kapat
30.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Benim de cevap bekleyen bir sorum var!

Şu kerhane-i alemde herkesin bir davası var..

Bizim Kırkağaçlı Ahmet Efendi'nin de bir kenef davası var..

Kadı Efendi lütfeyle imza et ilamını..

Böyle b..tan işlerin inhası var, minhası var..

Şair Eşref'ten
Şaİr Eşref'in Kırkağaç kaymakamlığı yaptığı sırada geçmiş olay.. Birgün yanına bir vatandaş gelip eline bir dilekçe tutuşturmuş.. Şair bakmış dilekçe adamın bahçesine yaptırmak istediği bir kenefe dair..

Kırkağaçlı Ahmet Efendi evinin bahçesine bir kenef yaptırmak istiyor, o dönemin yönetimince bu maydanoz kılınan Kadı Efendi ise inşaat izni vermiyor.. O da en büyük mülki amir olan Eşref'ten yardım istiyor..

Şair ne yapsın.. Dilekçenin dibine işin görülmesi babında bir not düşüvermiş.. Not dediysem resmi ağızla değil.. Bir dörtlük yazıvermiş..

- Şu kerhane-i alemde herkesin bir davası var../ Bizim Kırkağaçlı Ahmet Efendi'nin de bir kenef davası var../ Kadı Efendi lütfeyle imza et ilamını.. / Böyle b..tan işlerin inhası var, minhası var../

***
Nasıl ki Kırkağaçlı Ahmet Efendi'nin edebiyatımıza geçen bir kenef davası vardır, bizim Hıncal Uluç'un da sonu gelmez trafik davaları vardır..

Gider, olmadık trafik meselelerini kafaya takar.. Yazar da yazar.. Bürokratlar ciddiye alır gibi yaparlar ama almazlar.. Hıncal daha beter kızar..

Bazen şahıslara öfkelenir.. "34 NPC 43 plakalı araç.. Maslak yolunda önüne geleni solluyordun, sen de hiç vicdan yok mu?" diye yazıp yol canavarlarını teşhir eder.. Trafikçiler tınmaz..

Aslında ne oluyor?

(Yukarıdaki ara başlık da Mehmet Tezkan'dan esinleme gibi oldu ama varsın olsun.. Meslek hayatımda gördüğüm en manalı köşe başlığıdır, okura yan etkisi yoktur..)

İşin aslı şu..

Bizim ahali otuz yıl öncesine kadar motorlu aracı yoldan gelip geçerken görürdü.. Bir kuşak öncesine kadar herkesin dedesi, ninesi eşeğe binerdi.. Haydi varlıklısı vardı diyelim ata binsin..

At dediğin fizik olarak "tek beygirlik" bir güç.. Eşekten inip 1300 beygir gücündeki orta sınıf arabalarına terfi edince akılları karıştı.. O yüzden trafiğe çıktılar mı ortalık hergele meydanına döner..

Hergele meydanı lafını başka manaya çekmeyin.. Eskiden at, eşek, katır gibi mekkarenin satıldığı yerlere bu ad verilirdi..

(Türkiye'de yazı yazmanın da bir derdi bu işte.. Ahali ortalama üçyüz kelime ile konuştuğundan herşeyi açıklayacaksın..)

Eşekten inip direksiyona geçen insanların akıl almaz icraatları Hıncal'a bu yüzden aykırı geliyor, o da hırsını köşe yazılarından çıkarıyor..

***
Son olarak da "Dikkat, askeri araç çıkabilir.." şeklindeki uyarı levhalarına taktırmış..

- "Ne demek askeri araç çıkabilir" diye cinleniyor? Sivilin sorumluluğu var da askerin yok mu, diye kızıyor..

Oturmuş buna dair güzel bir risale yazmış, askeri bir yetkili de "Sinir-i şahanenize hakim olun, meseleyi araştırıyoruz.." şeklinde cevap göndermiş.. Bu yazıyı okuyunca öfkesi geçmiş, bu kez de "Bu memleketin en güvenilir kurumu askerdir.." fikrini yeniden servise koymuş..

Hıncal yakında sorusunun cevabını alır.. O alır da acaba "Aşağı Kuluşağı Köyü Muhtarı Cumali Karaköse" de alır mı? Benim de merakım bu..

Mektup taaa 1990 yılının Şubat ayının yedisinde yazılmış.. Internet sayfalarında bir yıldır dolanıyor, kimse ciddiye alıp cevap vermiyor..

Buraya bir şerh koyayım..

Bu mektup baştan sona hayali de olabilir.. Çünkü bizim ahali askere hem güvenir hem de çok çekinir.. Çekinmesi bu memleketin yüzde 51 hissesine askerlerin sahip olduğuna inanmasından gelir..

Bu mektup işi, durduk yere başını belaya sokmak istemeyen sivilin cin fikirliliği de olabilir..

Ben her ihtimale karşı, belki doğrudur diye dillendiriyorum.. Bir de askeri büyüklerimizden "Aslında ne oldu?" şeklinde cevap bekliyorum ki körolası köşe yazarı nefsim tatmin olup, körlensin..

Muhtar'ın mektubu..

Mektubun başında "Malatya 7. Ana J. Üssü" şeklinde bir ibare var.. Internet'in yıldızı haline gelen mektubu imlasına dokunmadan otantik haliyle aynen sunuyorum:

***

Kumandan hürmetle selamlarım
ben aşaği Kuluşağı muğtari Cumali Karaköse bir maruzatim var sakın yanliş anlama biz eskeri sever ve başimizin üstne koyarz. Feket 7.2.1990 ayni tarihinde ben ve köyli Çileden Çıkti.

Alah seni inandırsın sehet tam on bir idi tayareleriniz ganelerimizin (Hanelerimizin demek istiyor..) üstünde bir geçti ki Hak getire.

bak neler oldi. köyümüzde sekiz inek döl atti on dört ganenin cami kırildi. haci alinin gelini düşük yapti mahonun yedi yaşindaki oğli korkudan dili tutuldi.

daha neler neler oldi.

Kerekol kumandanına sorduk bu ne iştir dedik Dediki tayareler meydan taruzu (taaruzu) yapiler Aman gözünü severim kumandan beyi sorarım sene meydan nerde biz nerde, Şu tayare sürücülerinin kulaklarını bi çek gate yaPmasınlar, Alah sizleri star etsin (Korusun)

Sayğıyle Cumali Karaköse Kuluşağı Köyü Mığtarı

(İmza)

***
Herşeye 24 saatte alışan ahalimiz "tayyare düzenine" de alışıktır.. Hani baba tarlayı çapalıyormuş.. Oğlan gökyüzündeki uçağı görüp heyecanla bağırmış.. "Bubaaa! Tayyare geçiyoo.." Adamcağız işin bezginliği ile başını kaldırmadan cevap vermiş.. "Elleşme oğlum elleşme.. Geçsin!"

Muhtarın mektubundan; ahalimizin askeri teyyarelere alışık olmadığını sonucu çıkıyor..

Eğer muhtarın mektubunun aslı varsa, diyorum..

"At üzerinde doğup, at üzerinde ölen" lakin askere gitme çağı geldiğinde de kaytarmak için elinden geleni ardına koymayan, türkülerinde "kızları da alın artık askere.." diye yanık yanık ırlayan asker bir milletin çocukları olarak komutanlardan cevap beklemek hakkımız..

Belki de bir yerlere "Dikkat askeri uçak çıkabilir" yazısı koymak icap edecek.. Bekleyip göreceğiz..

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır