kapat
27.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

Win-Türkçe
ASCII

 

İndirin şu vergileri


KDV oranlarının düşmesi gerektiğini belirterek büyük bir tartışma başlatan yazarımız Kızılot, vergi sisteminin insanları nasıl kayıtdışı çalışmaya ittiğini yazdı
Türkiye'de, bir anonim şirketin ya da limited şirketin elde ettiği kazanç üzerinden ödenen vergiler; kurum kazancı üzerinden ödenen kurumlar vergisi, bununla bağlantılı olarak, kâr dağıtımında ödenen stopaj ve gerçek kişi ortakların ödediği gelir vergisi ile birlikte yüzde 65'i buluyor.

Örnek vermek gerekirse;
* Kurum kazancı üzerinden % 33 kurumlar vergisi ve fon payı ödeniyor,

* Yüzde 33'lük vergi ödeyen şirket, ortaklarına kâr dağıtırsa, dağıttığı kâr payı üzerinden yüzde l6,5 da gelir vergisi stopajı ve fon payı ödüyor.

* Kâr payını elde eden gerçek kişi ortaklar ise, kâr paylarının tutarı 4.9 milyar lirayı aşıyorsa, yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekler ve bu gelirleri üzerinden, vergi alacağını mahsup ettikten sonra yaklaşık yüzde 25 gelir vergisi ve fon payı ödüyor.

KAYIT DIŞI ARTIYOR
* Yıl içinde, üçer aylık kurum kazancı üzerinden yüzde 25 geçici vergi ödeniyor.(Bu vergi izleyen yılda ödenecek vergiden mahsup ediliyor).

Görüldüğü gibi, bir koyundan birkaç post çıkartılmakta...

Şu andaki yüksek oranlar, iyi niyetli mükellefleri şirket kurup faaliyette bulunmaktan uzaklaştırıyor, ya da istemeyerek de olsa kayıt dışı işlemlere yönlenmeye zorluyor.

İşin doğrusu, bu oranlar olduğu sürece, sağlıklı bir şekilde vergi de toplanamaz. Nitekim, yaklaşık 500 bin kurumlar vergisi mükellefinin, sadece 1.450'sinin, toplam kurumlar vergisinin yüzde 85'ini ödüyor olması da bunu doğruluyor.

Kurumlar vergisi oranları, AB ve OECD ülkelerinde, giderek düşen bir seyir izliyor. Tablodan da farkedileceği gibi, AB ülkelerinde, 1996 yılında yüzde 39 olan kurumlar vergisi oranı, 2001'de yüzde 34'e inmiş durumda. OECD ülkelerinde ise, 1996'da yüzde 37,5 olan ortalama kurumlar vergisi oranı, 2001'de yüzde 33'e inmiş.

Türkiye'de, artan oranlı bir yapıya sahip olan gelir vergisi tarifesi yüzde 20'den başlıyor. Gelir arttıkça oranda artıyor ve yüzde 45'e kadar yükseliyor.

Ayrıca verginin yüzde 10'u oranında da fon payı alınıyor. Fon payı ile birlikte oran yüzde 22-49.5 arasında değişiyor. Ücretlilere ise farklı tarife uygulanıyor. Ücretlilerin vergi tarifesi yukarıdaki oranların 5'er puan altında. Yani, yüzde 15'ten başlıyor ve yüzde 40'ı buluyor.

Hemen belirtelim; Türkiye'de vergi mükelleflerine "en az geçim indirimi" ya da başka bir ad altında herhangi bir indirim uygulanmıyor. Sadece ücretlilere, ayda 21 milyon 900 bin TL "özel indirim" uygulanıyor.

MÜKELLEF ZORDA
Vergi mükellefleri; ilaç, tedavi, ameliyat, çocukların okul ve servis gideri, ev kirası, yakıt, giyim gibi masraflarını kısmen dahi olsa defterlerine gider yazamıyorlar.

Şu anda, yasalara uyarak vergisini ödeyen dürüst mükellefler zor durumda. Yüksek oranlı vergilerin yanısıra, yüzde 60-70 civarında seyreden enflasyon da, ikinci bir vergi niteliğinde. Dürüst mükelleflerin işletme sermayeleri, gün geçtikçe eriyor. Kazancını yasalara uygun bir şekilde beyan edip vergisini ödeyen mükellefler, dört beş yıl içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar. Ağır vergi yükleri, rant ekonomisine olan ilgiyi giderek artırıyor.

Türkiye vergisini yasalara uygun bir şekilde ödeyen mükellefler için bir "vergi cehennemi", vergisini kaçıranlar için de bir "vergi cenneti" haline gelmiş durumda. Oysa bunun tam tersi olmalı. Şu aşamada, ekonomiyi canlandırabilmek için, öncelikle "ağır vergi yükü" ile ilgili sorunları çözmek gerekiyor. Kuşkusuz bu aşamada, istihdamla ilgili "ağır sigorta primi" sorununu da çözmek gerekiyor.

Türkiye'de Gelir Vergisi tarifesi yüzde 20'den başlıyor, yüzde 45'e kadar yükseliyor. Fon payıyla birlikte bu oran yüzde 49.5'e ulaşıyor. Oysa bu oran örneğin İngiltere'de en çok yüzde 40, ABD'de yüzde 39, Yunanistan'da yüzde 45. Üstelik bu ülkelerde "En az geçim indirimi" adıyla mükelleflerin gelirinden yıl boyunca geçimini sağlayacak bir tutar, verginin dışında bırakılıyor.

ELLER MERSİN'E BİZ TERSİNE
Vergi ve sigorta primi oranları açısından Türkiye' başlıktaki benzetmeyle aynen geçerli. Dünya'da vergi ve sigorta primi oranları düşerken, Türkiye'de tam tersine yükseliyor. Amerikan "Forbes Global" Dergisi, Şubat 2001 sayısında bir sıralama yaptı. Oranların toplamı, 2000 yılı ile de kıyaslandığında; Dünya'daki tüm ülkelerde, vergi ve sigorta primi oranlarının düştüğü ortaya çıkıyor. Dergi'nin The misery index (ızdırap endeksi) başlığı altında yaptığı sıralamaya Türkiye'yi de biz ekledik. Türkiye'de fon payı dahil yüzde 33 olan Kurumlar Vergisi oranı, kâr dağıtımında yapılan stopajla birlikte yüzde 44 oluyor. Gelir Vergisi oranına fon payı da eklenmiştir. KDV ise yüzde 40 oranıyla tabloda gösterilmiştir.

YARIN

* Hangi ülke, hangi oranlarda gelir vergisi alıyor... Almanya'da en alt gelir vergisi diliminden vergi alınmazken, Türkiye neden yüzde 20 vergi uyguluyor...

* 2002 yılında esnaf, tüccar, doktor, kuyumcu, mali müşavir, mimar, sanatçı... En az ne kadar kazanç göstermek zorunda ve en az ne kadar vergi ödeyecek...

Şükrü KIZILOT

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır