması işinde atmışlar. Bu vurgunda Ahmet Hamdi Pınarcık'ın Lonca adlı şirketi devreye sokulmuş. O tarihlerde doğalgaz alımı nedeniyle BOTAŞ'a yığınla borcu olan İGDAŞ, düzmece ihaleyi alan şebekeye, hemen 3,5 milyon dolar avans vermekte sakınca görmemiş! Vurgunun ulaştığı korkunç boyutları, yine rapordan okuyoruz:

"Önceden belirlenerek, planlı bir organizasyonla gerçekleştirilen bu ihale sonucunda İGDAŞ, işin başlangıcından, 31.3.2001 tarihine kadar geçen süre içinde, (yaklaşık) 14 trilyon lira dolandırılmıştır. Yine bu süre içinde finansal açıdan İGDAŞ bünyesinde oluşacak 6,5 trilyon lira, suç örgütüne bırakılmıştır. Böylece kurumun uğratıldığı zarar toplamı, 20 trilyon liraya ulaşmıştır. Dolandırıcılık eylemi, 'mobil tahakkuk sistemi' adı altında günümüzde de devam etmektedir. Sermayesinin tamamı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan İGDAŞ'ın bu şekilde dolandırılmasına belediye yönetiminin göz yumduğu ortadadır."

O yıllardaki ortalama döviz kuruyla hesapladığımızda, İstanbullular'ın en az 40 milyon dolarının dolandırıldığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.

Yargılanmaları gerekiyor

Okurken insanın ağzını şaşkınlıktan bir karış açık bırakan raporun sonuç bölümünde ise, çok ağır bir suç sıralaması yer alıyor. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna olmak üzere, Belediye ve İGDAŞ'taki 15 üst düzey yöneticinin çıkar amaçlı suç örgütüne dahil oldukları iddia ediliyor. Tufan Mengi, Ahmet Hamdi Pınarcık, Sedat Kutay ve Abdullah Topel Coşkun'un da aralarında bulunduğu 32 kişi ise, örgütün diğer kanadını oluşturmakla suçlanıyor.

Hesap uzmanları, bu suçun yanısıra, şebeke üyelerinin Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "Özel Belgede Sahtecilik", "Dolandırıcılık", "Zimmet", "İrkitap" ve "Görevi İhmal" suçlarından yargılanmaları gerektiğini öne sürüyorlar.

İşte kriz içinde kıvranan ülkemizden bir İGDAŞ manzarası. Genel manzarayı varın siz düşünün.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır