Ucuz goller
Mustafa Denizli, Avrupa maçlarından sonra her seferinde "Bu kadar ucuz goller yememeliyiz" diyor. Beşiktaş'tan gönderilen Danimarka Milli Takım kalecisi Kjaer de giderayak "Beşiktaş defansı çok kolay gol yiyor" demişti.
Nedir ucuz ve kolay gol?
Modern futbolda ancak çok emek verildikten sonra ulaşılabilen bir şey gol...
O yüzden pahalı... O yüzden zor...
Peki biz ne yapıyoruz?
Biz hâlâ savunma yapamıyoruz...
Çünkü, savunma üç-dört adamı yan yana dizmek değildir!
Savunma yapmak bu adamları birbirleriyle ve takımın geri kalanıyla işbirliği içine sokmak demektir...
Bunun için örgütlenmek gerekir. Savunmak örgütlenmektir. İyi savunma iyi örgütlenmedir...
Çuvalladığımız yer de işte bu nokta!
Saha içinde tutarlı bir işbirliği üretmekte zorlanıyoruz. Bu da olumsuz meyvalarını "ucuz" goller olarak veriyor...
Benim sözüm hocalara
Örnek bu ya! Hasan Şaş almış başını gidiyor... Yaptığı yanlış, ama yine de şut atarsa gol olabiliyor, bütün yanlış tercihlerine rağmen topu arkadaşına geçirebilirse gol pası vermiş olabiliyor, rastgele topu ortalar da biri kafa vurursa gol olabiliyor...
Aynı rastgele futbolu bir savunmacı oynayamaz, oynadığında takımı perişan olur.
Hiçbir savunmacı "alıp başını gidemez", giderse (Bakınız Ümit Özat) savunma diye bir şey kalmaz.
Ümit Karan, Oktay, İlhan Mansız filan ıska geçmekte özgürdürler... Ama hangi savunmacıya ıska geçme özgürlüğü tanır modern futbol?
Bu inceliği bilen yabancı savunmacılar gelip ligimizde takır takır oynuyorlar. Bizim çocuklar içlerinden "Yahu kişisel becerilerine bakılırsa, bu adamlar üçüncü sınıf" diye geçiriyorlar, biliyorum.
Doğru da... Birçoğu yetenekleri bakımından "üçüncü sınıf" ama örgütlenme bilinci açısından birinci sınıf olmaları yetiyor!
Sözüm teknik adamlara!
Savunmacılarınıza iletişmeyi, doğru yerde durmayı ve işbirliği yapmayı "sil baştan" öğreteceksiniz! Başka çare yok!