kapat
30.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )

DGM adaleti!

Bütün mahkemelerin duvarında "Adalet mülkün temelidir" yazar. Yani adalete dayanmayan devletler yaşayamaz.

Olağanüstü yetkilerle donatılıp görev alanları aşırı genişlemiş olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin anayasada yazılı sınırlara çekilmesi ve hatta temelli kapatılması yolunda artan talepler, bu özdeyişin anlamını kavrayan ve doğuracağı tehlikeleri sezen aklın ve vicdanın sesi olmalı..

Çünkü adaletsizliği ceremesi büyüyor..

Anayasa DGM'leri "doğrudan doğruya devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli" mahkemeler olarak tarif etmiştir.

Fakat "DGM'ler daha iyi döver" diye, yolsuzluklara yönelik toplumsal hıncı tatmin uğruna birçok ticari davaya, savunma hakkının katledildiği bu mahkemelerde bakılıyor.

Peki, yeni bir suç türü üretmeyen, ceza ağırlaştırıcı bir işlevi olmayan, herhangi bir ağır ceza mahkemesinden farkı bulunmayan DGM'lerin yarattığı fark nedir?

Allah düşürmesin
En önemli fark, soruşturma ve yargılama sırasında sanığın savunma haklarının neredeyse tümüyle elinden alınmış olması..

Çünkü normalde 48 saat olması gereken gözetim süresi DGM'ler aracılığıyla yürütülen soruşturma ve yargılamalarda 7 ve 10 güne kadar uzatılabiliyor;

Gözaltında sanık avukatı ile görüşemiyor;

Suçlama hakkında sanığa bilgi verilmiyor;

CMUK'ta yapılan iyileştirici değişiklikler DGM'lerde uygulanmıyor;

Tutuklama normal mahkemelerde "istisna" iken DGM'de "kural" gibi işliyor;

Normal mahkemelerde tutukluluk süresi 2 yılı geçmezken DGM'de sınır bulunmuyor;

DGM yargıçları hakkında ileri sürülecek hakimin reddi talepleri, reddedilen hakimler tarafından karara bağlanıyor.

Türkiye'de artık "DGM'lik olmak" yargısız infaz mahkumu olmaktır.

Oysa suçlamanın ağırlığı, savunma hakkının daha bile genişletilmesini gerektirmez mi?

İntikam yakışmaz!
Yargıtay Başkanı ile Yargıtay Genel Sekreteri'nin "kaldırılmalıdır" dediği;

Adalet Bakanı'nın asli görevi olmayan davalara baktığını açıkça dile getirdiği;

Yargıtay'ın kendi kanununda yazılı suçlardan başkasına bakamayacağını vurguladığı;

Savunma hakkının kısıtlandığı gerçeğinin yine Yargıtay kararlarında açıklandığı;

Türkiye'nin AB'ye girebilmek için bu yıl sonuna kadar Avrupa standartlarına uygun hale getirmeyi taahhüt ettiği DGM'ler, artık hukuk devletinin kurumu olabilir mi?

İnsan haklarına ve savunma hakkına saygı gösterilmeyen bir ülkede devletin adalet temeline dayandığı söylenmez.

Bilgi Üniversitesi Ceza Hukuku Profesörü Uğur Alacakaptan "DGM'ler kendilerini yargı sisteminin dışında ve üstünde gören, bir takım olmayan yetkileri kendisinde vehmeden kuruluşlar haline gelmiştir" dedi.

Meclis, DGM'leri anayasadaki görev sınırlarına çeken değişikliği bir an önce yasalaştırdıktan sonra toptan kaldırma gereğini, ikinci anayasa paketi içinde tartışmalıdır.

Devlete intikam değil adalet yakışır!

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır