KaDeVe
Türk vergi sistemi tam 102 kez değişikliğe uğramış... Bu kadar değişikliğin sonunda en azından "işleyen" bir vergi sisteminin kurulması beklenir. Oysa Türkiye'de sürekli oynanan bir sistem sonunda tıkanma noktasına gelmiş dayanmıştır.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkenin vatandaşı "zevkle" vergi vermez. "Zevkle" vermez ama vergilerin nereye harcandığını, doğru harcanıp harcanmadığını izler, denetler.
Kaçan kurtulur sistemi
Türkiye, ileri ülkelerin tümünde geçerli olan "verginin herkese yayılması, adil olması ve makul oranlarda olması" sistemine bir türlü geçemedi. Türkiye'de geçerli olan sistem "zaten yakalanmış olanın", "kaçamayacak olanın" olabildiğince çok vergi vermesi, "kaçanın kurtulması"dır.
Gelişmiş ile gelişmemiş arasındaki en önemli farklardan biri de vergi sistemidir. Sadece ekonomik gelişmişlik farkı değildir bu fark, devletin gelişmişliğinin farkıdır, toplumun örgülenme gelişmişliğinin ve toplumsal bilincin farkıdır.
Şükrü Kızılot'un, dün Sabah'ın manşetinden verdiği KDV incelemesinin ayrıntıları vergi sistemimimizin çarpıklığının KDV tarafını çok çarpıcı biçimde anlatıyordu.
Devlet, topladığı vergi gelirinin yüzde 33'ünü KDV yoluyla alıyor, çünkü çalışanın gelir vergisinin kaynakta kesilmesi gibi bu en kolay yoldur. Makul oranda bir verginin herkes tarafından ödenmesini sağlamak yerine "yakalanmış" olanların vergi oranlarını sürekli artırarak bu kolay geliri sağlarsınız. Hükümetler de yıllardır bunu yapmaktadır. Herkese yayılmış ve ödenebilir makul oranlarda bir verginin aslında devlete daha çok gelir sağlayacağını ekonomiyle ilgili herkes biliyor, söylüyor. Ama bu zor yoldur. Farklı bir anlayış, farklı bir çalışma gerektirir.
Hükümetler bu zor yolda çalışmak yerine en kolayını yaparak ekonominin sonuçta biraz daha tıkanmasını katkıda bulunmuşlardır.
Çözüm ne olabilir?
Gelişmiş ekonomilerde KDV oranları yüzde 10-15 arasındadır ve "lüks" tanımına giren malların sayısı son derece kısıtlıdır. Bizde genel oran yüzde 18'dir, lüks mallar listesi de inanılmaz mallar eklenerek şişirilmiştir.
Bu mantığın genel bir sonucu "kaçağın" artmasıdır. Devletin denetim imkanları da sınırlıdır, binlerce işyeri değil KDV ödemek kendini kayıt bile ettirmez.
Kriz şartlarında bu durum daha da büyük boyutlara ulaşmıştır. Vergi işleriyle uğraşanlar biraz sokağa çıksalar gerçek durumu görürler.
Ekonominin bugünkü daralmasında KDV oranlarının ciddi biçimde indirilmesiyle birçok sektöre canlılık getirilebileceğini uzmanlar anlatıyor. Bunun, yurt dışında birçok örneği görülmüştür.
Son olarak Amerikan ekonomisinin durgunluktan çıkması için benzer bir program uygulanmaya koyulmuş ve Amerikan vatandaşlarına 1.6 trilyon dolara ulaşan vergi indirimleri getirilmiştir.
Türk ekonomisinin tekrar canlanma sürecine girmesi için "radikal" önlemler alınması giderek acilleşmektedir. Hazine eski müsteşarı Mahfi Eğilmez'in "KDV genel oranının hemen yüzde 5'e indirilmesi" önerisi oldukça "radikal"dir ama dikkate alınması gerekir.
"Ankara"nın eğilimi her zaman "beklemek" ve sorunların boyutlarının büyümesine yol açmaktır. Bu kez belki daha farklı davranırlar.
|