kapat
26.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Yapay zeka; gerçek sevgi!

Filmin uzun ve yorucu son on dakikalık bölümü bitip perdede "Son" yazısı göründüğünde "Ben bu filmi sevdim!" diye geçirdim içimden; "beklendiği gibi değilmiş, vasatmış filan, hiç önemli değil!"

Neden?

Çünkü bol keseden hakkında parlak laflar döktürdüğümüz, allayıp pullayıp "vitrin"lerde sergilediğimiz SEVGİ adındaki duygunun arka planında nasıl "karanlık" bir dünya bulunduğunu açıkça ortaya koyuyor bu film.

Sevgi üzerine ucuz yavelikler yapmıyor; tersine sevmenin nasıl engebeli, belalı, eşitsiz bir yol izlediğini görmesini bilen gözlere gösteriyor.

En temel çağrının ve en keskin haykırışın "Sev beni! Sev beni!" çığlıklarımız olduğunu hiç kuşkuya yer bırakmadan anlatıyor.

Sırf senaryosu bu gerçeği açıkça seyircinin gözüne sokmaktan kaçınmadığı için bile üzerinde uzun uzun düşünmeye değer bir film "Yapay Zeka/Artificial Intelligence".

Üstelik sevmenin basit bir alışveriş olmadığını da çok derinden dile getiriyor Spielberg'in yeni filmi: Korkularımız kaygılarımız var; önyargılarımız var sevmenin önünü tıkayan ve daha önemlisi sevenin "şiddeti" var! (Yaa öyle işte! "Sev beni!" demek, biraz da "onu sevme, beni sev!" demektir. Kim demiş "sevgi dikensiz gül bahçesidir" diye? Herhalde hiç sevmeyen ya da fazla saf biri!.. Palavra bu! Küçük bir çocuğun sevgisi bile öyle değildir! Teşekkürler "Yapay Zeka!")

***
Stanley Kubrick ustadan Spielberg'e bir vasiyetti "Yapay Zeka!" Yirmi yıl boyunca bu öyküyü (Aldiss'in "Supertoys Last All Summer Long" adlı öyküsünü) filme çekmek istemişti Kubrick. Sonra Spielberg'e açmıştı projesini. Usta ölünce "arkamda hep bir hayaletin varlığıyla film çektim" diyen Spielberg'e düştü iş...

Konusu çok kısaca şöyle: Dünyanın kıyıları global ısınma nedeniyle sular altında kalmış,yeryüzündeki nüfusun üçte biri yok olmuştur... Ama ABD ekonomisi süper robotlar sayesinde hâlâ ayaktadır.

David, robot-çocuktur. 11 yaşlarında gerçek bir oğlan çocuğundan ayırt edilemeyecek niteliktedir. Ama daha önemli ve eşsiz bir özelliği söz konusudur: David sevmeye ayarlanmış bir robot-çocuktur. Bir kez sevdi mi, sevgisi sınırsız olacaktır.

Çocukları komada iyileşmeyi bekleyen bir çifte David'i yanlarına almaları teklif edilir. Koca "Bak bir, için ısınmazsa geri götürürüz" der karısına. Ama David bir kez severse, sonra ne olacaktır?..

(Merak etmeyin filmin öyküsünü tümüyle buraya dökmüyorum, o kadar çok ayrıntı, o kadar farklı boyutlar var ki!..)

Anne sever David'i, David de "anne"sini! Ama "gerçek oğulları" iyileşip eve dönünce, herşey karışır. Çocukların kendi aralarındaki vahşilikler, David'in robot olmasının yarattığı sorunlar ("O gerçek değilse, sevgisi neden gerçek olsun!") ve David'in "anne"nin sevgisini her şeyi yıkma, bozma pahasına istemesi karanlık bir serüvenin yolunu açar...

Filmi seyrederken sorduğumuz soruların hemen hepsi iç acıtıcı...

Filmden kalan sadece şu soru bile insanı sarsıyor: Bizi seviyor olması kimseyi gerçekten "yakınımız" kılmaya yetmiyorsa, hayatımızda sevginin yeri neresi?..

(Film üzerine yazmaya yarın devam edeceğim.)

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır