Bushington
İmparator Yu büyük bir kahraman.Çin halkını, yüz yıl süren ve bütün dünyayı kaplayan tufandan kurtarmış. Milattan önce 2205 yılında ölünce, hanedanı sürüp gitmiş. Taa ki Zi Alias Çi'e kadar.
1766'da başa geçen bu son hükümdarla birlikte hanedan sona ermiş.
Çi, ölçüsüz bir biçimde aşağılık eğlencelere düşkün, rezil bir hayat süren ve halka zulmeden bir hükümdarmış.
Otuzbin kadın müzisyeni varmış; Pazar yerlerine dişi kaplanları salıverir ve onların parçaladığı insanları seyretmekten büyük zevk alırmış. Çevresine et dağları yığar ve toplu seks ayinleri yaparmış.
Çin tarihi, bu adamın kötülüklerini anlata anlata bitiremiyor.
Düşünün ki bu olaylar zamanımızdan 3700 yıl önce geçiyor.
Herhalde pazar yerine dişi kaplanları salıp, onların parçaladığı insanlar önünde toplu seks yapmaktan zevk alan hükümdar, kendi zamanından 3700 yıl sonra insanların ne halde olacağını bilemiyor ve New York diye bir yerde ikiz kulelere çarpan uçakları gözünün önüne getiremiyordu.
Aynen bugün bizim, zamanımızdan 3700 yıl sonra neler olacağını kestiremediğimiz ve bunu tasarlamaya dahi yeltenmediğimiz gibi.
Devlet İhale Yasası ve günlük dolar kuru herşeyden önemli.
***
İnsanoğlu, zamanda ve mekanda inanılmayacak kadar küçük bir yer tuttuğu halde, nedense kendisini çok önemsiyor.
Tarih onun doğumuyla başlar ve ölümüyle biter sanıyor.
Biz de aynen Çi zamanındaki halk gibi zamanımızın hükümdarlarıyla ilgileniyor ve onların yaptıkları işleri konuşuyoruz.
Dönemimizin en güçlü ülkesi Amerika ve onun başkenti Washington'da olup bitenler hepimizin çenesini yoruyor.
Amerikalılar Clinton dönemine "Sex between the bushes!" diyorlar.
Yani "Çalılar arasında seks."
Bildiğiniz gibi Bush, çalı anlamına geliyor ve böylece Clinton'a baba Bush ile oğul Bush arasında, Monica maceraları hatırlatılıyor.
Ama oğul Bush, imparator Çi gibi dişi kaplanlarını Asya kıtasına salarak zamana damgasını vurmakta.
Eyalet yöneticiliği yaparken en çok idam kararı onaylayan vali olan Bush, şimdi oyununu dünya çapında oynuyor.
3700 yıl sonra bizim gibi birisi çıkıp onun da maceralarını okurlarına aktarır herhalde.
***
Şimdi bana diyeceksiniz ki: "3700 yılı amma da önemsedin birader! Işık yılı açısından baktığın zaman dünya ve ay arasındaki mesafe 1 saniye. En yakın gezegen ise beş ışık yılı. Samanyolundaki uzak galaksi yüzbin ışık yılı. Çi'nin lafı mı olur?"
Dediğiniz doğru ama ne yaparsınız ki insanoğlu kendi zamanını önemseyerek yaşamaya programlanmış.
Sadece Derviş Yunus; bir göz açıp yumma kadar kısa yaşadığımızın bilincinde.
Kendisine durmadan "miskin" deyişi bundandır. Çünkü "dinamik" hırsların sonu olmadığını biliyor.
|